Öğrenciler ‘yabancı kontenjanı’na tepki: Üniversiteler ranta açılmasın

Yayın tarihi: 17 Ağustos 2021 Salı 1:47 pm - Güncelleme: 17 Ağustos 2021 Salı 1:47 pm

Eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın rektörlüğündeki Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yabancı öğrenci kontenjanı 41 kat artırıldı. Karara tepki gösteren öğrenciler eylem yaparak “Üniversiteler ticarethane değildir, ranta açılmasını kabul etmiyoruz” dediler.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) öğrencileri, yeni eğitim dönemi için açılan 21 bin 260 kişilik kontenjanın 10 bin 165’inin rektörlük tarafından yabancılara ayrılmasına tepki gösterdi. Öğrenciler, “Üniversiteler ticarethane değildir” sloganıyla basın açıklaması yaptı. Öğrencilere, CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ile Özcan Purçu da destek verdi. CHP’li Bayır, açıklama sırasında üniversite önünde iş makinelerinin çalıştırılmasına, “Gençlerin sesini kısmaya çalışıyor” diye tepki gösterdi.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Buca ilçesindeki ana kampüsü girişinde toplanan öğrenciler, “Eğitim haktır, satılamaz”, “Üniversiteler ticarethane değildir”, “Ya DEÜ ya rant” yazılı dövizler taşıdı. 21 bin 260 kişilik kontenjanın 10 bin 165’inin yabancı öğrencilere 2 bin 800 TL ile 54 bin TL arasında değişen ücretlerle açılmasına tepki gösteren gençlere CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ile Özcan Purçu’nun yanı sıra Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel ile Buca Belediyesi CHP Meclis Üyesi Merve Doğan da destek verdi.

“FİZİKİ ŞARTLAR YETERSİZ”

Öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Deniz Özçelik, üniversitenin rant sahası haline getirilmesini asla kabul etmediklerini vurguladı. Açıklamada şöyle denildi:

“Kontenjan ayrılan yabancı öğrencilerin girdikleri sınavın, milyonlarca öğrenci arkadaşımızın girdiği YKS’ye kıyasla oldukça basit ve niteliksiz bir sınav olduğu açıkça gözlenmektedir. Sınavlar arasındaki bu uçurum, bariz şekilde eğitimde fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu durum aynı zamanda sonraki yıllar için okulun eğitim kalitesinin düşmesi bakımından büyük tehlike arz etmektedir. Ayrıca mevcut fiziki yetersizlikler ayyuka çıkmışken okulun toplam kontenjanı on üç binden yirmi bir bine çıkmıştır. Halihazırdaki fazla öğrenci nüfusuna yetersiz gelen bu fiziki imkanlar abartılı yabancı kontenjan artışıyla birlikte; bitmeyen yemekhane sıraları daha da uzayacak, dolu olan amfiler daha da taşacak, ring kuyrukları ise artık hiç bitmeyecektir.

“EĞİTİME VE BİLİME YABANCILAŞACAK”

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak; üniversitelerin ticarethanelere dönüştürülmesini ve rektörlük tarafından alınan bu kararla okulumuzun rant sahasına çevrilmesini kabul etmiyoruz. Alınan bu kararla birlikte Dokuz Eylül Üniversitesi bilime, eğitime ve adalete daha da yabancılaşacaktır. Usulsüzlüğün usul haline geldiği üniversitemizde alınan bu kararla birlikte usulsüzlüklere yeni birinin daha eklendiği gözler önüne serilmektedir.

“RANTA AÇILMASINI KABUL ETMİYORUZ”

Dokuz Eylül Üniversitesi kimsenin arka bahçesi değildir. Okulumuzun niteliksiz hale getirilmesine, emeklerimizin parayla satılmasına göz yummayacağız! Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak yabancı öğrenci kontenjanına ilişkin alınan bu karardan büyük kaygı duymaktayız. Kontenjanların makul seviyelere çekilmesini, yabancı öğrenci sınavının adalet ve eşitliğe uygun olarak YKS ile benzer nitelikte olmasını ve rektörlüğün bu karardan ivedilikle dönmesini talep ediyoruz. Kamu üniversitesi kontenjanlarının belli bir ücret ile ranta açılmasını kabul etmiyoruz.”

“ÖĞRENCİLERİN SESİNİ KISMAYA ÇALIŞIYORLAR”

CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da basın açıklaması başlar başlamaz üniversite girişindeki iş makinelerinin çalıştırılmasına tepki gösterdi. Bayır şunları söyledi:

“Öğrenciler kendi haklarını savunmak için basın açıklaması yapıyor. Asıl acı olan, üniversitenin başındaki rektörün, demeye dilim varmıyor ama o bilim insanının basın açıklaması saatinde kompresörü çalıştırtarak bu gençlerin sesini kısmaya çalışmasıdır. Buna hakkı yok. Bu gençler çok şey istemiyorlar. Diyorlar ki ‘Biz 41 kat artırılan bu paralı eğitimi istemiyoruz’. Biliyorlar ki bu üniversiteye kendi arkadaşları, kardeşleri giremeyecek. Buradan parası olanlar faydalanabilecek. Üniversitenin iyi yönetilmediği ortada. 2018’de 200 küsür milyon TL olan borcu ödeyememişler. 2019’da ise 300 küsür milyona çıkmış borç. Onlar kendi savunmalarında üniversite YÖK’e devredildi, onlardan kaynaklı diyorlar. Sanki YÖK ve iktidar farklı. Kabul edilebilir bir tarafı yok. Kesinlikle bu karardan geri dönmeliler.”

“GENÇLERİMİZ SAHİPSİZ DEĞİL”

CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu ise karardan geri dönülmesini isteyerek şöyle konuştu:

“Üniversiteler memleketin geleceğidir, ışığıdır. Üniversiteler pazar yerine çevrilmiş durumda. Nasıl ki pazarda domates, biber satılıyorsa burada da bölümler satılıyor. 15 bin liraya, 7 bin liraya, 54 bin liraya bölümler var. İsteyen parasını yatırsın okusun. Var mı böyle bir dünya. Benim gariban işçim, yıllarca memurluk yapan esnafım çocuğunu dershaneye göndereceğim diye kılı kırk yarıyor, ekmeğinden aşından kesiyor. Çocuklar üniversiteye kıt kanaat giriyor. Ama parası olan geliyor. Al parayı, ver bölümü. Yazıklar olsun. Gençlerimiz sahipsiz değildir. Bizim gençlerimiz sınavla alın teriyle girmeye çalışıyor. Sen yabancıyı getirip parayla bizim gençlerimizin önüne koyacaksın. Bu üniversite kimsenin değil. Bu üniversite gençlerimizin. Hiç kimseye parayla satılamaz.”

‘Yabancı öğrenci kontenjanı’ skandalı büyüyor: Kendi öğrencilerimize ihanet