Neden çocuk bayramı?

“dinsiz” olarak tanıtan yayınları, Anadolu halkı üzerinde tesirsiz kalmamıştı. İstanbul Hükumetinin muhtemel bir dinsizlik propagandasına meydan vermemek için Meclisin açılması bu sebeple 23 Nisan Cuma gününe bırakılmıştı. 23 Nisan sabahı Ankara bir bayram günü gibi canlı ve neşeliydi. İhtiyarı, genci, kadını, kızı sabahın erken saatlerinde en güzel elbiseleriyle sokaklara dökülmüştü Meclisin açıldığı günün akşamı yatsı vaktinden evvel Yunus Nadi, Mazhar Müfit, Ruşen Eşref, Fethi Bey, Hoca Feyzullah Efendi ve birkaç milletvekili direksiyon binasında toplanmışlar, Atatürk ile sohbet ediyorlardı. Bu konuşmalar arasında bir milletvekili, “Paşam, bu güzel günün adını henüz koymadık. Bir ad koyalım” dedi. Bunun üzerine Paşa, yarı karanlık odada koltuğundan doğrularak, “İşgal kuvvetlerini nasıl olsa atacağız. Fakat karşımızda 600 senelik bir imparatorluğun dağılmış da olsa bir hükumeti duruyor. Onun karşısında meclisimiz çocuk sayılır. Onun için bugünün adına “çocuk bayramı” diyelim. Büyüsün ve kendi zaferini kendi ilan etsin” dedi. Mustafa Kemal’in bu sözleri, oturanların alkışları ve tasvipleriyle karşılandı. Böylece 23 Nisan Meclisin açılış günü Çocuk Bayramı olarak kabul ve ilan edildi. Bu anı, bizzat ‘Can Yoldaşım’ adlı kitabımda aktardığım haliyle, dedem Ali Çavuş’a aittir. Atatürk’ün 1919’dan 1926’ya kadar yanından bir dakika bile ayrılmamış yaverine… Bize bu bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni armağan edenleri minnet ve rahmetle anıyoruz.