Mülakatlarda yaşanan mağduriyet nedeniyle Türkiye’nin birçok ilinden Ankara'ya gelerek adalet ve hak arayışını sürdüren öğretmen adayları Milli Eğitim Bakanlığı önünde önce basın açıklaması yaptı ardından da oturma eylemi gerçekleştirdi.

Öğretmen adayları, "Öğretmenler burada Yusuf. Tekin nerede?" sloganları atarken ellerinde "Mülakat gibi mülakat dediler, öğretmen kıyımı yaptılar", "Mülakatı kabul etmiyoruz" dövizleri taşıdı. Mağdur öğretmen adaylarının sözcülüğünü yapan felsefe öğretmeni adayı Özkan Özdemir, şunları söyledi:

"YUSUF TEKİN NEREDE?"

"Bizim yaşadığımız süreçler bizzat kendi emeklerimiz karşısında nasıl emeklerimizin hiç edildiği bizler tarafından biliniyordu. Keza bizler 4 Kasım itibarıyla İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde başlattığımız eylemlerimiz bugüne değin halen devam ediyor. Yaşadığımız mağduriyeti duyurmak ve yetkililerden çözüm noktasında bir çare bulmak için günbegün haftalarca bakanlık önüne gelip gittik.

Ancak Sayın Bakan yaptığı açıklamalarda sanki biz bunları keyfi yapıyormuşuz gibi hiçbir mağduriyet yokmuşçasına her şeyi kılıfına uygun bir şekilde yapıldığını iddia etmiştir. Ve bize idarenin yapmış olduğu sınavda, idarenin yarattığı mağduriyete rağmen gidin hakkınızı adli bir şekilde yargıda arayın dendi.

Yargıya da gittik. Hakkımızın yargıda arama boyutunda da bizler defaatle belgelerle bu yaşanılan garabeti çözmeye çalıştık."

"ADAYA KAÇ PUAN VERECEĞİNİ KENDİ ARALARINDA OTURUP ANLAŞMIŞLAR"

Bir mülakat mağduru öğretmen adayının yargı yoluna başvurduğunu, puanlamasında maddi hata yapıldığının belgelerle ispatlı olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın  "Herhangi bir maddi yoktur" şeklinde savunma yaptığını belirten Özdemir, şöyle devam etti:

"MEB'de savunma diye istedikleri belgelerde o kadar liyakatsiz, o kadar beceriksiz yapılmış bir mülakat gün yüzüne çıktı ki bu herhangi başka bir ülkede olsaydı hani deyim yerindeyse insan utanırdı o koltukta oturmaya ama buna rağmen bizim haklarımız elimizden alınmış ve günlerce bizleri mağdur etmişlerdir.

Mahkemeler sonucu ulaştığımız komisyonların belgelerinde rubriklerde toplama çıkarmayı bile yapamadıkları apaçık ortaya çıkmış. Komisyonlar aday sınava girmeden evvel adaya kaç puan vereceğini kendi aralarında oturup anlaşmışlar.

Bazı arkadaşlarımızın ortalaması yakalanmak üzere atıyorum şu an elimdeki arkadaşım 82 puan verilmesi gerekiyor. Bu arkadaşımıza üç komisyon üyesinden biri 81, biri 82 ve diğeri 83 puan vererek güya bir akıl oyunu oynanmaya çalışmaktadır. Ancak bunu da becerememişler. Eline yüzüne bulaştırmışlar.

Toplamı 84 puan olması gereken bir komisyon üyesinin rubriğinde 82 diye kayda geçmişler. Sayın Bakan 'Rubriklerde bir hata varsa bize itiraz etsin' demişti. Kendisine itiraz etmiştik. 25 Ekim'de mülakat sonuçları açıklandıktan sonra 28 Ekim ile 1 Kasım arasında bize itiraz için bir süre tanımıştı.

Bu süre zarfında itirazımızda bulunduk. Ve hepimize mağdur olan tüm adaylara 'herhangi bir maddi hata bulunamamaktadır' şeklinde bir geri dönüş yaptılar. Ve bu ortaya çıkan belgeler gösteriyor ki maddi hata yaşanmış.

Bakın kapınıza geldik, itiraz ettik, 'belgelerin tekrar inceleyin' dedik. İncelemiş gibi yapıp 'herhangi bir hata yaşanmamış' dediler. Buyurun mahkeme kararları, bunu basınla paylaşacağız. Nasıl bir liyakatsizliğin, nasıl bir beceriksizliğin yaşandığını tüm Türkiye şahit olacak."

"HAKKIMIZI ARAYACAĞIZ"

"Bakın bizden istenilen şey gidin evinize kapanın. Aylarca sizin hayatınız üzerinde vereceğimiz takdir hakkını bekleyin. Bakın bizim bir hayatımız var. Bir yaşamımız var. Bunu idame ettirmeye çalışıyoruz.

Bu belgeler ayyuka çıkmışken bile halen bu beceriksizliği üstlenmeyip, halen bu liyakatsizliği üstlenmeyip, hayatlarımız üzerinde söz hakkı olduğunu iddia ediyorsanız, buyurun biz buradayız. Bir yere ayrılmayacağız. Bu belgeleri bizzat kendisine de ileteceğiz. Bu beceriksizliği, bu liyakati bugün olmazsa, yarın olmazsa ne zaman biterse bitsin diyoruz. Bitene kadar biz burada bekleyeceğiz. Bir yere ayrılmayacağız.

Yönlendirdiğiniz kanallar üzerinde hakkımızı aradık. Bakın ona bile bir beceriksizlikle cevap verdiniz. Yok dediniz, bir hata yok dediniz. Buyurun belge elimizde. 84 puan olması gereken belgede 82 diye kayıt geçirilmiş. Sebep? Çünkü komisyon üyeleri peşinen puanları belirlemiş, belirlediği puanın dışına çıkamamış ve düzeltme ihtiyacı duymamışlar.

Düzeltme ihtiyacı duymadan 'Ben sınavı yaptım, hakkını yedim, git mahkemede ara' diyor hakkını bize. Bu vicdansızlıktır, bu adaletsizliktir. Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz, bu vicdansızlığı, bu adaletsizliği ortadan kaldırın.

Bakın Sayın Cumhurbaşkanı bizzat kendi söylüyordu yöneticilerine, bürokratlarına, 'kibirli olmayın' diyordu, 'kapınıza geleni dinleyeceksiniz' diyordu. Kapınızdayız Sayın Bakan, bakın yaşattığınız mağduriyet belgelerle ispatlandı.

Bugün bizim hakkımızı iade etmeyeceksiniz de ne zaman etmeyi düşünüyorsunuz? Çok mu değerli sizin itibarınız? Çok mu değerli sizin koltuğunuz? O zaman biz de size şunu söylüyoruz, sizin bu beceriksizliğinize, sizin bu liyakatsizliğinize bedel diye ödeteceğimiz bir dakikamız bile yok. Hakkımızı aramaktan geri durmayacağız. Bu da böyle bilinsin."

"SİZİN VİCDANINIZ MI KURUDU?"

"Bu mağduriyetin yaşanmasında keza sayın bakanın olduğu kadar beceriksiz bürokratları, beceriksiz yöneticileri de sorumludur. Buradan Devlet Denetleme Kurulu'na da sesleniyoruz. Belgelerle ifşa edilen bu beceriksizliği bir an önce araştırılması ve kamuoyunu bilgilendirmesini istiyoruz.

Bu iş böyle bitmez, bu iş böyle gitmez söz konusu bizim hayatlarımız. Bakın hamile kadın hocalarımız bizimle beraber burada. Çocuğunu yanına alıp gelen hocalarımız burada. Çocuğunu annesine bırakan hocalarımız burada.

Sizin vicdanınız mı kurudu? Yüreğiniz mi kurudu ki bu seslere artık kulak tıkıyorsunuz? Bu sesi duyun ve bu sesi duyduktan sonra lütfen bu haksızlığı bir an önce giderin."

KUL HAKKINA DİKKAT ÇEKTİ

Özdemir'den sonra söz alan Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bütün mesele artık bu iktidarın ve onların bakanlarının gerçekten her geçen gün vicdan, merhamet, kul hakkı her gün bunun üzerine bina ettikleri iktidarlarının aslında ne kadar yalan, dolan, bu kavramların da içini boşaltan.

Bugün bakın Türkiye'nin her yerinde bakanlıklar önünde, Milli Eğitim Müdürlükler önünde, Çalışma Bakanlığı önünde, Hazine Bakanlığı önünde bu ülkenin mağduru olan emekçiler var. Onlar açlığa ve sefalete mahkum ediliyorlar.

Bu işin bir yanı. Eğitim emekçilerinin mağduriyetleri var. Mücadeleleri haklıdır. Mücadeleleri kendi ellerinden alınan haklarının kendilerine iade edilmesidir.

Alıyorsunuz birinin hakkını başkasına veriyorsunuz. Bunların hepsi basına yansıdı. Biz paylaştık. İller arasında yapılan mülakatlar arasında çok ciddi farklılıklar var."

ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİ HATIRLATTILAR

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunan mülakat mağduru biyoloji öğretmeni Bulut Saygılı şunları söyledi:

"Biyoloji öğretmeniyim. Mülakata Bursa'da girdim. KPSS puanım 78.33, mülakat puanım 80 ve 145. sıralamadayken 236. sıraya geriledi ve kontenjan dışı kaldım. Sayın Bakanımız nitelikli öğretmenler seçmek istediğini söyledi.

Ben kendime alanımda güveniyorum ve nitelikli olduğumu düşünüyorum. Mülakatların yeteri kadar adaletli yapıldığını düşünmüyorum. Bir görüşme talep ediyoruz. Lütfen Sayın Bakanımız bize bu görüşme ile ilgili bir bilgi verirse ya da bize görüşmek istediğini iletirse çok seviniriz.

Elimizde belgeler var, bir sürü dosyalarımız var. Bunlarla ilgili onlarla görüşmek istiyoruz. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz, lütfen mağduriyetimizi görsün ve bize yardımcı olsun. Biz bu ülkenin evlatları değil miyiz?"

"HEM YETİM HEM ÖKSÜZ HAKKI YEDİ"

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in haklarını yediğini ifade eden mülakat mağduru din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Sulay Kürkçü şu ifadeleri kullandı:

"Ağrılıyım, Van'da mülakata girdim. Komisyonlardan biri artı 5 puan verirken birisi artı 8 puan verdi. Ben de yuvarlanan komisyona denk geldim. Puanım 81.2 iken 82'ye çevrildi. Yani sadece bana 0.80 verildi. Ve beni çok beğendiklerini söylediler. Aramıza hoş geldin dediler. Ben de tabi çok sevindim atandığımı düşünerek.

Alanımda 56 bin kişi sınava giriyor, ben içlerinden 889. oldum ve 1600 kişi atandı. Ben 1733'e itildim. Şu an önümde 120 kişi var. Erzurum'da giren hiçbir arkadaşım elenmedi. Kontenjan dışında olan bütün arkadaşlarım Erzurum'da girdiği için kazandı.

Ben ise kontenjan dışı kaldım. Buraya gelmemizin en büyük sebebi adalet istememiz. Bize bir söz verilmeyene kadar da gitmeyi düşünmüyoruz. Bir söz alacağız ve biz o şekilde gideceğiz. Çünkü ben o emekleri çok zor aldım.

Annem 6 çocuğunu büyüttü. Babamı daha 15 sene önce kaybettik. 6 çocuğundan 3'ü memur oldu. Ben de atama bekliyordum. Anneme sarıldım.

Gözyaşıyla 'oldu' dedim bu sefer. O da çok sevindi. Çünkü o benim için hem anneydi hem babaydı. O gururu yaşatacaktım ama sağ olsun Milli Eğitim Bakanımız izin vermedi. Hem yetim hem öksüz hakkı yedi."

"İLK BİNE GİRDİM, ELENDİM"

Okul öncesi öğretmeni Merve Soysal, şu ifadeleri kullandı:

"Mülakat sistemini kesinlikle yararlı bulmuyorum. Geldiği günden beri öğretmenleri elemek amacıyla yapılmış bir sistem. Bunun liyakatli olduğu asla söylenemez. Bizler bu durumda elendik.

Benim branşım okul öncesi öğretmenliği. 53 bin aday içinde ilk bine girdim. 838 sıralaman vardı. Mülakatım güzel geçmesine rağmen, beni tebrik etmelerine rağmen sonucunda elenmiş oldum.

838 olan sıralaman 1528'e geriledi. Önüme toplamda 690 kişi geçti. Asla mantıklı bir şey olduğunu düşünmüyorum ve Cumhurbaşkanımız da 'kamuda mülakat kalkacak' demişti. O yüzden bu durumu mantıklı bulmuyorum. Bir an önce de bu durumun giderilmesini bekliyorum."

"20 YILDIR ÖĞRETMENLİK YAPIYORUM"

Coğrafya öğretmeni Arzu Dursun ise konuya ilişkin şöyle konuştu:

"KPSS puanıma göre 197. sıradayım ancak mülakat sonrasında, mülakatta 3 soruya da doğru cevap vermeme rağmen, maalesef ki yuvarlama usulü yapıldı. Aslında puan düşük görünmüyor ancak farklı illerdeki farklı komisyonların aynı şekilde davranmamasından kaynaklı geride kaldım şu andaki sıralamam 327 ve atanamadım maalesef ki.

Yaklaşık 20 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Bu konuda cidden tecrübeli bir insanım. Şöyle söyleyeyim size ciddi bir hayal kırıklığına neden oluyor. Hakkınızın yenmesi hiçbir şeyle karşılaştırılmıyor. Mülakatla ilgili biz burada eğitimcileriz.

Bununla ilgili ölçme değerlendirme isminde bir alanımız vardır. Bu konuda da uzmanlığımız gerekir. Bu ölçme değerlendirme içerisinde de mülakat sadece baz alındığı takdirde objektif değildir. Yani komisyonu oluşturan, puanlama değerlerini, puanları verecek kişiler objektif davranamaz."

"AYLARDIR PSİKOLOJİMİZ ÇOK BOZUK"

Rehberlik öğretmeni Esra Bozdağ, annesiyle beraber Bursa'dan hak aramak için geldiğini belirterek şunları kaydetti:

"Ben KPSS'de kontenjana girmeyi başarmıştım, ikinci yılımdı. Fakat mülakatla 81 puanımla elendim ama 70 puanlılar atandı. Mülakatla birlikte 400 kişi önüme geçirildi ve ben kontenjan dışı kaldım. İstanbul ve Bursa'da çok fazla eleme var. Yani benim kaderimi Bursa'da mülakata girmiş olmam belirledi. Bunu kabul etmiyoruz.

Mülakatım da çok güzel geçmişti ve üçte üç yaptım. Hatta komisyonum mülakat sonunda 'teşekkür ederiz hocam güzeldi' dediler ve üçünün de yüzü gülüyordu. Hiçbir negatif şey almadım. Ve ben hep atanacağım gözüyle baktım.

Valiz falan da hazırlamıştım. Ama sonrasında bizim yerimize yani daha düşük puanlılar atandı. Aylardır psikolojimiz çok bozuk. Bursa'dan annemle birlikte geliyorum."

"SOBALI EVLERDE ÇALIŞTI SOĞUK ODALARDA"

Bozdağ'ın annesi kızının psikolojisinin bozulduğunu belirterek şunları söyledi:

 "Ben, evdeki kardeşleri hepimizin yani psikolojisi bozuldu. Destek olmaya geldim. Yavrumun hakkını iade etsinler. Yoksa hakkımızı kesinlikle helal etmiyoruz. Vallahi billahi kul hakkından veremezler bunun vebalini. Bu çocuk doğal gazlı ev bile yoktu, sobalı evlerde çalıştı soğuk odalarda. Yatmadı, uyumadı yani yapmasınlar bunu. 20 senelik emek bir çırpıda bu kadar heba edilemez. Tarihin en büyük skandalı."

"Mülakat" sistemine ilişkin de eleştiri getiren Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

İzmir’de ekmeğin ardından gevrek ve boyoza da zam! İzmir’de ekmeğin ardından gevrek ve boyoza da zam!

"Bize KPSS'de çıkan sorularda diyorlar ki 'aşağıdakilerden hangisi subjektif bir değerlendirme aracıdır?' Cevap 'sözlü sınav mülakat'. Sen yazılı sınavda bunu sorup bize sözlü sınava alıyorsun ve burada diyorsun ki yani ben işte mülakat gibi mülakat yapacağım. Kul hakkı yemeyeceğim. 245 komisyon arasında kesinlikle tutarlılık sağlanamaz. Her ne kadar hak yememeye çalışılsa da komisyonların o gün mesela yolda biriyle tartışması bile çok etkiliyor."