Millet İttifakı liderlerinden deprem bölgesinde Kılıçdaroğlu’na destek

Yayın tarihi: 21 Nisan 2023 Cuma 10:36 am - Güncelleme: 21 Nisan 2023 Cuma 12:04 pm

Millet İttifakı liderleri bayramın ilk gününde depremzedeler ile buluştu. Liderler ve cumhurbaşkanı yardımcısı adayları Yavaş ile İmamoğlu deprem bölgelerinde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vererek 14 Mayıs’ın tarihi bir seçim olduğunu hatırlattı.

Milleti İttifakı’nın genel başkanları ile cumhurbaşkanı yardımcısı adayları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu bayramın ilk gününde 11 ili etkileyen deprem bölgelerini ziyaret etti.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Kahramanmaraş’ta, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Hatay’da, CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Adıyaman’da, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Malatya’da, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gaziantep’te Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Osmaniye’de, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Adana’da, DEVA Partisi Genel başkanı Ali Babacan Diyarbakır’da depremzedeler ile bir araya geldi.

Mansur Yavaş meydan okudu

“HERKES ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPACAK”

Kahramanmaraş’ta konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, şunları söyledi:

Bütün deprem bölgelerinde genel başkanlarımız İstanbul Belediye Başkanımız ile deprem yaşadığımız illerde dayanışma kahvaltısı yapıyoruz. Maalesef bayramı buruk kutluyoruz. Yaşadığımız deprem felaketi, sel, hortum nedeniyle can kaybı oldu. Deprem bölgelerinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Depremin ilk gününde kurtarma ekibimizle buradaydık. Bir ekibimiz Hatay’da bir ekibimiz Adıyaman’da kurtarma çalışmalarına başladı. Toplamda 691 vatandaşımızı sağ kurtardık. ASKİ 9 ilde kanal, su arızası, kuyu bağlantı hizmeti verdi. Malatya Devlet Hastanesi ve Araştırma Hastanesi’nde faaliyetlerin devamını sağladık. Fen işleri ekibimiz ilk günden beri enkaz kaldırma çalışmalarına başladı. Kurtarma ve yardım faaliyetlerinde tüm illerimiz ayağa kalktı. Tek vücut oldu. Tüm belediyelerimiz kurtarma ve yardım faaliyetlerine yardımcı oldu. Bu dayanışma hissi ne kadar ayrıştırma yapılırsa yapılsın, nefret dilleri kullanılırsa kullanılsın, yok sayılırsa sayılsın, herkes insani olarak üstüne düşeni yapacak. Biz de yardım destek olarak değil görev olarak görüyoruz. Tüm çalışmalarımız devam edecek. Buruk da olsa bayramınızı kutluyorum.

“DÜŞTÜĞÜMÜZ YERDEN HEP BİRLİKTE AYAĞA KALKACAĞIZ”

Hatay’da konuşan İmamoğlu ise depremzedelere şöyle seslendi:

Deprem bölgesinde var olan bütün vatandaşlarımız hepimizin milletçe 86 milyon insanımızın canıdır, ciğeridir. Düştüğümüz yerden hep birlikte her ne olursa olsun ayağa kalkacağız. Hatay’da da Adıyaman’da da Maraş’ta da hiçbir evladımız, çocuğumuz, vatandaşımız memleketin başka yerindeki hiçbir vatandaştan geriye kalmayacağız. Hele hele 15 Mayıs’tan sonra varımızla yoğumuzla hep birlikte ayağa kalkacağız. Sizleri, sağlam yuvalarınıza hep birlikte kavuşturacağız. Bu tarihten itibaren binaların insan öldürmediğini afetlerin insan öldürmediğini, yanlış ve eksik yapılan binaların insan öldürdüğünü bilen, aklı ve bilimi önüne koyan ve ona göre yapılaşmayı sağlayan bir biçimde en güzel hak ettiği şekliyle yapılanmasını hep birlikte başaracağız.

“O FERYATLARI ASLA UNUTMAYACAĞIZ”

Malatya’dan seslenen Meral Akşener ise şöyle konuştu:

Yakın tarihimizin en büyük acılarından birini yaşadık. Hepimizi derinden yaralayan büyük bir felaketi hep birlikte göğüs gerdik. Çareyi birlikte aradık. Yaşadığımız felaketin izleri ne hafızamızdan ne de kalbimizden silinmeyecek. Tüm Türkiye’nin kulaklarını çınlatan o feryatları asla unutmayacağız. Binlerce ailemizin can kayıpları var. Kaybedilen evler, iş yerleri, birikimler, hatıralar, anılar var. Kaybolan çok şey var. Tüm bunlara rağmen millet olarak bizim mayamızda kardeşlik, dayanışma, zor günlerde kenetlenme var. Asla yılmayan yüreklerimiz var. Bizleri bayramda sofrasında buluşturan bir güç var.

14 Mayıs’ta Türkiye hepimiz için herkesin eşit olduğu bir ev olacak. Tüm karabulutlar kaybolacak. Yıllardır mahkum olduğumuz huzursuzluk hissi son bulacak. İçimizi ferahlatan yepyeni bir güneş olacak. Tüm Türkiye bahara kavuşacak. 15 Mayıs’ta doğan güneş ile birlikte beton blokların arkasına saklanan ahlaksızlık tarih olacak. Kader planı olarak pazarlanan sorumsuzluk tarih olacak. Tüm Türkiye tarih yazacak. Gençlerimizi susturmaya çalışan korkaklık, kadınları ölüme terk eden vicdansızlık tarih olacak. Tek adam sistemi tarih olacak. Küfre, tehdide, baskıya, hakarete dayanan yönetim anlayışı tarih olacak. Bu seçim kişiler arasındaki rekabetin seçimi olmayacak. Türkiye’nin kaderini değiştiren tarihi bir seçim olacak. Bir tarafta seçim kazanmak uğruna kadınlara şiddeti, ölümü, tacizi, tecavüzü reva görenler var. Diğer tarafta kadınların, çocukların, gençlerin, hakkını hukukunu koruyup iyileştirmek isteyenler var. Bir tarafta hırsların gölgesinde aldıkları kararlarla ekonomiden eğitime, hukuktan sağlığa hemen her alanda ülkemizi krizler yumağına sokan beceriksizlik abideleri var. Diğer tarafta ise aklın, bilimin ışığında krizleri gizlemeye değil çözmeye çalışan liyakatli kadrolar var. Bir tarafta başkentin göbeğinde yaşanan alçak bir cinayete Sinan Ateş’in katillerine göz yumanlar var, diğer tarafta Sinan Ateş’i unutmayacak, unutturmayacak ve katillerinden teker teker hesap soracak olanlar var. Bu tabloda inanıyorum ki milletimiz derdini dinleyecek, acısını hissedecek ve öfkesini dindirecek bir devlet anlayışını yaşatan Türkiye için en doğru kararı verecek.

“14 MAYIS KAYBEDENİ OLMAYAN BİR DEMOKRASİ ZAFERİ OLACAK”

Diyarbakır’da bulunan Ali Babacan, şunları söyledi:

Ben gençlere yarın demiyorum. Gençler yarınlarımız değil. Onlar bizim bugünlerimiz. Ben ülkemizin bugününü yaşatmak için buradayım. 15 Mayıs sabahı bir bayrama daha uyanacağız. Demokrasi bayramına kavuşacağız. Tüm Türkiye kazanacak. Bu seçim evladına bayramlık alamayan analar kazanacak. Bu seçim bayramda evine bir kutu baklava alamayan gözü yaşlı babalar, Ramazan ayında ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen, çocuğunu okutamayan işçiler, artan maliyetler altında ezilen  ürettikçe zarar eden çiftçi, sattığı malı yerine koyamayan esnaf, en güzel yılları umutsuzlukla kaygıyla geçen gençler kazanacak. Dini, dili, kıyafeti, yaşam tarzı nedeniyle hor görülenler kazanacak. Ben çok iyi biliyorum. Halkımız susar susar sandık günü söyleyeceğini söyler. Tüm derdini içinde yaşar ama sandıkta gider cevabını verir. 14 Mayıs iki seçenekli bir referandum olacak. Ya birine evet diyeceğiz ya ötekine. Otoriterlik mi demokrasi mi, keyfilik mi hukuk mu, tek akıl mı ortak akıl mı, fakirlik mi zenginlik mi, kilosu 30 lira olan soğan mı bereketli huzurlu sofralar mı, kendinden olmayan herkese terörist diyen nobran bir dil mi herkesi kucaklayan kapsayıcı bir bakış mı, oylarınızı yok sayan kayyumlar mı oylarınızla göreve gelen seçilmişler mi özeti kara kış mı bahar mı. İki seçenek var cevabımız çok net. 14 Mayıs kaybedeni olmayan bir demokrasi zaferi olacak.

“YENİ BİR BAŞLANGICIN ŞAFAĞINDAYIZ”

Adana’da konuşan Temel Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

Bu felaket döneminde tarihi bir seçime de gidiyoruz. Sadece 3 hafta kaldı. Değişimin ve yeni bir başlangıcın şafağındayız. Bu seçim aynı zamanda bir referandum olacak. Sadece ülkemizin 13. cumhurbaşkanını ve 28’inci dönemde TBMM’de görev alacak 600 milletvekilini seçmeyeceğiz. Vereceğimiz her bir oyla Türkiye’nin gidişatına bir istikamet belirleyeceğiz ve karar vereceğiz. Sandıkta bu ucube sistemi değiştirmek adına bir tercihte bulunacağız. Beton, yolsuzluk, israf ekonomisi mi buna karar vereceğiz. İnanıyorum ki kullandığımız oylarla ahlaki yozlaşmayı, adaletsizliği, yolsuzluğu ve yoksulluğu ortadan kaldıracağız. Pinpon topu gibi bir oraya bir buraya savrulan, çizdiği zikzaklarla adeta baş döndüren dış politika anlayışına son vereceğiz. Kirasını dahi ödeyemeyen, evini geçindiremeyen milyonlarca insanımız için değişimden yana bir tercihte bulunacağız.

“TÜRK DEMOKRASİSİNİN N ZOR SINAVIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

Osmaniye’de konuşan Gültekin Uysal da şunları söyledi:

Önümüzde tarihi bir kavşak var. Türk demokrasisinin belki de en zor sınavıyla karşı karşıyayız. Yalnız iktidarı değil nasıl yaşayacağımızı belirleyeceğimiz bir seçim ile karşı karşıyayız. Müsaade edildiği kadar özgürlüğe, hukuka, huzura razı mı olacağız, hakkımızı mı alacağız bunun belirleneceği bir seçim. Aza razı olduğumuz değil hayallerimizi kurmak için bir gelecek için çalışacağımız, herkesin korkusuzca  yaşamaya hürriyetine sahip olduğu bir gelecekten başlıyorum. Söz verdiğimiz hakkınız olan, herkesin yaşamından memnun olduğu, açan çiçekleri evlatlarımızın mezarlarına değil koklamaya doyamadığımız saçlarına takacağımız, doğduğu topraklarda gelecek hayali kuramamış gençleri hayallerine kavuşturacak, evlatlarımız için duyduğumuz kaygılardan kurtaran bir bahardan bahsediyorum.