Muhafazakarlık ve demokrasi

Yayın tarihi: 28 Aralık 2021 Salı 3:26 pm - Güncelleme: 28 Aralık 2021 Salı 3:26 pm

Sayıl Cengiz Gündoğdu

İki yıldır meşgul olduğum doktoramı muvaffakiyetle bitirdim. Sosyal Hizmetler bölümünden aldığım doktora tezimi siz okurlarıma özet olarak takdim ediyorum.

Modern devletlerin millet eşiğinden aşıldı ve sosyalizm aşırı şiddet getirdiği için totaliter bir idare altında kimlik ve cinsiyeti ezdiğinden dolayı, insanlık için bir umut ışığı olmayı kazanamamıştır. Bu mevzide ülkenize bakarsak Sultan Abdülhamit’in başlattığı ve kökleri bu topraklarda olan hareket tabii bir seyri içinde evrimsel bir dönüşümle, muhafazakarların elinde demokrasiye inkilab etme netice verecekken, dış güçlerin tahrikiyle masonik bir teşkilat olan İttihat ve Terakki Cemiyeti Sultan Abdülhamit’i tahtan indirdi. Böylece memleketin muhafazakarları eliyle demokrasiye inkılabı önlemiş oldu. En kötüsü İttihat ve Terakki Cemiyeti, dış güçlerin etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu’nu parçaladı. Bunun üzerine Sultan Vahteddin’in Anadolu’ya gönderdiği Mustafa Kemal Paşa hilafetin ve saltanatın devamı için kurtuluş savaşı başlattı.

Ne var ki Lozan görüşmelerinden evvel, İngilizler Mustafa Kemal Paşa’ya şu şartı koydular. Hilafet ve saltanat kaldırılacak. Türkiye’ye ithal bir sistem getirilecek. Bu gizli anlaşmadan sonra Hilafet ve Saltanat kaldırıldı. Bu hareket Türk toplumunun hukukuna, örf ve adetlerine ve dahi kültürüne ters bir hareketti. Ne var ki toplumu kökten değiştirmek için bunlar yeterli gelmedi. Ve dahi medeni kanun kabul edilerek aileye bir darbe indirildi. Bu halkın ta Pamir ovalarında başlayıp Osmanlı ile kesafet arz eden yerli, milli, dinini kökten tasfiye emel ve ihtiyacı ile lisan tedevatuna teşebbüs ile zengin kültür dili yasaklanıp ucube bir dille baba-oğulu anlamaz vaziyete getirildi.

Daha sonra toplum bütün kutsal kıymetlerden ari tutuldu.

Şu kabul edilmelidir ki Kemalizm ithal malıdır. Senfonisi ile aryası ve operası ile Batı medeniyetinin mahsulüdür. Bize yabancı, ithal kültürdür.
Pek sabitdir ki halk bunlara karşı çıktı. Şeyh Sait ve Menemen hadiseleri Batı’dan ithal, devşirme hareketlere bir itirazdır. Bu hadiseler İngilizlerin yardımıyla bastırılmış, halk çaresiz bırakılmıştır. Daha sonra, 1950’lerde Demokrat Parti’nin iktidarı ile İslami politika halk nezdinde kabul görmüştür.
Bu yol meşru ve haklı bir yoldur. Ve fakat uzun bir yoldur. İç ve dış güçlerin bilhassa masonik-ateist solculara dikkat edilmelidir. Çünkü bunların işi gücü fesatlıktır. Para ile insanları ekmek kuyruğuna sokmakta ve vatanda işsizlik, yoksulluk var gibi göstermektedirler. Oysa 7.4 kalkınarak Avrupayı bile kıskandırdık.
Hülasa cemiyetimiz inkılaplar yüzünden bir zelzele geçirmiştir. Tek işimiz yıkıntıları temizlemek ve cemiyeti ayağa kaldırmak olmalıdır.