TCMB Başkanı Kavcıoğlu’ndan faiz indirimine ilişkin ilk açıklama

Yayın tarihi: 28 Eylül 2021 Salı 2:16 pm - Güncelleme: 28 Eylül 2021 Salı 4:31 pm

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu gıdadaki fiyat artışlarıyla ilgili olarak konuştu. Kavcıoğlu, “Ortaya çıkan bu fiyatlama davranışlarının, ekonomik ve sosyal normalleşme hız kazandıkça önümüzdeki dönemde yeniden salgın öncesi haline yakınsayacağını değerlendiriyoruz’’ dedi.

Turkuvaz Medya Grubu’nun kanalı A Para tarafından düzenlenen Finansın Geleceği Zirvesi’nde Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu konuştu.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu “Faiz indirimi kararıyla salgının ekonomik etkilerini gidermek için ilk aksiyonu aldık. Kredi düzenlemeleriyle ihracatçılara imkanlar sağlandı. Pandemi etkilerinin olumsuz etkilerini sınırlamak için nakit akışının işlemeye devam etmesi çok önemliydi. Aldığımız tedbirlerin finansal piyasaların nakit akışını kolaylaştırıp, koruduğunu gördük” dedi.

Kavcıoğlu “Küresel enflasyonun ivmelendiği bir süreci halen yaşıyoruz. Küresel üretim talep artışına yetişemedi. Pandemide politika tepkileri çok güçlü oldu. Birinci dönem ekonomilerin tarihte görülmemiş şekilde durma noktasına geldiği dönem olmuştur. Pek çok önlemler alındı. 2. dönem aşılama ile toparlanmanın hızlandığı talep artışına cevap verilemedi, küresel enflasyonun ivmelendiği süreç olarak devam etmektedir,” dedi.

Kavcıoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Merkez Bankaları maliyetli sürecin ardından enflasyonu kontrol etmek gibi zorlu bir görev üstlenmiştir. Salgının dünya genelinde yayılması belirgin yavaşlamaya neden olmuştur. 2008 krizinden farklı olarak salgın döneminin ekonomik açıdan daha da maliyetli olduğunu söyleyebiliriz.

Devamında belirsizliklerdeki artış, firmaların nakit akışındaki bozulma talepte de problemlere neden olmuştur. 2020 mart içinde hizmetler sektörünün zayıflamasına neden olmuştur.

Hizmet sektörünün emek yoğun sektör olması istihdam açısından maliyetlerinin de çok ötesinde olmasına neden olmuştur. Bu süreçte merkez bankaları varlık adımları gibi genişleyici politika adımları atmıştır. Krize ilk tepkiler faiz indirimiyle verilmiştir.

Para piyasasında sıkışmayı önlemek için merkez bankalarının Repo yoluyla daha çok fonlama yaptığı ve fonlamaların vadesini uzattığı görülmüştür. Merkez bankalarının bu müdahalesi yerinde ve önemli olmuştur.

Politika faizleri aşağı çekilirken, 2008 krizinden sonra görülen düzeyin de altına indiğini görüyoruz. Türkiye’de faizlerin indirilmesiyle Merkez Bankası faiz indiren ülkeler arasında yer almıştır.

Salgın döneminde ülkeler doğrudan kamu harcamaları ve teşviklerle ekonomilerini desteklediler. Gelişmiş ülkelerde milli gelirin yüzde 20’sini aşan kamu desteği görülmektedir. mABD’de yüzde 25 oranında kamu harcaması ve vazgeçilen gelirler olarak karşılandığını görüyoruz. Gelişmekte olan ekonomilerde çeşitli tedbirlerle ekonomilerin desteklendiğini görüyoruz.

Aldığımız faiz indirimi ile salgına yönelik ilk tedbir paketi uygulamaya alındı. Reel sektöre kredi akışının kesintisiz akışının temini tanındı. İhracatçılara nakit akışı imkanı sağlandı. Geldiğimiz noktada bazı makro ekonomik değişkenleri karşılaşmalı incelediğimizde Türkiye’nin performansını göreceğiz. Türkiye 2020’de pozitif büyüyen 2 ekonomiden biri olmuştur.

BÜYÜME DEĞERLENDİRMESİ

Büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini görüyoruz. Avrupa’daki aşılamayla birlikte olumlu görünüm Turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla çok büyük olumlu yansımaları gözlemlenmiştir. Net ihracatta da büyümeye olumlu katkı geldiğini görüyoruz.

Hizmetler sektörü istihdamı daha yavaş bir toparlanma sergilerken son dönemde güçlü bir istihdam artışı ile salgın döneminin kayıplarının telafi edildiği görülmektedir. Güçlü giden ihracatın yardımıyla sanayi sektörü istihdamı da güçlü seyretmektedir.

Tarım dışı istihdamın öncelikle sanayi sektörüne katkısıyla toparlanmaya başladığını, 2021 başında salgın öncesi döneme döndüğünü görüyoruz.

YÜKSEK ENFLASYON

Yüksek enflasyonun yansıması MB’ler tarafından yakından izlenmektedir. Enflasyonun yükselmesinde başlıca etkenlerden biri emtia fiyatları olmuştur. Toparlanmaya başlayan küresel taleple enerji ve enerji dışı emtia fiyatlarında artışı izledik.

Oluşan arz kısıtları yükselen fiyat üzerinde çok etkili oldu. Uluslararası nakliye fiyatlarının artması da etkili oldu. Türkiye’de ÜFE’deki gelişmeler kur ve emtia fiyatları ile büyük ölçüde açıklanırken, son dönemde bu iki belirleyicinin ÜFE açıklamada yetersiz kalması arz yönü ilave unsurlara işaret etmektedir.

ÜFE VE TÜFE arasındaki fark uzun dönem ortalamasının üzerinde seyretmektedir. Euro Bölgesinde ÜFE, TÜFE’nin dört katı civarındadır. Bu unsurlar önümüzdeki dönemlerde enflasyona düşürücü yönde etki edecektir.

Ağustosta enflasyon 0,30 puan artarak yüzde 19,25 olarak gerçekleşti. Bu dönemde çekirdek enflasyon göstergelerinden olan ve TÜFE’de işlenmemiş gıda ürünleri enerji, alkollü içecekler, tütün dışlanarak elde edilen üfe endeksi yıllık 0,05 puan düşmüştür. Bu dönemde B ve C çekirdek göstergelerindeki yıllık enflasyon sırasıyla yüzde 18,46 ve 16,76 olmuştur.

Son dönemde belirli ürünlerdeki fiyat artışlarının tarihsel ortalamanın üzerine çıktığı görülmektedir. Enflasyona en çok katkı yapan ürünlere bakıldığında ağustos fiyat artışlarının 10 yıllık artışların 3-4 katına çıkmıştır. Arz kısıtları, emtia artışları sebep olsa da tek başına yeterli değildir. Salgından olumsuz etkilenen sonrasında açılan sektörlerde fiyatların artışını görüyoruz.

Yeniden salgın öncesi döneme geleceğini düşünüyoruz.. Gıda fiyatlarında küresel ölçekte artış gözlemliyoruz. Süre gelen kuraklık da fiyatları olumsuz etkiliyor. Tüketim sepetindeki gıda ağırlığı ülkelere göre değişmektedir. Farklı ülkelerde farklı şekilde etki etmektedir. Türkiye fiyatların en çok arttığı ülkelerin başında gelmektedir.

Son olarak rezervlerimiz 85-90 milyar Dolar seviyelerinden 30 milyar dolar artarak 120 milyar doların üzerine çıkmıştır.”

“GIDA FİYATLARI EN ÇOK ARTAN ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE”

Konuşmasında gıda fiyatlarına değinen Kavcıoğlu Türkiye’nin gıda fiyatlarında en çok artış yaşanan ülkelerden biri olduğunu ama fiyat artışlarının talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla gerileme kaydedeceğini söyledi. Kavcıoğlu, gıda fiyatlarına ilişkin şunları kaydetti:

Türkiye, ülkelerarası bir değerlendirme yapıldığında fiyatların en çok arttığı ülkeler arasında yer almaktadır. Tabloda, Ağustos ayında gıda enflasyonunun son üç yılın ortalamasından oldukça yüksek gerçekleştiğini görüyoruz.

“VARYANTLAR BELİRSİZLİKLERİN SÜRMESİNDE ETKİLİ OLUYOR”

Kavcıoğlu, tüm merkez bankaları gibi salgının seyrine dair gelişmeleri ve küresel ekonomiye etkilerini yakından izlediklerini dile getirerek “Sonuç olarak gerek kapanma sürecinde gerekse hala içerisinde olduğumuz normalleşme sürecinde merkez bankalarının önemli rol üstlendiğini görüyoruz. Finansal sistemin işlemeye devam etmesi, gerek bankacılık gerekse reel sektörün salgın koşulları nedeniyle gördükleri hasarın en aza indirilmesi, kapanmaların ekonomik ve sosyal maliyetleri gibi konularda merkez bankası politikalarının oldukça etkili olduğu geride bıraktığımız dönemde açıkça görüldü” dedi.

Son dönemde vaka sayılarının yeniden artmasına sebep olan virüs varyantları değerlendirmelerde öne çıktığını dile getiren Kavcıoğlu, bu varyantların salgının seyri konusundaki belirsizliğin sürmesine yol açtığını dile getirdi.

Kavcıoğlu aşılamanın küresel olarak hızlanarak devam etmesinin ekonomik normalleşme açısından kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

“YILIN İLK YARISINA İLİŞKİN VERİLER, BÜYÜMEDEKİ OLUMLU GÖRÜNÜMÜN DEVAM ETTİĞİNİ GÖSTERİYOR”

Türkiye’nin, 2020 yılında pozitif büyüme kaydeden iki ekonomiden biri olduğunu hatırlatan Kavcıoğlu, şöyle konuştu:

2021 yılı ilk yarısına ilişkin açıklanan veriler, büyümedeki olumlu görünümün devam ettiğini gösterdi. Avrupa’daki aşılamaya ilişkin olumlu görünüm, turizm ve dış talep kanalları aracılığıyla ekonomimize yansıyor. Bu çerçevede net ihracat da büyümeye olumlu katkı vermeye devam ediyor. Yüksek frekanslı veriler, açılmanın etkisiyle işgücü piyasasında da toparlanmaya işaret ediyor. Hizmetler sektöründe son dönemde güçlü bir istihdam artışı ile salgın dönemi kayıplarının tamamen telafi edildiğini gördük. Ayrıca güçlü giden ihracatın da yardımıyla, sanayi sektörü istihdamının son dönemde diğer alt kalemlere göre daha da olumlu seyrettiği dikkat çekiyor.

“DÖVİZ REZERVLERİ 120 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKTI”

Şahap Kavcıoğlu, döviz rezervlerine ilişkin olarak ise şöyle dedi:

Rezervlerdeki iyileşme öngörülerimiz ile uyumlu seyrediyor. Rezervlerimiz 85-90 milyar ABD doları seviyelerinden yaklaşık 30 milyar ABD doları artışla 120 milyar ABD doları seviyesinin üzerine çıktı. Swap anlaşmaları, reeskont kredileri, cevherden altın alımı ve zorunlu karşılık adımları bu artışa katkı yapan ana unsurlar oldu” dedi.