Neslican Tay hakkında çirkin paylaşımda bulunan rektörün 1980 darbesindeki kirli sicili

Yayın tarihi: 23 Eylül 2019 Pazartesi 2:13 pm - Güncelleme: 31 Ağustos 2021 Salı 3:10 pm

Kanserle mücadelede simgeleşen Neslican Tay’ın ölümünün ardından yaptığı açıklamalarla büyük tepki çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan’ın, 1980 askeri darbesi sonrası siyasi tutuklulara ilaç denemesinde bulunduğu ifade edildi.

Rektörden skandal ‘Neslican Tay’ paylaşımı

Neslican Tay’ın ölümünün ardından sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yapan ve Tay’ın “seküler dünyasallaşma rüzgarına kapılıp teselli gücünden faydalanmadığı” gerekçesiyle acı çektiğini öne süren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan’a, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası siyasi tutuklular üzerinde, Amerikan ilaç firmaları için ilaç denemesi yaptırdığı hatırlatıldı.

İşte Neslican mesajıyla tepki toplayan Nevzat Tarhan’ın kayıp sicili

SİYASİ TUTSAKLAR ÜZERİNDE İLAÇ DENEMESİ

Tele 1 TV ve ABC gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, kişisel twitter hesabı üzerinden yaptığı hatırlatmada, “Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan 1980 darbesinde Ayhan Songar ve Turan İtil’le beraber cezaevlerinde araştırma adı altıda binlerce siyasi tutuklu üzerinde -Askeri Cunta ile işbirliği içinde- ilaç denemesi yapıp, bunların sonuçlarını Amerika’ya götürmekle suçlanıyor” dedi.

 

 

Askeri cuntayla işbirliği içinde olduğu bilinen Tarhan’ın, Ayhan Songar ve Turan İtil’le birlikte “cezaevlerinde araştırma” adı altında, binlerce siyasi tutsak üzerinde ilaç denemesi yaptığı ve elde ettiği sonuçları Amerika’ya götürdüğü ifade edildi.

Söz konusu dönemde de gündeme gelen iddialara göre, Tarhan, Songar ve İtil bu ilaç denemelerini, İstanbul Mecidiyeköy’de Hafize Zekeriya İTİL (HZİ) vakfı adına yapıldığı, tutsakların onayı dışında yapılan bu denemelerin ardından Tarhan’ın birçok ilaç patenti de aldığı ortaya çıktı.

DAHA ÖNCE DE GÜNDEME GELMİŞTİ

Tarhan’ın da içinde olduğu bu insanlık dışı gerçek, daha önce de Evrensel gazetesi yazarı Ertuğrul Ünlütürk tarafından gündeme getirilmiş, iddiaların vakıf tarafından yalanlanmadığının altı çizilmişti.

Ünlütürk, vakıfla ilgili şunları kaydetmişti:

“1984 yılında, ülkedeki bütün cezaevleri devrimci tutsaklarla tıka basa dolu durumdayken içeriden birtakım haberler almaya başladık. Metris cezaevinden bazı devrimciler, iradeleri dışında tıbbi muayeneye(!) götürülüyordu. Götürüldükleri yer, HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın Gayrettepe’deki merkeziydi. Burada, devrimci tutsaklar üzerinde ABD’de piyasaya çıkacak olan bazı ilaçların denemesi yapıldı, devrimciler kobay olarak kullanıldı. Nazi Almanya’sında Dr.Mengele’in tutuklulara yaptığı tıbbi denek uygulamasının aynısı burada yapıldı. Bu vakıf, ülkedeki her vakıf gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kontrolü altında olması gerekirken, devletin cezaevlerinden devrimcileri alıp ilaç tekellerinin amaçları doğrultusunda kullandı.”

NOT: Haberimize ilişkin küçük bir düzeltme yapalım: 12 eylül askeri yönetimiyle iş birliği içinde ceza evlerinde tutuklu ve hükümlüler ilaçla psikiyatrik araştırma yapan HZİ Vakfı’nın bir sol grup tarafından basılması üzerine yurt dışına kaçan kişinin Nevzat Tarhan değil araştırmanın başındaki Prof. Dr. Turan İtil olduğu anlaşıldı. Nevzat Tarhan ise bu araştırmayı yürüten ekiple zaman zaman toplantılara katıldığı ve destek olduğu öğrenildi.

NE OLMUŞTU?

Neslican Tay’ın hayatını kaybetmesinin ardından attığı tweetle büyük tepki çeken Nevzat Tarhan,  “#neslicantay kızımız çok çile çekti ama ümidini kaybetmedi, Ölümle yüzleşebilseydi #ölümbilinci ne sahip olsaydı, seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgarına kapılmasaydı dinlerin #hayataanlamkatma ve #teselligücü nden faydalanabilseydi hastalığı düşman gibi görmezdi diye düşündüm” ifadelerini kullanmıştı.

NESLİCAN TAY HAKKINDA ÇİRKİN PAYLAŞIMDA BULUNAN NEVZAT TARHAN İDDİALARA CEVAP VERDİ

Kanserle savaşını kaybeden Neslican Tay için çirkin paylaşım yapan Nevzat Tarhan Tele1’in gündeme getirdiği iddialar için şu ifadeleri kullandı:

”Ölüm bilinci ve ölüm gerçeği ile ilgili görüşlerimi paylaştığım tweet üzerine elbette eleştiriler olacaktır. Bu eleştirilere her zaman açık oldum. Ancak bir takım kişilerin bu konuyu başka yere taşıma çabası, asılsız ve çok ciddi iddialar üzerinden ismimi karalama çalışmalarına sessiz kalamazdım. Bu durum bazı karanlık odakların linç kampanyasına dönüşmüştür.

İDDİA 1:

TELE1 adlı internet portalında gazeteci Merdan Yanardağ’ın twitter hesabı üzerinden: Neslican için, “Seküler dünyasallaşma rüzgârına kapılıp dinlerin teselli gücünden faydalanması için acı çektiği söyleyen Nevzat Tarhan’ın sicili de ilginç. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerinde Amerikan kimya şirketleri adına ilaç denemesi yaptığı iddia edilen biri şeklindeki paylaşımının ekran görüntüsünün altına, Askeri cuntayla işbirliği içinde olduğu bilinen Tarhan’ın, Ayhan Songar ve Turan İtil’le birlikte cezaevlerinde araştırma adı altında, binlerce siyasi tutsak üzerinde ilaç denemesi yaptığı ve elde ettiği sonuçları Amerika’ya götürdüğü ifade edildi.” Şeklinde yazılan çirkin iddia;

CEVAP 1:

– Hiçbir temeli, dayanağı olmayan bu iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. İddialar tamamen yalan ve uydurmadır. Hangi somut bilgi, kanıt ve veriye dayanarak ortaya atıldığını da merak ediyorum, ilgili kurum ve kişilerin belgelerini, bilgilerini göstermeye, ispat etmeye davet ediyorum. İspat sorumluluğu iddia sahibine aittir. Asılsız bu iddiaları geri almalarını, aksi halde hukuki haklarımı kullanacağımın da bilinmesini istiyorum.

İDDİA 2:

Yine TELE 1 adlı internet portalındaki asılsız iddiaların yer aldığı aynı haberin devamında “İstanbul Mecidiyeköy’de Hafize Zekeriya İTİL (HZİ) vakfı adına yapıldığı, tutsakların onayı dışında yapılan bu denemelerin ardından Tarhan’ın birçok ilaç patenti de aldığı ortaya çıktı.” Şeklindeki çirkin iftira;

CEVAP 2:

– Bu iddialar da asılsız, temelsiz, kesinlikle yalan ve uydurmadır. Tüm bu iddiaların da belgelerini, somut verileriyle tarafıma sunulmasını bekliyorum. İddia sahipleri, iddia edilen patentleri ortaya koymak zorundalar. İspat sorumluluğu iddia sahiplerine aittir. İddiaları hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Gizli odaklar ve gerçek dışı hesaplar üzerinden yapılan bu karalama kampanyalarını kamuoyunun takdirine bırakıyorum, bu kişi ve kurumların üzerinden tüm hukuki haklarımı arayacağımı da yinelemek istiyorum.”

CEVAP ve Düzeltme

Kamuoyuna;

Öncelikle sayın Tarhan 12 Eylül darbesi sırasında ve sonrasında yalnızca bir uzmanlık öğrencisidir. Sayın Tarhan, 1982’den 1987’e kadar da Erzincan ve Çorlu Devlet Hastaneleri’nde hekimlik yapmış, hiçbir cezaeevinde ya da hiçbir mahkumla doğrudan veya dolaylı hiçbir tıbbi çalışması da olmamıştır. Sayın Tarhan’ın söz konusu haberde bahsi geçen profesör Dr. Ayhan Songar ve Profesör Dr. Turan İtil adlı kişilerle herhangi bir deneysel çalışması da yoktur. Sayın Nevzat Tarhan’ın  ulusal veya uluslararası ölçekte hiçbir ilaç şirketi ile hiçbir çalışması da olmamıştır. Sayın Nevzat Tarhan adına patenti bulunan bir ilaç da söz konusu değildir. Tüm bunlar resmi kayıtlarla açık ve net olan hususlardır. Tamamen hayal ürünü, iftiradan ibaret ve hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan bu iddiaların basın meslek ahlakı ile bağdaşmadığı açıktır.  İş bnu düzelme ve cevap metni, sair hukuki ve cezai yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Profesör Dr. Nevzat Tarhan”