Devrimci Mustafa Suphi ve yoldaşları katledilişinin 100. yılında unutulmadı

Yayın tarihi: 28 Ocak 2021 Perşembe 1:54 pm - Güncelleme: 29 Ocak 2021 Cuma 12:22 am

Türkiye’de komünist hareketin ilk önderlerinden Mustafa Suphi ve Komünist Parti’nin 14 yöneticisi 28 Ocak 1921 tarihinde Trabzon açıklarında katledildiler.

Komünist Parti, Suphi ve arkadaşlarının öldürülmesinden birkaç ay önce, 10-16 Eylül 1920’de Bakü’de Anadolu, Avrupa ve Rusya’nın çeşitli yerlerinden gelen delegelerin katıldığı kongrede kurulmuştu. Tartışmalı bir süreç sonucu  bir grup parti yöneticisinin Anadolu’ya geçip, Ankara’ya giderek örgütlenme çalışmalarını oradan yürütmesine karar verildi. Parti, Sovyet Rusya hükümeti, Bolşevik Partisi ve Ekim Devrimi’nden sonra kurulan Üçüncü Enternasyonal gibi “Anadolu’daki emperyalizme işgale karşı isyan hareketini ve bu hareketi yöneten Büyük Millet Meclisi hükümetini desteklemeyi” hedefliyordu.

1921 yılının 28 Ocağı’nı 29’a bağlayan gecesi 14 yoldaşı ile birlikte Trabzon’dan Sovyetler’e geri gönderilmek için bindirildikleri teknede Kaptan Yahya Kahya ve tayfası tarafından öldürüldüler. Bindikleri tekne batırılmış ve kimsenin cansız bedeni bulunamamıştır. Saldırıdan sadece Mustafa Suphi’nin eşi sağ olarak kurtulabilmiştir.

MUSTAFA SUPHİ’NİN TÜRK HALKINA ÇAĞRISI

Türkiye’nin işçi ve yoksul köylüleri! Ancak sermaye ve para tahakkümünün devrilmesi, sosyalist devrimin bütün cihana yayılması sana tam ve sağlam bir hürriyet verecektir. Sen, ancak sermayedarların, zenginlerin, toprak sahiplerinin, paşa ve ağaların etki ve baskısını yıktığın ve bütün kuvvetinle sosyalizm devrimini kendi memleketinde savunduğun ve yaydığın takdirde uluslararası devrimin ilerlemesine yardım etmiş olursun.

Türk, Müslüman, yabancı her kim olursa olsun, sermayedar ve zenginlerle birlik ve ittifak yapma.

Uluslararası harpçilere, emperyalizme elinden geldiği kadar karşı dur! Memleket içinde hiçbir bölük yabancı asker kalmasın!

Fransız, İngiliz, Amerikan emperyalistlerin yapacakları barıştan sakın ve bil ki, onların isteyecekleri tazminat ve eski borçlara dair ortaya koyacakları hesaplar, senin kolunu bükecek ve elinde avucunda ne varsa hepsini kaybettirecek.

Devrim düşmanlarıyla uzlaşmaya razı olan ikiyüzlü hainlere, emperyalist devletlere yanaşmayı kabul eden ve savunan dolandırıcılara el verme. Memleketini yeniden emperyalist savaşa sokmaktan ve ana topraklarını yeniden siperler, hendeklerle donatarak bağrını yırtmaktan sakın!

Sermayedarlar, generaller, papazlar ve tutucu mollalar ile birlikte emekçi halka karşı giden ve Rusya İşçi Halk Cumhuriyeti’ni yıkarak, onun yerine zenginler, sermayedarlar cumhuriyetini veya daha doğrusu çarlar devletini kurmak isteyenlerden kaç! Bunlar, bütün dünyanın emekçi halkını kırıp doğradıktan sonra şimdilik kendilerine meyil gösteren ikiyüzlü sosyalistleri dahi çiğneyip geçecek ve sermayedarların, çiftlik ağalarının toprakları zalim padişahın, kralın, çarın tahtını ensene bindireceklerdir.

Emperyalist hükümetlerin bugün memleketimize ve halkımıza saldıran ordularına karşı savaşa kalk! Emperyalistlerin para ile satın alarak ülkemize yolladıkları bütün alçak kuvvetlere silah çek. Yoksul ve emekçi! İyi bil ki, büyük zenginlerin, zalim paşa ve ağaların keselerinde Fransız ve İngilizlerden, Amerikalılardan aldıkları pek çok çalıntı altınlar vardır. Onlar bu altınlarla sana karşı kuvvet hazırlamaya, seni ezmeye çalışıyorlar.

Yoksul ve mazlum Türk rençperleri, sabrettiğin yeter! Kalk, kendini göster, Türkiye’nin zulüm ve kahır içinde diğer halklarına elini uzat!

Türkiye’nin işçi ve köylüleri! Her zaman aklından bir şeyi çıkarma: Avrupa ve Türkiye’deki bütün sermayedarlar, zenginler, paşalar, ağalar, papazlar, tutucu mollalar Türkiye’de hükmettikçe, sermaye ve para esirliği ortadan kalkmaz ve işçi, köylü, halk kendi devlet ve hükümetine kavuşamaz…

Mustafa Suphi’den geriye sadece Türkiye’de bıraktığı komünist miras ve büyük şair Nazım Hikmet’in şu dizeleri kaldı:

Göğsümde 15 yara var!.
Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!..
Kalbim yine çarpıyor,
kalbim yine çarpacak!!!

 

Göğsümde 15 yara var!
Sarıldı 15 yarama
kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular!
Karadeniz boğmak istiyor beni,
boğmak istiyor beni,
kanlı karanlık sular!!!

Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak.
Kalbim yine çarpıyor,
kalbim yine çarpacak!…

 

Göğsümde 15 yara var!.
Deldiler göğsümü 15 yerinden,
sandılar ki vurmaz artık kalbim kederinden!
Kalbim yine çarpıyor,
kalbim yine çarpacak!!!

Yandı 15 yaramdan 15 alev,
kırıldı göğsümde 15 kara saplı bıçak..
Kalbim
kanlı bir bayrak gibi çarpıyor,
ÇARPACAK!!

 

Büyük ozan Ruhi Su, Suphi ve 14 yoldaşına şu dizeleri yazmıştı:

Hayali gönlümde yadigar kalan,

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.

On beş mürşid ile boğulup ölen

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.

*

Garip garip öter derya kuşları

Su içinde uykuları, düşleri

Bir gelin, döker kanlı yaşları

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.

*

Nazım ile zindanda gün be gün biri

Söyletir dilsizi, ağlatır körü

Bir yanım çürüyor, bir yanım diri

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.

*

Yaralarım tuz içinde kanıyor

Uyku gelmiş ela gözler sönüyor

Bir yanımda Suphi, Nejat ölüyor

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.

*

Gelir günler gelir, yaram sarılır

Böyle gitmez bir gün hesap sorulur

Bir yanım Acem’den, Çin’den görünür

Bir yanım deryada çalkanır şimdi.