“Kamu kaynaklarını kullanarak zenginleşmesini asla kabul etmeyiz. Yani Harun gibi gelip Karun gibi gitmeye asla müsaade etmeyiz” demiş ancak kısa bir süre sonra AKP’ye katılarak Başbakan yardımcısı yapılmıştı.
Kur’an’ın yakılmasıyla ilgili dün attığı twitte Kurtulmuş
“Siz kim oluyorsunuz bre gafiller, bre hainler, bre faşistler. Ebu Cehillerin, Ebu Leheblerin gücü yetmedi İslam'ı yok etmeye. Sizin topunuz gelseniz İslam'ın ve Müslümanların kılına zarar veremezsiniz.” diyordu.
Harun-Karun ilişkisinde sosyolojik ve psikolojik boyut varken ‘Müslümanların kılına zarar veremezsiniz’ söyleminde çok boyutlu yanılgılar var.
Çok gerilere gidip İslam tarihini anlatmaya gerek yok.
Sayın Kurtulmuş ‘zarar veremezsiniz’ dediği yabancı kişi, güç ve ülkeler tarih boyunca İslam'a ve Müslümanlara yeterince zarar verdi ve veriyor ama bunu hep Müslümanlarla işbirliği yaparak başarıyor. Bir akademisyen ve Rahmetli Erbakan’ın öğrencisi olarak Sayın Kurtulmuş bu gerçeği bir çoğundan çok daha iyi bilmektedir.
Gelelim esas gerçeğe …
İslam ve Müslümanlara en büyük zararı verenler MÜSLÜMANLAR’ın kendisidir.
Çok gerilere gitmeye gerek yok.
Afganistan’dan başlayalım.
Sovyet işgaline karşı savaşan İslamcı Mücahit gruplar Rus askeri ülkeyi terk edince bu kez birbirini boğazlamaya başladı. Bunun üzerine CİA; Suudi parası ve Pakistan’ın yardımıyla Taliban’ı kurdurdu ve yine kendisinin kurdurduğu Kaide örgütüyle ‘İslamcı terörü’ dünyanın her tarafına yaydı.
11 Eylül saldırısı sonrasında Kasım 2001’de Afganistan’ı işgal eden ABD, Batılı Hıristiyan müttefikler ve işbirlikçi Müslüman ülke iktidarları yüz binlerce Müslümanın ölümüne neden oldu, ülke ve halk perişan edildi ve Afganistan tekrar çağ dışı, ilkel, bağnaz ve İslam'a zarar veren Taliban’a teslim edildi.
1979’da Saddam’ı iktidar yapan, bir yıl sonra İran’a saldırtan, sonra Kuveyt’i işgal etmesini sağlayan, teslim olmasına rağmen 2003’e kadar katı bir ambargo ile iktidarda kalmasına izin veren ABD ve müttefikleri Mart 2003’te Irak’ı işgal etti. 2003-2011 döneminde bu ülkede batının kışkırtmasıyla yaşanan mezhep savaşında yüz binlerce Iraklı yaşamını yitirdi.
8 yıl süren Irak-İran savaşında ise en az bir milyon Sünni ve Şii Müslüman ölmüştü.
Mart 2003’de Başbakan olan Erdoğan ise 1Mart Tezkeresi’nin TBMM tarafından reddedilmesine çok kızmış ve Başbakan olur olmaz ikinci tezkereyi onaylatmıştı.
Gelelim BOP’un bir sonraki hamlesi “Arap Baharı’na.
“Laik ve Müslüman ülke Türkiye’de demokratik seçimlerle iktidar olan ılımlı İslamcı” bir parti olarak AKP’yi Arap İslamcılarına pazarlayan eden ABD ve müttefiği ‘Haçlılar’ Körfez’in çağ dışı, ilkel ve bağnaz Müslüman yönetimlerini yanlarına alarak Tunus, Mısır, Libya, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’a demokrasiyi getireceklerini söylediler.
SONUÇ !
11 yılda bu ülkelerin tümü perişan oldu.
NASIL?
Ilımlı ve radikal İslamcı söylemlerle yüzlerce örgüt kuruldu, Nusra ve IŞİD gibi ruh hastası katillerin önü açıldı, milyonlarca insan en acımasız bir şekilde öldürüldü,
sakat bırakıldı ve bütün bunlar Müslüman ülke yönetimleri tarafından finanse edilip desteklendi.
Buyurun Libya’ya bakın.
Libya’da bir tek Hıristiyan, Şii, Alevi, Kürt, Ezidi ya da farklı bir dinsel, mezhepsel ve etnik kökenli yok ve herkes ‘24 ayar’ Sünni Müslüman ama 11 yıldır herkes herkesi boğazlıyor.
Hem de bölgedeki Müslüman ülkelerin Sünni iktidarların yardımıyla.
Türkiye ve Katar bazı grupları desteklerken Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve diğerleri başka gruplara yardım ediyor.
Son 100 yılda Müslüman ülkelerin kendi aralarındaki savaşları, bu ülkeler içinde parti, örgüt, cemaat ve kişilerin çatışmaları( örneğin AKP- Fetö kavgası) ve teke tek Müslüman ülkelerdeki dinsel yozlaşmayı ve dine zarar veren rezaletleri anlatmaya gerek yok.
Suçu başkalarında aramanın bir alemi yok çünkü ‘İslam'ın ve Müslümanların kılına zarar verenlerin’ hepsi Müslüman. Ayrıca dini bir propaganda malzemesi olarak kullanmak ‘İslam'a ve Müslümanların kılına en büyük zararı verir’.
11 Ocak 2009’da Hürriyet’te konuşan Numan Kurtulmuş bakın ne demiş :
‘Dini asla siyasete alet etmeyeceğiz. Bizim devlet anlayışımızda devletin din empoze etmesi asla kabul edilemez. Bu zaten İslam’ın temel öğretisine aykırı. Bizim anlayışımızda devlet insanları özgürleştirir ve adalet sağlar. Ayrıca biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin bölgede halkları bölerek küresel hakimiyeti pekiştirme tezi olduğuna inanıyoruz. Ama ne yazık ki AKP’li arkadaşlar bunu bir demokrasi projesi olarak gördüler. Şimdi anlıyorlar ama Üsküdar’da akşam oldu.’.