Neler oluyor?

Biz Türkiye’de 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını tartışırken İsrail 1 Nisan sabahı Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan İran Konsolosluk binasını bombaladı ve İran Muhafızlarının önemli komutanlarını öldürdü. Konsolosluk binası demek İran  toprağı demek. İran’ın dini lideri Hamaney başkanlığında toplanan Ulusal Güvenlik Konseyi ‘ Mutlaka karşılık vereceklerini’ ilan etti.  Daha önceleri İranlı ve Lübnan Hizbullah komutanlarını suikastlerle yine Şam’da, Beyrut’ta ve Tahran’da öldüren İsrail şimdi büyük savaşın peşinde. Bunun da nedeni çok basit : Dünyanın en güçlü ordu  ve istihbaratına sahip’ olduğunu söyleyen İsrail:  27 Ekim’den bu yana bombaladığı Gazze’de Hamas militanlarını yenemedi ve çok kayıp verdiği için psikolojik bunalım yaşıyor. Gazze ve Batı Şeria’da 40 bin kadar Filistinliyi öldüren, 100 binini yaralayan ya sakat bırakan, 15 binini tutuklayıp işkence eden, iki milyon kadarını sürgün eden, Gazze’deki tüm hastaneleri yerle bir eden İsrail; başta ABD olmak üzere Batılı  bir çok ülkeyle birlikte Türkiye dahil bir çok Arap ve Müslüman ülke iktidarlarının desteğini aldığı için kimseyi umursamıyor ve bölgeyi büyük savaşa sürüklemeye çalışıyor. Konsolosluk binasının bombalanmasına tepki olarak Tahran’ın mutlaka karşılık vereceğini bilen İsrail; İran destekli Lübnan Hizbullah’ın olası saldırısını önlemek için Gazze’deki ordusunun büyük bölümünü Lübnan sınırına kaydırmaya başladı. Adamlar resmen ruh hastası ama ‘savaşta ve barışta’ ihtiyaç duydukları hemen hemen her şeyi Türkiye’den alıyorlar. Nasıl olsa ‘helal üretim’ !     Gelelim ikinci konuya .. 23 Mart’da Moskova’da meydana gelen terör saldırısından sonra yakalananların Tacikistan vatandaşı oldukları ve bazılarının sık sık İstanbul’a gidip geldikleri anlaşılınca Ankara bu ülkenin vatandaşlarına uyguladığı vize muafiyetini kaldırdı. İyi de 250 bin dolarla konut alarak vatandaş olan Tacikistan ya da başka ülkenin varsa teröristleri ne olacak? Peki vize muafiyeti ya da 250 bin doları olmayan 300-400 bin Afgan gence ne oldu ? Bir gün bunların bazıları Türkiye’de ya da Türkiye’den yola çakarak başka ülkelerde terör saldırılarında bulunurlarsa Ankara ne yapacak. Hikayeler çok  karışık ama Türk medyası bunlarla ilgilenecek durumda değil çünkü herkes ‘Erdoğan ve AKP yenilgisini’ konuşuyor.  Durum böyle olunca biz de içeride olup bitenlere bakalım. İYİ Parti lideri Meral Akşener ‘Kurultay’da aday değilim’ demiş. Sayın Akşener son seçimlerde CHP’ye karşı son misyonunu yerine getirdikten sonra şimdi de ya AKP’ye katılmanın hesabını yapıyordur ya da ‘istemem yan cebime koyun’ taktiğini uyguluyordur. Sonuçtan Akşener ne yaparsa yapsın İYİ Parti toparlanmaz ve süreç içinde siyaset sahnesinden  silinir. Yani biter ama adı kalır. Son hikaye Sabah gazetesinden… Gazete herkesi şaşırtarak CHP lideri Özgür Özel ile bir söyleşi yapmış ve genel çizgileriyle olumlu bir şekilde birinci sayfasından vermiş. Albayrak’ların eline geçtiği günden itibaren CHP ve tüm muhalefete her fırsatta saldıran ve akıl almaz yalan ve düzmece haber ve programlarla (ATV) yandaşlık ve trolluk misyonunu yerine getiren Sabah’ın bu tavrı umarım iyi niyet ve ülkenin toplumsal barışına hizmet edecek şekilde kurgulanmıştır. Sabah bu anlayışla hareket ettiyse umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan da benzer bir tutumla söylem ve davranışlarını gözden geçirir ve hepimiz rahat bir nefes alırız. Aksi takdirde Erdoğan; Sabah’ın yaptığının hesabını damat Berat Albayrak ve kardeşinden sorar!