Osho, Hindistan’da küçük bir köy olan Kuchwada’da 1931’de doğdu, Fetö ise bundan tam 10 yıl sonra Erzurum’un Korucuk köyünde.
VAİZ
Osho, felsefe okudu ve Jabalpur Üniversitesi’nde felsefe dersleri vermeye başladı.
Okul öncesi Kur’an dersleri alan Fetö bırakmak zorunda kaldığı ilk okulu dışarıdan bitirdi ve medreseye giderken 10 yaşında hafız oldu. Erken yaşlarda başladı vaizliğe. Evrim, yaradılış gibi konulara da vaazlarında değindi.
İkisi de kalabalık gruplara vaaz vermeyi seven, etrafına kalabalıkları toplayan/toplayabilen kişilerdi.
KOMÜNİZM KARŞITI
En büyük ortak özelliklerinden birisi ise ikisinin de komünizm karşıtı olmaları ve ruhani kişilikler kisvesi altında siyasetle fazlasıyla ilgilenmeleri. Fetö’nün Komünizmle Mücadele Derneği üyesi olduğu biliniyor. Osho ise başlarda sosyalizmle özdeşleştirilmiş olsa da sonradan en çok sosyalizmi ve komünizmi kötüledi. Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin simgesi haline gelen Gandhi’ye pek çok kez “Yoksulluğa tapan mazoşist” dedi.
PARA MIKNATISI
İkisi de para mıknatısı. Osho kısa sürede ülkesinde sükse yaptı ve varlıklı kesimi bağışlarıyla birlikte yanına çekti. Fetö dini tarikatını devasa bir ekonomik büyüklüğe ulaştırdı.
Osho Yunan mirasyedi bir müridi sayesinde aşramını kurdu. Fetö ise okul, yurt, üniversite, kurs açtırabileceği çok sayıda zengin müride sahipti.
YENİ NESİL YARATMAK
Osho, Yunan Zorba gibi yaşamın zevklerinden kaçınmayan, Buddha gibi aydınlanmış yeni bir insan türü yaratma iddiasındaydı. Fetö ise ‘Nur Kampları’nda başlamıştı altın nesil yetiştirmeye.
Zayıflayan Hippi hareketi sonrası boşluğa düşen ‘Çiçek Çocuklar’ soluğu ‘özgür seks’ ve ‘aydınlanma’ vadeden Osho kamplarında alırken, 1980 darbesi sonrası ‘yeşil’e boyanmak istenen Türk gençleri Fetö’nün kucağına düştü -düşürüldü.
HİCRET
İkisi de risk oluşturdukları anlaşılınca ülkelerinden ayrılarak Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti.
YAZMAYAN YAZAR
Osho’nun da Fetö’nün de vaazları sürekli kitaplar haline getirildi. Vaazları güncel iletişim araçlarıyla geniş kitlelere ulaştırıldı.
ÇİFTLİK
Osho da Fetö de Amerika’da geniş arazi üzerine kurulmuş, kale gibi korunan çiftliklerde faaliyetlerini sürdürdü.
İkisi de sürekli kalabalık grupları ağırladı.
KÖTÜ SAĞLIK
‘Mübarek kişiler’ olarak algılansalar da ikisi de yaşamları boyunca sağlık sorunlarıyla uğraştı. Diyabet ortak noktaları.
HİSTERİK
Fetö vaazlarındaki histerik ağlamalarıyla tanındı. Osho ise bağırıp çağırmanın, şiddetin ve seksin serbest olduğu ‘Dinamik Meditasyon’uyla.
ZENGİNLİK
Osho dünyanın en geniş Rolls Royce otomobil ve Rolex saat koleksiyonuna sahip kişilerden biriydi; lüks ve şatafatı severdi. Takkesine bile inci taneleri yerleştirtmişti.
Lüks ve şatafattan kaçınıp, “Üzerime kayıtlı hiçbir şey yok” dese de Fetö fabrikalardan okullara, yurtdışında eğitim kurumlarından yurtlara milyarlarca dolarlık bir cemaat servetinin üzerinde oturuyor.
MANİPÜLASYON GURU
Fetö hem etkili ve yetkili kişileri cemaatine topladı, hem de yetiştirdiği altın nesli devletin içine yerleştirdi. Toplumu manipüle etmek için Türkçe Olimpiyatları düzenlemekten önemli kişilere ödüller vermeye kadar her yolu denedi. Papa’yla da görüştü “Ama siz bizi dışlıyorsunuz. Dışlamayın. Dostluk, kardeşlik, barış ne güzel” diye manipüle ederek kimi zaman Toktamış Ateş gibi en karşıtlarıyla bile yan yana poz vermeyi başardı.
Osho iyi eğitimli, zeki, meslek sahibi, zengin, Batılı müritlerini, başkalarını tuzağına düşürebilmek için yem olarak kullandı.
CIA KORUMASI
İkisinin de CIA’in koruması altında palazlandığı inancı yaygın.
SİYASETE BULAŞMA
Osho ve tarikatı çiftliğin bulunduğu Antelope kasabasında halkla çatışmaya başladı. Yerel seçimleri kazanabilmek için binlerce evsizi kendi lehlerine oy kullansınlar diye bölgeye taşıdı.
Fetö ise Anaysa referandumu yapılmadan önce “Mezardaki ölüleriniz bile kalkıp oy kullansınlar” dedi. Eğitim, sağlık, emniyet, ordu dahil devlet içinde örgütlenirken güçlü medyaya sahip olmayı ihmal etmedi. Açıktan iktidarı destekledi.
SİLAH
Osho kampı ‘güvenlik’ bahanesiyle silahlandı. Fetö ise Türk Silahlı Kuvvetleri’ni büyük oranda ele geçirdi.
SUÇA KARIŞMA
Fetö muhaliflere itibar suikastları düzenledi, kumpaslar kurdu. Darbe teşebbüsünde bulundu.
Osho tarikatı ise şehir şebeke suyuna zehir katmakla suçlandı. Osho, bu eylemin arkasında yardımcısı Sheela’nın olduğunu söyledi. Cinsel tacizlerin ve çocukların cinsel istismarının konu olduğu davalar açıldı.
İki örgüt de yasadışı olarak pek çok kişiyi dinledi.
DOKTOR
Osho’nun yardımcısı Sheela, kendi küçük çetesiyle Osho’yu öldürmeye çalıştıklarını iddia ettikleri doktoru ve karısını öldürmeye çalıştı. Girişimi başarısız olunca kendi ekibiyle birlikte Almanya’ya kaçtı.
Yakın zamanda itiraflarıyla gündem olan yeğen Gülen de etrafındaki doktor ve küçük bir grubun Fetö’yü kontrol ettiğini ve çiftlikten kaçırdıklarını söyledi.
KÖTÜ DİL
Fetö toplu beddua ayinleriyle dehşete düşürürken Osho, çiftliği terk eden eski yardımcısı Sheela için “Kaltak! Onunla yatmadığım için bütün bunları yaptı” dedi.
HAZİN SON
Cinayet girişimi, şehir şebeke suyunun zehirlenmesi, yasa dışı dinleme gibi skandalların ardından -her nasılsa o ana dek değil- Osho’nun göçmen yasalarını ihlal ettiği belirtildi ve ABD’yi terk etmesi konusunda uzlaşıldı.
1985 yılında Hindistan’a geri döndü ve yeni bir aşram açtı. Japonca öğretmen anlamına gelen Osho ismini o tarihten sonra kullanmaya başladı. 1990 yılında 58 yaşındayken öldü.
Fetö’nün sonu ise daha hazin. Son 25 yıldır ABD’de yaşayan Fetö, iyice elden ayaktan düştü. Fani gözleri örgütünün nasıl dağıldığını gördü. Ölümü bekleniyor.
TANRILAR
Her iki ismi de müritleri taparcasına seviyor, onu kutsallaştırıyor, sözünden çıkmıyor, büyülenmiş gibi davranıyor.
Hindistan Pune’de hâlâ açık olan Osho Meditasyon Merkezi binlerce insanı ağırlamaya ve bir para makinası gibi çalışmaya devam ediyor. Osho’nun boş koltuğunun önünde ritüeller ve meditasyonlar eksik olmuyor.
Fetö’nün sümüklü mendilinin peşinde koşan binlerce insan oldu…
ALDANANLARA KOLAY SORU
Son günlerdeki itirafları gündeme getirip ‘kandırıldık’ minvalinde konuşma yapanlar kendilerine sormak isterlerse şuraya tek bir soru bırakıyorum:
Kumpaslar düzenlenirken, deliller uydurulurken, bulunacak deliller televizyon kanallarınızda önden duyurulurken, iftiraya uğrayanlar hapislerde çürürken-canına kıyarken, kasa dedikleriniz yokluk içinde ölürken, Kabataş yalanlarını suspus izlerken, kanser tedavisi gören Türkan Saylan’ın evine küstahça girilirken, eski genel kurmay başkanı teröristlerin gizli tanıklığında hapse tıkılırken, bütün ülke yasadışı dinlenirken, sınav soruları çalınırken, şakirt ağabeyleriniz kod isimlerle dolaşırken hiçbir tuhaflık hissetmediniz mi?
Vicdanlarınız kurumuştu, kılınız kıpırdamadı.