Gazeteci Merdan Yanardağ, Cumhur İttifakı’na yönelik bazı tespitler yaptığını ifade eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a yanıt verdi. Uçum’un açıklamalarını “Dezenformasyon ve çarpıtma metni” olarak değerlendiren Yanardağ, “Gerçek tam tersidir” dedi.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Cumhur İttifakı’na yönelik tespitlerini değerlendirdi. Uçum’un açıklamasının, “Dezenformasyon ve çarpıtma metni” olduğunu belirten Yanardağ, “Gerçek tam tersidir” dedi.

Yanardağ’ın açıklaması şöyle:

“UÇUK CUMHUR TESPİTLERİNE KARŞI BAZI TESPİTLER

Saray Danışmanı Mehmet Uçum’un bir bildiri ya da deklarasyon boyutundaki (aşağıda) sosyal medya paylaşımı; gerçeği tersyüz etmesi bakımından siyasi tarihe geçecek nitelikte mükemmel bir dezenformasyon ve çarpıtma metnidir. Gerçek tam tersidir.

1- Emperyalizmin işbirlikçisi siyasal islamcı bir hareket ve NATO imalatı faşist partinin bir araya gelmesiyle kurulan islamo-faşist koalisyon Cumhur İttifakı, doğası gereği “anti-faşist” olamaz. Hale Sinan Ateş’in bedeni Ankara’nın ortasında hala kanarken bunu söylemek, aklımızla alay etmeye kalkışmaktır. Böyle bir nitelemeyi, ancak halkı ve aydınları bir kez daha aldatmayı ve avlamayı düşünen siyaset tacirleri ya da gündüz rüya görenler ileri sürebilir.

2- AKP, emperyalizmin (özellikle ABD’nin) Soğuk Savaş sonrası geliştirdiği ve İslam coğrafyasını hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi ve “Ilımlı İslam” stratejisinin ürünü olan bir siyasal örgüttür. Bir ABD projesidir. Emperyalizm ile -kirli de olsa- iş birliği yaparak Türkiye’de de iktidara gelebileceğini düşünen islamcıların partisidir. Erbakan’dan ayrılma nedenleri de budur. MHP ise Soğuk Savaş imalatı bir parti ve bir CIA-Kontrgerilla aparatıdır. Bir operasyon partisidir. Türkçü değil Atlantik milliyetçisidir. Nasyonal islamcıdır. Bu nedenle her iki parti de, fıtratları gereği anti-emperyalist olamaz. Onların sicili, ülkesine ve halkına ihanet edenlerin kirli kronolojisinden ibarettir.

3- Laikliğe savaş açan, akılcılık ve bilimin belirleyiciliğini reddeden ve bu nedenle Orta Çağ hukuku olan şeriatı getirmek için çalışan AKP ve MHP “devrimci” de olamaz.  Bu iddia, komik olmasının ötesinde, Nazi terminolojisi kullanarak insanların kafasını karıştırmayı amaçlamaktadır. Bu yanıyla M. Uçum’un metni, baştan aşağı ucuz bir “nasyonal sosyalist” propaganda bildirisidir.

4- 15 Temmuz darbesini AKP ve MHP değil, yurtsever askerler (ve kısmen polisler) bastırdı. AKP’nin yaptığı ilk iş bu iradeye ihanet etmek oldu. 15 Temmuz 2016 kalkışması, AKP’nin örtülü koalisyon ortağı olan dinci bir gücün, devlete tek başına egemen olmak için başlattığı islamcı bir darbe girişimiydi.. Daha kısa bir süre önce Cumhuriyeti birlikte boğazlamak için bir dizi kumpas kuran ve bunu bir ölçüde başaran bu iki güç ganimeti paylaşamamıştı, o kadar. AKP darbenin bastırılmasını demokratik bir fırsat olarak değil, dinci-faşist totaliter bir rejim kurmak için kullandı. Diğer bir ifadeyle AKP, 15 Temmuz darbesini 20 Temmuz’da tamamladı. FETÖ’den doğan boşluğu ise MHP ile doldurmaya yöneldi. Kadro ve insan kaynağı sorununu, bir süreliğine de olsa böyle aşacağını düşündü.  MHP ise devlete yerleşmek için bu durumu bir fırsat olarak gördü. İttifakın gerçek nedeni budur. Tablo, bir “nasyonal sosyalist” olarak “normalleşme” sürecinden paniğe kapıldığı anlaşılan M. Uçum’un örtemeyeceği kadar nettir.

5- Devrimcilik insanlık tarihinin en soylu, en onur yüklü, en yürekli ve en saygın kavramlarından, dahası tutum ve tavırlarından biridir. Orta Çağ değerler dünyasını savunan, akla ve bilime savaş açan, kadını aşağılayan, demokratik kültüre düşman, seküler hukuku reddeden siyasal islamcılar ile ırkçı, halk düşmanı ve mafyoza faşistlerden “devrimci” olmaz. M. Uçum, sarayda hangi şerbeti içiyorsa değiştirmesini tavsiye ederim. Çünkü, yaşamda gerçeklikten bu ölçüde kopuşun örnekleri çok azdır. Bizi üzmesin!

6- Kafirlerin devleti olarak gördükleri Cumhuriyeti sözümona fethettikleri için vatanı bir “ganimet” alanı ve ulusal varlıklarımızı ise “kılıç hakkı” olarak gören, ve bu nedenle 22 yıldır ülkeyi yağmalayan AKP iktidarı kamucu olamaz.  Bu büyük bir yalandır. Vahşi piyasacılardan, özelleştirmecilerden, kamusal olan ne varsa ona düşman olanlardan halk yanlısı esaslı bir siyaset çıkmaz. Sadece Türkiye tarihinde değil, dünya tarihinde de örneği az görülecek bir yolsuzluk ve talan düzeni kuran AKP ve ortakları, günümüzdeki derin sefalet ve yoksulluğun temel nedeni ve sorumlusudur. Böyle bir siyaset sınıfından “vatana da millete de” hayır gelmez.

7- Cumhur İttifakı, Cumhuriyete ve demokrasiye karşı işlenen suçların bileşkesidir. Bu yanıyla bir “suç” ortaklığıdır. Sürekli müttefik değiştirmeyi bir siyaset tarzı haline getiren Erdoğan, kendisini de bir felakete sürüklediğini görmeye başladığı bu ittifaktan, ilk fırsatta kurtulmaya çalışacaktır. Sorun, Erdoğan’ın danışmanı olmaktan çok Bahçeli’ye akıl hocalığı yapmaya çalışan M. Uçum’un demokratik siyaset alanının neresinde durduğudur. Ancak, korkunun ecele faydası yok, Cumhur İttifakı’nı Mehmet Uçum’un Vatan Partisi’nden apardığı tezler de kurtaramayacaktır. 31 Mart 2024’de ortaya çıkan ulusal irade ile iktidar yapısı ve Meclis aritmetiği arasında oluşan siyasal ve sosyolojik uyumsuzluğu / çatışmayı ise hayat ve siyasal mücadele çözecektir.

Geriye de belki, bir ibret vesikası olarak bu metinler kalacaktır.

Hep birlikte göreceğiz. Sizi bilmem ama, DEVRİMCİLER UNUTMAZ!”

MEHMET UÇUM NE DEMİŞTİ?

Sosyal medya hesabından “Cumhur İttifakı’na ilişkin bazı tespitler” başlığıyla yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullanmıştı:

CUMHUR İTTİFAKINA İLİŞKİN BAZI TESPİTLER

“Cumhur İttifakının iki belirleyici özelliği olduğu söylenebilir:

Birincisi ideolojik birliğe dayanan, parti ya da ittifak çıkarlarını değil Türkiye’nin çıkarlarını esas alan toplumsal bir ittifak olmasıdır.

Cumhur İttifakı 15 Temmuz gerici ve faşist kalkışma ve işgal girişimi koşullarında doğdu.Cumhur İttifakının temelleri 15 Temmuz gerici ve faşist kalkışma ve işgal girişimine karşı ortaya konan milli ve devrimci direnişle atıldı.

Bu direniş halk inisiyatifiyle başladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli’nin çağrılarıyla direnişte halk-siyaset buluşması gerçekleşti ve direniş devrimci sonuç doğuran bir başarıya ulaştı. Yani Cumhur İttifakının temelleri bizzat halk tarafından devrimci direniş koşullarında inşa edildi.

Milli ve devrimci bir direnişten doğan Cumhur İttifakı, 15 Temmuz sırasında ve sonrasında Cumhuriyetin ve demokrasinin ana koruyucu kuvveti olan halkın birinci ittifakı ve gücü oldu.

Esasını Milli Devleti koruma ve güçlendirme perspektifi olan Cumhur İttifakının ideolojik-politik hattı;

Tam Bağımsız Türkiye,

Anti-emperyalizm,

Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak,

Halkın iradesinin her mecrada doğrudan ve dolaylı belirleyici olduğu gelişkin bir demokrasiyi hayata geçirmek,

Devletin sermaye devleti olmasının önüne geçmek ve sermayeyle işbirliği yapan devlet olarak işlemesini sağlamak,

Sosyal adaleti temel politikalardan biri yapmak,

Savunma sanayi başta olmak üzere her alanda kamuyu güçlendirmek yaklaşımlarıyla şekillendi.

Bu nedenle küresel emperyalizm Türkiye’ye yönelik projelerinin önünde engel olduğu için 31 Mart seçimlerinden sonra Cumhur İttifakını dağıtmayı ana strateji olarak belirledi.Bunun için iç ve dış odaklarla birlikte sistemli bir saldırı başlatıldı. Asıl hedef 2028 seçimleri öncesinde Cumhur İttifakından kurtularak, mandacı, batıcı bir yönetime ulaşmaktır.Eğer bu başarılırsa iç ve dış yetki devirleriyle Türkiye’nin parçalanma süreci için çok büyük bir adım atılmış olacaktır.

İkincisi Cumhur İttifakı siyasi bir ittifakdır ama sıradan bir parti ittifakı değildir.

Cumhur İttifakını kendine özgü bir siyasi ittifak olarak tanımlamak gerekir.

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakının sadece seçim ittifakı olmadığını defalarca vurguladılar.Her iki lider de Cumhur İttifakını partilerinin kazancı veya verilen tavizler üzerinden değil Türkiye’nin temel politikaları ve ihtiyaçları üzerinden değerlendiriyor.

Bir siyasi ittifak siyasi temsilcilerin parti çıkarları üzerinden anlaşmasına değil, toplumsal gücün ülke perspektifine dayanıyorsa o ittifakı dağıtmak mümkün değildir.

Ayrıca parti bakış açısıyla bakılırsa da; ileri sürülenin aksine Ak Parti Cumhur İttifakından ayrılırsa kapsayıcılığı zarar görür bu yüzden ayrılmaz.Mhp’de ittifakın hem toplumsal gücünde hem de fikri bel kemiğinde çok önemli bir yere sahip olduğu için ayrılmaz.

Nitekim 2019 Mart seçimlerinden önce “andımız çekişmesi” sırasında iki lider de bir anlamda ittifak bitti dedi ama ittifak bitmedi. Her iki lider de ittifakı sürdürmeyi ve sahip çıkmayı doğru ve öngörülü bir liderlik yaparak zorunlu gördüler.

Bugün Cumhur İttifakına destek verenler arasında, ideolojik olarak ittifak karşıtı olanlar da vardır.Ama Cumhur İttifakına sahip çıkmanın zorunlu olduğunu öyle ya da böyle görüyorlar.

Bu örnekler Cumhur İttifakının toplumsal gücünün siyaseti belirlediğini gösteriyor.Siyaset ve liderler Cumhur İttifakının sözcülüğünü ve siyasi temsilciliğini yapıyor.

Özcesi Cumhur İttifakı Türkiye’nin beka ittifakıdır.Bu nedenle Ülke Lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’da büyük bir siyasi lider olan Devlet Bahçeli’de Cumhur İttifakını her türlü saldırıya karşı göğüslerini siper ederek koruyor.

Cumhur İttifakı;

Ülke esaslıdır,

Millidir ve

Kurucu bir ittifaktır.

Cumhur İttifakı aynı zamanda Cumhuriyetin ve demokrasinin birinci koruyucu gücüdür.

Özetle sakın ola Cumhur İttifakını bozmaya oynamayın, ASLA TUTMAZ”

Merdan Yanardağ: Diamond Tema soruşturması cumhuriyetin kazanımlarına tehdittir