Ölümle tehdit edilen kadın, boşanma davasında kusurlu bulundu

Yayın tarihi: 5 Eylül 2021 Pazar 12:57 pm - Güncelleme: 5 Eylül 2021 Pazar 12:57 pm

Bursa’da boşanmak için mahkemeye başvuran bir kadın, kocası tarafından ölümle tehdit edildiğini ve evden kovulduğunu öne sürdü. Yargıtay, davada kadını da kusurlu bularak erkeğin ekonomik yönden zor bir dönem geçirirken kadının, yüz gerdirme ve burun estetiği ameliyatı olmasını boşanma sebebi saydı.

Bursa’da bir çift, boşanmak için mahkemeye başvurdu. 3. Aile Mahkemesi’nde ifade veren davacı-karşı davalı kadın, kocası tarafından ölümle tehdit edildiğini ve evden kovulduğunu iddia etti. Kendisine baskı uygulayan kocasından bin TL nafaka ile 300 bin TL tazminat talep etti. Davalı-karşı davacı erkek ise eşinin evi terk ettiğini, kendisinin ekonomik sıkıntı yaşadığı bir dönemde eşinin estetik ameliyatı ve yüz gerdirme operasyonu yaptırdığına dikkat çekti. 3. Aile Mahkemesi ise, kadının, davalı-birleşen davacı erkekten rahatsız olması ve ailenin yaşadığı ekonomik sıkıntıya rağmen tatil beldesinde yaşamak istediğine vurgu yaptı. Tarafları dinleyen mahkeme; davacı erkeğin eşine tehdit içeren sözler sarf ettiği, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda ortak kusurlu olmaları nedeniyle her iki davanın kabulü ile boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin ve davacı-birleşen davalı kadının nafaka taleplerinin reddine, erkek lehine nafaka ödenmesine hükmetti.

Kararı kadın temyiz edince devreye giren Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararı bozdu. Aile Mahkemesi ilk kararında direnince bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi. Dikkat çeken bir karara imza atan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kocasının ekonomik sıkıntı yaşadığı bir süreçte estetik ameliyatı olan kadını kusurlu buldu. Kararda; “Direnme olarak adlandırılan kararda önceki gerekçeden farklı olarak davacı-birleşen davalı kadına aile ekonomik yönden zor bir dönem geçirirken lüks sayılabilecek harcamalar yapma ve davalı-birleşen davacı erkeğe ise eşine hakaret etme vakıaları kusur olarak yüklenmiştir. Bu açıklamalar karşısında mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı ve önceki kararın gerekçesi kusur yönünden değiştirildiğinden yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. O hâlde, yeni gerekçeye dayalı bu kararı temyizen inceleme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir” ifadeleri yer aldı.