TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, TİP Milletvekili Can Atalay için düzenlenen basın açıklamasına katıldı. Yanardağ, mahkemenin saatlerdir karar vermemesine tepki göstererek, "Milletvekili sıfatı kazanmasın diye bekletiyor olabilirler" dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin TİP Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararının gerekçesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine ulaştı. 13. Ağır Ceza Mahkemesi Atalay'ın tahliyesi ile ilgili durumu görüşmek için toplandı. Atalay'ın hakkında verilen hak ihlali kararı görüşülürken avukatlar Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'da katıldı. Yanardağ, Mahkemenin saatlerdir gerekçeli karar hakkında görüştüğünü ancak bir türlü karar vermemesine tepki göstererek, "mesai saati bitecek. belki de ayın 16'sına kadar meclis tatilde olduğu için Can Atalay çıkıp Meclis'te yemin edip milletvekili sıfatı kazanmasın diye düşünülüyor bile olabilirler" dedi. https://tele1.com.tr/aymnin-can-atalay-kararinin-gerekcesi-mahkeme-kaleminde-978884/

"TÜM TÜRKİYE ÇABA SARF EDİYOR"

Yanardağ'ın konuşması şöyle: Yanarda burada yaptığı konuşmada, tüm Türkiye'nin Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararının uygulanmasını beklediğini belirterek, "Bütün Türkiye bir yargı kararının uygulanması için mücadele ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya uygun biçimde bugüne kadar bütün yargılamalarda oluşmuş teamüllere göre verilmiş kararın uygulanması için Türkiye çaba sarf ediyor" dedi.

"HALKIN TALEPLERİ BASTIRILIYOR"

Yanardağ, halkın taleplerinin bastırılmaya çalışıldığını söyleyerek, "Demokratik ve adil olmayan koşullarda yapılan seçimlerden sonra, yine çok özgürlükçü ve demokratik gerekçelerle bu ülkeye el koyan yasama yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldıran denge ve fren sistemini yok eden bir dinci ve faşizan bir  totaliter rejim inşa etmeye çalışan mevcut iktidar. Bütün gücüyle halkın, demokrasi güçlerinin bu talebini yani siz mevcut sistemin, devletin bir erkinin bir yargı organının yüksek yargı organının verdiği kararını uygulayın diyen insanların bu talebini bastırmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı. Yargıtay'ın ve 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin AYM'nin ilk hak ihlali kararını uygulamayarak anayasal suç işlediğini belirten Yanardağ, "AYM'nin son verdiği karara göre Yargıtay anayasal bir suç işliyor. Buna göre 13. Ağır Ceza Mahkemesi de anayasal bir suç işliyor. Bizler de şunu söylemeye çalışıyoruz. Anayasal ya da yasal bir suç işlemeyin eğer bir ülkede iktidar kendisi yasaları çiğniyorsa hiç kimseyi yasayı çiğnemekle suçlama hakkına sahip değildir. En azından felsefi ve edebi şekilde olsa bile hiç kimseyi suçlama hakkına sahip değildir. Çünkü devletler şiddet kullanma  imtiyazına sahip tek organdır. Bu şiddet kullanma hakkı yasalarla sınırlanır hukukla sınırlanır. Eğer yasayı ve hukuku çekip aldığınız zaman geriye sadece bir şiddet örgütlenmesi kalır. Biz de istiyoruz ki bu ülke en azından hayat cennet olmayacak biliyoruz ama en azından asgari demokratik kuralların geçerli olduğu hukukun uygulanabildiği bir ülke haline gelsin" diye konuştu.

"12 EYLÜL'DE EN AZINDAN FORMEL HUKUK UYGULANIRDI"

12 Eylül dönemindeki askeri mahkemelerle bugünü kıyaslayan Yanardağ, "Ben 12 Eylül döneminde de yargılanmış biriyim. 12 Eylül döneminde çok daha fazla baskı, devlet terörü, işkence ve ölüm vardı. Ama asgari mahkemelere çıktığımızda bir hukukun olduğunu bilirdik ve formel hukuk emin olun uygulanırdı. Örneğin faille fiil arasında bir bağ kurulamamışsa iddia maddi olarak delillendirilememişse şüphe sanık lehine yorumlanır ve ya beraat kararı verilir ya da tahliye kararları verilirdi. Bu örneği zaman zaman verince şarırılır. Daha kötü bir yargı düzeni var" dedi Yanardağ, hala hukuka ve anayasaya göre iş yapmaya çalışan hukukçuların olduğunu belirterek, "Biliyoruz ki bu adliye binalarında hukuka uymaya çalışan, bu ülkenin bir hukuk devleti olmasını isteyen mevcut yasalara ve anayasaya uygun kararlar vermeye çalışan hukukçular da var. İyi ki de var. Onlarla dayanışma içinde olmaya, onların hukukun ve yasaların gereğini yerine getirmesine teşvik etmeye çalışıyoruz. Bugünkü yargı yapısı mecella hukukunun bile gerisine düşmüştür. Uygulama bakımından" ifadelerini kullandı.

"TAHLİYE EDİLMEMESİNDE İNCE HESAP OLABİLİR"

Can Atalay'ın tahliyesinin bekletilmesinin ardında ince hesaplar olabileceğini söyleyen, Yanardağ, "İktidar Türkiye'nin kurumlarını çökertti. Gelenekler kalmadı. Kurumsal birikim yok. Anayasal birikim yok. Keyfi bir yönetim var. Yasaların ve anayasanın olmadığı. Keyfe göre yani siyasi iktidarın iradesine çıkarlarına ihtiyaçlarına göre değişen biçimde uygulanan mahkeme kararları var. Niye bu saate kadar bekliyoruz? Bu belli değil. Yani mesai saati bitecek. belki de ayın 16'sına kadar meclis tatilde olduğu için Can Atalay çıkıp Meclis'te yemin edip milletvekili sıfatı kazanmasın diye düşünülüyor bile olabilirler. Bu kadar ince hesapların yaptığı, rövanşist giderek zalimleşen bir iktidarla karşı karşıyayız. Sosyolojik olarak, mazlumun zalimleştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kutsal zalimlik düzenidir. Kutsal değerlere yaslanan din istismarından beslenen bir zalimlik rejimidir bu. Ben Can Atalay'ın derhal serbest bırakılması gerektiğini düşünüyorum" dedi.