Murat Yetkin: Bahçeli hep idam çağrısı yapıyordu, TBMM Başkanı Şentop’tan da destek gelince işin rengi değişti

Yayın tarihi: 7 Eylül 2020 Pazartesi 10:20 am - Güncelleme: 7 Eylül 2020 Pazartesi 10:22 am

Gazeteci Murat Yetkin, idam cezasının geri getirilmesi talebi gündem saptırma denilemeyecek kadar ciddi bir konu olduğunu belirterek, “Üstelik bu defa toplumu öylesine duyarlı bir yerinden vuruyor. Tam da tarikat şeyhinin bir müridinin kız çocuğuna cinsel tacizde bulunmak suçlamasıyla tutuklanıp haberinin yazılmasına, sırf tarikatların sözde ulviyetini koruma çabasıyla yasak getirildiği günlerde. Oyun da belli: idam cezasına karşı çıkanları ‘Tecavüzü mü savunuyorsunuz?’ diye güya ters köşeye yatırmak” diye yazdı.

Gazeteci Murat Yetkin, idam cezası tartışmalarıyla ilgili, ‘Gündem saptırma oyununda idam cezası tuzağı’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yetkin, MHP lideri Devlet Bahçeli her zaman idam cezasını geri getirme çağrısı yaptığının bilindiğini belirterek, “Çağrısına TBMM Başkanı Mustafa Şentop’tan da destek gelince işin rengi değişmeye başladı. Şentop hem siyasette hem yargıda etkisi bilinen bir isim, şu anda Erdoğan’ın en yakın çevresi içinde. Bu filmi defalarca gördük. Meclis’e bu amaçla getirilecek, sonra bir önergeyle içine “devlete karşı işlenen suçlar” eklenecek, sonra bir başka önergeyle devlete karşı işlenen suçların kapsamı genişletecek, tarikatların namına halel gelmesin diye o kapsam daraltılacak, geriye siyasi suçlar kalacak” ifadesini kullandı.

Yetkin, yazısında şunları kaydetti:

Bülent Arınç’ın sözleri

“Yine tam bu günlerde AK Parti’nin kuruluşundaki üç direğinden biri olan Bülent Arınç’ın 2014 seçim yılında tarikatlara hitaben söylediği “Biz varsak varsınız, biz yoksak yoksunuz” sözleri bir yerlerden sosyal medyaya servis edildi.
Doğruya doğru, Arınç haklı. Aslında Kasımpaşa’daki Uşşaki tarikatının şeyhi, Eyüp Fatih Şağban olan adını, herhalde daha ulvi görünsün diye Fatih Nurullah’a çeviren, Diyanet’in tanımıyla “sahtekârın” söyledikleri de aynı kapıya çıkıyordu. Şeyh Şağban müritlerine sarığı, sakalı atarak devlet dairelerine girmeyi öğütlüyordu. Bu nedenle Erdoğan’a itiraz edilmemeli, zorluk çıkarılmamalıydı. Belli ki tarikatlar arasındaki devlet memurluğu rekabetinden, o da Erdoğan’a oy şantajı yaparak pay istiyordu.
Arınç doğruyu söylüyor, çünkü bugün tarikatlar (kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi konusunda olduğu gibi) Erdoğan’a oy şantajı yapmaya başlamışsa, bunda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere belediyelerin AK Parti’nin elinden çıkmasıyla kesilen para ve imkânlarının getirdiği rahatsızlık da rol oynuyor.”

İki ucu keskin bıçak

“Çünkü tarikatlar da Arınç’ın sözlerinin iki ucu keskin bıçak misali, AK Parti’nin elini de kesebileceğini biliyorlar. “Biz yoksak AK Parti de yok” demeye getiriyorlar.
Oysa Bahçeli’nin çıkışı da iki ucu keskin bıçak gibi…”

Dolayısıyla iftiralara aldırmadan tecavüzleri yazmaya da kadına şiddete ve eşitsizliğe karşı durmaya da yaşama hakkını ve adaleti savunmaya da devam.