Oğlunun kendisine gösterilmediğini söyleyen Deniz Uğur: Bir şey mi saklıyorlar?

Yayın tarihi: 21 Ağustos 2024 Çarşamba 4:42 pm - Güncelleme: 21 Ağustos 2024 Çarşamba 5:40 pm

Haber: TELE1 Haber Merkezi

Oğlu Poyraz’ın kendisine gösterilmediğini söyleyen Deniz Uğur, basın toplantısı düzenledi. Uğur, “Benimle köşe kapmaca oynuyorlar. Bir şey mi saklıyorlar? Poyraz’ı neden benden ve devlet görevlilerinden uzak tutmaya çalışıyorlar? Buna nasıl cesaret buluyorlar? Ben bu sorulara cevap bulamıyorum” dedi.

Entübe edilen gazeteci Reha Muhtar’ın eski eşi oyuncu Deniz Uğur, oğlunun şarkıcı Nilüfer ve kızı Ayşe Nazlı tarafından alıkonulduğunu iddia etmesi magazin gündemine bomba gibi düştü.

Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen Deniz Uğur, özetle şunları söyledi:

“OĞLUMUN TELEFONUNDA BEN ENGELLİYİM”

“İki gün önce sabah TRT muhabiri bir arkadaşım Fatma Demir Turut beni arayarak uyandırdı. Saat 09.30 10.00’a doğruydu sanırım. Reha Muhtar’ın bir kaza geçirdiğini, hastaneye kaldırıldığını, yoğun bakımda olduğunu, entübe edildiğini söyledi bana. Ben de bu saatten itibaren Reha Muhtar’ın telefonuna ulaşmaya çalıştım, açan olmadı. Hastaneye ulaşmaya çalıştım, “size bilgi veremeyiz” dediler. Oğlumun telefonuna ulaşmaya çalıştım, oğlumun telefonunda ben engelliyim. Ben bunu zaten daha önce de dile getirmiştim. Ben çocuklarıma babalarının da olduğu süre zarfında, o günlerde zaten telefonla ulaşmam yasaktı.

“SEREN SERENGİL ‘POYRAZ BURADA, YANINDA AYŞE NAZLI VAR’ DEDİ”

Dolayısıyla oğluma ulaşmam mümkün olmadı yine. Ardından benden önce Seren Serengil arkadaşım hastaneye ulaştı, ben o sırada 112’yi aradım ve dedim ki; “Çocuğumun nerede olduğunu bilmiyorum, hastaneden bilgi alamıyorum, babası yoğun bakımda olduğu için benim yanımda olması gerekir. Çünkü; çocukla ilgilenebilecek durumda değilken annesi olarak bana teslim edilmesi gerekir. Ve nerede olduğunu bilmiyorum, sabahtan beri bilgi alamıyorum” dedim. Polisler babasının evine gittiler, orada kapıyı açan olmadı, evde olmadıklarını söylediler. Yanında Ayşe Nazlı’nın Poyraz’ın yanında bulunduğunu, ben hastaneye gitmeden önce Seren Serengil benden daha yakında, önce o gitti. Ondan öğrendim. “Poyraz burada” dedi Seren bana, “Yanında Ayşe Nazlı var” dedi.

“HASTANEDEN AYRILDIĞINI SÖYLEDİLER”

Ayşe Nazlı’nın bende eski bir numarası vardı, aradım, o numara kullanılmıyormuş. Derhal hastaneye gittim. Yönetimle konuştum. “Çocuğum nerede?” dedim. Babasının durumunu sordum. “Kaç gün hastanede kalacak, kaç gün müşahade altında kalacak? ” dedim. Hastane yönetimi bana şu şekilde bilgi verdi:” Ne olacağını söylememiz şu durumda mümkün değil. Herhangi bir tahminde bulunmamız mümkün değil”. Yani bundan anladım ki; yarın öbür gün taburcu olabilecek bir vaziyette değil, entübe edilmiş durumda. O zaman doğal olarak çocuğum da kaza anında yanındaymış düştüğü zaman. Ambulansı zaten o çağırmış, o komşulardan yardım istemiş ve çağırmış. E dolayısıyla çocuğumun da bir psikolojik desteğe ihtiyacı olması gerekiyor o anda. Dedim ki; “hemen bir psikolog çağırın çocuğumu göreyim”. Hastaneden ayrıldığını söylediler. “Kiminle ayrıldı” dedim.

“KESİNLİKLE İNANMIYORUM”

Reşit olmayan bir çocuk, babası entübe edilmiş durumdayken sorumluluk yasal olarak o anda tamamen bende olduğu halde tek başına zaten oğlum hayatta tek başına hiçbir yere ayrılmaz, gitmez. Ayşe Nazlı ile birlikte hastaneden ayrıldığını söylediler. Ben oğlumu hastanede bulamadım. Araya birilerini soktuk. Seren de bana yardımcı oldu. O süre zarfında Nilüfer Hanım’ın menajerine ulaştık, telefonunu istedik, Ayşe Nazlı’nın telefonunu istedik, oğlumun benim yanıma getirilmesi gerektiğini söyledik. Bize telefonlarını vermedikleri gibi onlara da ulaşamadıklarını söylediler. Ben buna kesinlikle inanmıyorum, çok saçma.

“ÇOCUĞUMUN NEREDE OLDUĞUNU HİÇ KİMSE ÖĞRENEMEDİ”

Avukatım da bir yandan ulaşmaya çalışıyordu, polis de ulaşmaya çalışıyordu. Hastaneden çıkıp hemen işlemleri başlatmak üzere ve şikayetçi olmak üzere çocuk kaçırma suçundan hemen karakola gittim. Polisler de Nilüfer Hanım’ın evine gittiler. Orada da kimseyi bulamadılar. Reha Bey’in evine tekrar gittiler, orada da kimseyi bulamadılar. Çocuğumun nerede olduğunu hiç kimse öğrenemedi. Telefonla ulaşmaya çalıştı polis, telefonları açılmadı onlar tarafından. Ve ben şok geçirdim. Ben neye üzüleceğimi şaşırmış durumdayım. Ben ne yapacağımı bilmiyorum şu anda.

“ÇOCUĞUM BENİMLE KONUŞTURULMUYOR”

Ben 24 saatten fazladır çocuğuma ulaşmaya çalışıyorum, çocuğum benimle konuşturulmuyor ve yanında çocuğum hakkında hiçbir yetkisi olmayan insanlarla nerede olduğunu bile bilmiyorum. Bakın bu öyle bir olay ki bunun asla magazin tarafı falan yok. Bu adli olay. Zaten haklarında suç duyurusunda bulunuldu. Reha Bey’in avukatı kendisi konuşamayacak durumdayken, adamcağız komada mıdır nedir detaylarını da bilmiyorum, avukatı kendi yine çıkıp “Deniz Hanım ayıp ediyor, çocuk kaçırılmadı, ablasının yanındadır” falan diyor. Bu açıklamayı yapmaya kanunen hiçbir yetkisi yok. Kimsenin bu konuda 15 yaşında çocuğun kimin yanında kalacağına karar verme yetkisi yok. Devlet hariç.

“HASTANENİN BİLE ZAN ALTINDA KALMASI SÖZ KONUSU”

Hastanenin bile zan altında kalması söz konusu. Çünkü; daha o insan ambulansla hastaneye kaldırıldığı anda 15 yaşındaki çocuğun annesini veya kolluk kuvvetlerini arayıp derhal teslim etmeleri gerekir. Bana şunu soruyorlar, diyorlar ki “Çocuk anneye gitmek istemiyormuş”. Arkadaşlar, 15 yaşında bir çocuk, manipüle ediliyor olabilir, psikolojisi bozuk olabilir, bin türlü ruh hali içinde olabilir. Buna devletin psikologlarının bakması gerekir. Eğer anneye gelmek istemiyorsa o zaman devletin himayesinde olması gerekir. Dış kapının mandalı olan insanlar, hiçbir yasal yükümlülükleri, hakları, yetkileri olmadığı halde benim çocuğumu benden kaçırıyorlar iki gündür.

“NEREYE GİTTİKLERİNİ POLİS BULAMIYOR”

Hastaneye gidiyorum “buradan Ayşe Nazlı’yla birlikte ayrıldılar” diyorlar. Nereye gittiklerini polis bulamıyor, polisin telefonları açılmıyor. Sonra ben karakola gidiyorum, hastaneye geri döndüğünü söylüyorlar. Arkadaşlarım “gördük” diyorlar. Basın mensubu arkadaşlar diyor. Benimle köşe kapmaca oynuyorlar. Bir şey mi saklıyorlar? Poyraz’ı neden benden ve devlet görevlilerinden uzak tutmaya çalışıyorlar? Buna nasıl cesaret buluyorlar? Ben bu sorulara cevap bulamıyorum.

“POYRAZ’I NİYE UZAK TUTUYORLAR?”

Şimdi ben hangi birine yetişeceğim? Evimde kızım psikolojik destek alıyor. Tamam, ailemiz yanında ve onu destekliyor. Oğlum ne durumda bilmiyorum. Çocuğun yanında adam düşmüş, beyin kanaması geçirdiğini söylüyorlar, entübe vaziyette, ne olacağı belli değil. Benim oğluma psikolojik destek vermem lazım. Diyelim ki çocuk psikolojik bir sorun yaşıyor, “annemi görmek istemiyorum” diyor hiç fark etmez, çocuğa kızılmaz, çocuk her türlü ruh hali içinde olabilir. O zaman çocuğu devletin psikologlarının devletin himaye etmesi gerekiyor. Ne olduğunun anlaşılması gerekiyor. Poyraz’ı niye uzak tutuyorlar?

“BANA BUNLARIN HESABINI KİM VERECEK?”

Benim oğlumu niye benden uzak tutuyorlar? Çünkü; o gece her ne olduysa, ben bunu paylaştım sosyal medyada da. Çünkü, bizimle temas kuran insanlar oldu, kazanın olduğu gecenin daha erken saatlerinde o akşam Reha Bey’in oğlumla birlikte bir restoranda olduğunu, çok yüksek miktarda alkol tükettiğini, sonra kendinde olmayan bir şekilde yere kapaklandığını, hala arabayı kendisinin kullanmak istediğini, oğlumun orada sinir krizi geçirdiğini, yalvardığını, “baba ne olur yapma, arabayı sen kullanma” dediğini görgü tanıkları söylüyorlar. Bize de şahitlik edecekler. Bu herkesin gözünün önünde olmuş bir şey. Ardından da zorla çocuk arabaya bindirilmiş ve gidilmiş. Şimdi bu insan beyin kanaması geçirdiyse yolda da geçirebilirdi, arabayı kullanırken de geçirebilirdi. ya da alkollü olduğu için de kaza yapabilirdi. Benim oğlum bugün hayatta olmayabilirdi. Bana kim bunların hesabını verecek?”

deniz uğur

 

 

Kaynak: HABER MERKEZİ