Meydan okuyana meydan okumalı

KADIYI ŞİKAYET EDECEK YER YOK!

14 Mayıs’ı kriter alırsak, seçimlere 4 aydan daha az bir zaman kaldı. Yalnızca 6’lı Masa’nın değil, bir bütün olarak muhalefetin şunu artık net olarak görmesi ve ona göre hamle yapması lazım: Kadıyı şikayet edecek bir merci yok! Orta yerde, Anayasa Mahkemesi kararlarını, AİHM kararlarını tanımayan bir iktidar var! Orta yerde, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ı döverek öldüren katillerinden birine “basit yaralama” diye ödül gibi “ceza veren” bir yargı var! Orta yerde başörtüsünü de, Menderesi de bayrak yaparak ortaya çıkmaya hazırlanan bir AKP var! Orta yerde, dün övdüğü kendi kurucusunu, Cumhurbaşkanını yani Abdullah Gül’ü, Başbakanını yani Ahmet Davutoğlu’nu, bakanını yani Ali Babacan’ı bugün kendi partisinin resmi tarihinden silip atan bir parti var! Kuralları, ilkeleri değil, kuralsızlığı ilke haline getiren ve kendi parti spotlarını, örneğin “Türkiye Yüzyılı” söylemini RTÜK üzerinden “Kamu spotu” yapıp yayınlayan bir parti var! AKP-MHP Bloku seçim tarihi yaklaştıkça yalnızca kuralsızlığı öne çıkarmakla kalmayacak, kutuplaşmayı, kara propagandayı, dezinformasyonu ve yasa dışı hamleleri daha da yaygınlaştıracak. Türkiye’nin uluslararası çete liderlerinin bir hesaplaşma alanına dönüşmesi de, Sinan Ateş cinayetinin siyasi boyutunun kapatılmaya çalışılması da, paramiliter bir yapılanma olan SADAT’ın Kılıçdaroğlu’nun programına reklam vermekle kalmayıp yalnızca Kılıçdaroğlu’nu değil, bütün muhalefeti tehdit etmesi bu politikanın bir sonucu. Daha birkaç yıl önce Çubuk’ta linç girişimine maruz kalan Kılıçdaroğlu’nun açıktan hedef gösterilmesi ve “içerden gelen bilgiler” neticesinde Kılıçdaroğlu’nun "Kapıyı yüzlerine kapattım. Her türlü operasyona başvurdular ve artık son aşamaya geldik. Silah ve suikast tehditleri. Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca” diye başlayan "Vasiyetim de burada dursun" açıklaması da tesadüf değil! Kılıçdaroğlu’nun tehditler karşısında meydan okuyanlara "Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim" şeklindeki meydan okuması 6’lı Masa dahil beklenen desteği ve dayanışmayı henüz sağlamamış olsa da son derece önemli! Belli ki, AKP-MHP bloku ihtilafları körükleyecek, kimlik siyasetini öne çıkaracak, çözümü değil, çözümsüzlüğü tetikleyecek İmamoğlu’na siyasi yasağı ve kayyumu da, HDP’nin kapatılmasını da canlı tutacak!

HENÜZ VAKİT VARKEN!

Bu koşullarda muhalefetin detaylarda boğulma, “sen ben kavgası” yapma lüksü olamaz! Bugüne kadar eli yüzü düzgün bir çok yazılı metin yayınlayan 6’lı Masa, 30 Ocak’ta yayınlayacağı “son” ortak metinden sonra birbirlerini razı etmek yerine asıl olarak seçmeni razı etmek ve motive etmek için ortak bir söylem dili geliştirmeli, alanlara inmeli, daha görünür olmalı ve bunu ortak Cumhurbaşkanı adayı üzerinden yapmalıdır! Ve tabi bunun içinde, en önemlisi henüz vakit varken, 6’lı Masa, birinci turda sonuç almak için hem kendi içinde hem de kendi dışında HDP başta olmak üzere bütün muhalefet partilerini ortak bir Cumhurbaşkanı adayı etrafında buluşturmayı başarmalı, Selahattin Demirtaş’ın, Ahmet Türk’ün, Erkan Baş’ın ortak aday konusundaki sağduyulu yaklaşımlarına mutlaka kulak vermeli, kendisine meydan okuyanlara meydan okuyan, karanlığın üzerine cesaretle yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu daha fazla gecikmeden ortak aday olarak ilan etmelidir!