AKP Milletvekili Şirin Ünal'ın evinde, Ünal'ın silahıyla intihar ettiği öne sürülen Nadira Kadirova'nın dosyası apar topar kapatıldı. Arkadaşları, Kadirova'nın kendilerine "Şirin Ünal beni taciz etti" dediğini aktardı, aile "Nadira hayat dolu bir kızdı. Bu bir cinayet" dedi. Bu iddialar araştırılmadı, dosya dava dahi açılmadan kapatıldı.
Özbekistan vatandaşı Nadira Kadirova, ev hizmetlisi olarak çalıştığı AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın Ankara’daki evinde, 23 Eylül akşamı, Ünal’a ait silahtan çıkan tek kurşunla yaşamını yitirdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mart’ta Kadirova’nın ölümünün intihar olduğuna hüküm getirerek takipsizlik kararı verdi. Ailenin avukatı tarafından takipsizlik kararına yapılan itirazın reddedilmesiyle Kadirova’nın ölümüne ilişkin soruşturma bir davaya bile dönüşmeden kapatılmış oldu.AĞABEYİ: BİR KERE ŞİKAYET ETMEDİ, HEP SABRETTİ
Cumhuriyet'ten Tuğba Özer, Kadirova'nın dosyasını tekrar açtı. İntihar ettiği öne sürülen Kadirova'nın ağabeyi Muhammet Ali, Nadira’yı şöyle anlattı: “Aç kaldığımız günler oldu. Nadira’yla hep sıkıntılarla büyüdük. O kadar zorluk çekmesine ve zor bir hayatı olmasına rağmen bir kere şikâyet etmedi. Hep sabretti kardeşim. Çok masum biriydi.” Özbekistan’da liseye kadar eğitimini tamamlayan Nadira, kuaförlük yapmaya başladı. Nadira’nın ölümünden bir süre önce babası hastalanarak yaşamını yitirmişti. Nadira, Türkiye’de bir döner restoranında çalışan ağabeyine, Türkiye’ye gelerek çalışmak istediğini söyledi. Önce başka bir evde ardından da Şirin Ünal’ın evinde çalışmaya başladı. Nadira, hem Ünal’ın hasta eşine bakıyor hem de evin bazı işlerini yapıyordu."HAYATINI KAYBETMEDEN 6 GÜN ÖNCE DERSHANEYE KAYDOLDU
Türkiye’de üniversite okumak isteyen ve bunun için Şirin Ünal’ın evinde çalışıp para biriktiren Kadirova’nın hayalleri vardı. Üniversitenin ardından hostes olmak isteyen Nadira, evlenip Türkiye’de kalmak istiyordu. Nadira hayata veda etmeden yalnızca 6 gün önce üniversite hayalini gerçekleştirmek için dershaneye gitmek üzere görüşme yapmıştı. Yazışmalara göre 14 Eylül’de dershane müdüründen kurs hakkında bilgi alan Kadirova, 16-17 Eylül günlerinde de dershaneye giderek kayıt konusunda anlaştı. Kadirova ölmeseydi 28 Eylül’de ders başı yapacaktı.GÜNLÜĞÜNDE ANNESİNE SÖZ VERDİ
Kadirova, günlüğünde şöyle yazmıştı: "1 Eylül üniversiteye girme günü. Allah'ım lütfen girebilmem için tüm engelleri kaldır. Üniversiteye girmek, öğrenci olmak, hayatın lezzetini tatmak istiyorum. Artık kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Bugüne kadar ne yaptıysam ailem için yaptım, bundan sonra da öyle olacak. Artık bu tarz işlerde daha fazla çalışmak istemiyorum. Ben okuyup büyük adam olacağım söz veriyorum annem. Hepinize ben bakacağım, hepinizi koruyacağım. Çünkü ben kendime güveniyorum. Hostes olmamı istersin ya hostes de olacağım bak gör." 23 Eylül 2019 günü akşam saatlerinde AKP İstanbul Milletvekili Şirin Ünal’ın Ankara, Çankaya’da bulunan evinden silah sesi geldi. Ses, Ünal’a ait olan Baretta marka 9 mm’lik silahtan geliyordu. Polisler olay yerine gittiklerinde Nadira Kadirova’yı kanlar içerisinde buldular.‘İNTİHAR EĞİLİMİ’
Olay günü Emniyet’in kayıtlarına şöyle geçti: “İntihar eden şahıs ikamette kaldığı üst kattaki odasında, ikamet sahiplerinden D.Ü’yü odanın dışına iterek kapıyı kilitledikten sonra intihar etmiştir. Bilgi sahibi Şirin Ünal ifadesinde kendisine ait taşıma ruhsatlı üç adet silahtan birini bulamamaları üzerine evi aradıklarını, akabinde olayın meydana geldiğini beyan etmiştir.” Nitekim; olaydan iki gün sonra, yani soruşturma henüz yeni başlamış, deliler daha tam olarak toplanmamışken Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada şöyle deniliyordu: “Olay yerinde yapılan teknik ön incelemede intihar harici herhangi bir şüpheli durum müşahede edilmemiş, ayrıca müntehirenin odasında intihar eğiliminde olduğuna dair bulunan geçmiş tarihli notlar da dahil tüm bulgular soruşturma dosyasına eklenmiştir.” Dikkat çekici olan Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün olayın “silahla gerçekleştirilmiş bir intihar” olduğunu açıklamasıydı.Gelin şimdi de burada bir parantez açarak Nadira’nın ağabeyi Muhammet Ali Kadirova’nın olay gününe ilişkin anlatımına yer verelim: “Şirin Ünal beni aradı. ‘Bizim evde bir silah kayboldu. Onu bulmaya çalışıyoruz. Nadira sana getirmiş olabilir mi o silahı’ diye sordu. Ben de ‘Benim silahla işim olmaz’ dedim. Daha sonra ise ‘Senin psikopat kardeşin silahımı alarak kendisini odaya kilitledi, kapıyı açmıyor’ dedi. Hemen taksiye atlayıp gittim. Evin önünde polis ekipleri vardı. Beni içeri sokmadılar. ‘Kardeşime ne oldu’ diye sorduğum bir polis ‘sol elini kurşun sıyırmış’ dedi. O esnada Şirin Ünal ortaya çıktı ve ‘Psikopat, manyak kendini vurdu’ dedi. Şimdi nerede diye sorduğumda Bilkent Şehir Hastanesi’ne kaldırıldığını söylediler. Yanıma cüzdanımı bile almamışım. ‘Param yok’ dedim. Ünal polis ekiplerine dönüp ‘şuna para verin de taksiye binsin’ dedi. Polis çıkarıp 50 TL verdi. O şekilde hastaneye gittim. Nadira ameliyata alınmıştı. Hastaneye vardıktan 20 dakika sonra doktor, ‘Kardeşini kaybettik’ dedi.”AİLE İNTİHAR OLDUĞUNA İNANMIYOR
Ağabeyi Kadirova, “Nadira’nın intihar ettiğine inanıyor musunuz” sorumuz üzerine, “Bu kesinlikle bir cinayet. Çünkü hayat dolu bir kızdı” yanıtı verdi. Hastane kayıtlarına göre Nadira’nın ölümü gerçekleştiğinde saatler 21.50’yi gösteriyordu. Evde çalışan ‘Hilal’ ismini verdikleri bir diğer Özbek işçi savcılığa verdiği ifadede Nadira’nın olay günü kendisine ‘kendimi öldüreceğim’ dediğini söyledi. ‘Hilal’ ismini kullanan Özbek kadının ifadesinden bir bölüm şöyle: “Silah eğer onda ise vermesini söyledim. Nadira ağlayarak ‘Benim derdimi bilmiyorsun. Annemin, ağabeyimin yüzüne bakamayacağım’ dedi. Ne oldu anlat bana dediğimde, ‘Kimseye anlatmayacağım, kendimi öldüreceğim’ yanıtını verdi.”‘ÜNAL BENİ TACİZ ETTİ DEDİ’
Bir diğer tanık Nadira’nın arkadaşı Leyla Niyazova’ydı. Niyazova ifadesinde şunları söylüyordu: “22 Eylül’ü 23 Eylül’e bağlayan gece telefonda görüştük. Bir gün odasında yatarken patronu Şirin Ünal’ın odaya gelerek kapıyı kilitlediğini ve arkasından kendisine sarıldığını, kendisinin de ona tepki gösterdiğini söyledi. Olayın ne zaman olduğunu söylemedi ama Ankara’daki evde olduğunu söyledi.”
Muhabir: Alp Yanardağ