Haber

Merdan Yanardağ 'değişim' tartışmalarını değerlendirdi

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, cezaevinden yazdığı yazısında CHP'deki 'değişim' tartışmalarını değerlendirdi. "Bu yenilginin muhalefetin izlediği politikalardan da kaynaklanan çok önemli nedenleri var" diyen Yanardağ, "Siyasal İslam eleştirisi yapılmadı, başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin ilerici ve demokratik değerleri savunulmadı. Cumhuriyeti kurduğu için neredeyse özür dileyecek bir partinin, bu kompleksle seçimleri alması çok zordu" yorumunu yaptı.

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Birgün gazetesindeki köşesinde CHP'deki 'değişim' tartışmalarını yazdı. Yanardağ yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Değişim tartışmaları, muhalefet alanında bütün tuhaflıkları ile sürüyor. Üstelik öznesi ve nesnesi CHP olan bu tartışma, sanki adil ve demokratik bir seçim yapılmış da kaybedilmiş gibi yürütülüyor. Tuhaflığı da yüzeyselliği de bu yanından kaynaklanıyor.

Oysa yapılması gereken şey: Seçimlerin hangi koşullarda gerçekleştiğini ortaya koyarak iktidarın ahlaki ve siyasal meşruiyetini sorgulamaktır. Çünkü, ancak böyle bir tartışma yapıldığı ve siyasal hamle geliştirildiği takdirde, gelecekte gidilecek seçimlerde de aynı şeylerin olmasını, hile ve kara propagandayı önleyebiliriz. İktidarın meşruiyetini (yasallığını değil) tartışalım demek bu anlama gelir. Ancak, bu an ne yazık ki kaçırılmış görünüyor. Devrimci bir perspektif olmadan değişim de olmuyor.

Durum böyle olunca, gerçekte daha yüksek olduğunu tahmin ettiğimiz, yüzde 48’lik çok önemli bir muhalefet ve direniş potansiyeli de değersizleştiriliyor. Gericilik ve faşizm karşıtı bu büyük toplumsal güç dağıtılıyor. Dahası içine kapanarak umutsuzluk ve karamsarlıkla siyasal mücadele alanından çekiliyor. En büyük kayıp ve tehlike bu durumdur.

Diğer taraftan, CHP’de bir değişim ve yenilenme tartışması kaçınılmazdır. Hiç kimse hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edemez… Ülkenin en gelişkin ve dinamik kesimlerinin derin bir yenilmişlik duygusu ile siyasetten ve örgütten kopması karşısında, bu kesimleri yeniden kazanacak ve ayağa kaldıracak dürüst ve serinkanlı bir seçim değerlendirmesinin yapılması gerekiyor. Bu sorumluluk seçimin üzerinden neredeyse 2,5 ay geçmesine karşın yerine getirilmiş değil. Birgün gazetesi, devrimci bir yaklaşımla bu tartışmayı yapıyor.

CHP genel merkezinin hâlâ üzerinde tartışabileceğimiz, katkıda bulunabileceğimiz yazılı bir seçim değerlendirmesi yok. Ortada, kamuoyu ve toplumla paylaşılan anlamlı bir metin olmayınca seçim değerlendirmeleri ve değişim tartışması da ister istemez medya üzerinden yürütülüyor. Konu dalgalanmaya bırakılmış durumda. Oysa konuya ilişkin olarak yapılan ve bazılarının kesintisiz 12 saat sürdüğü belirtilen toplantılarda ortaya çıkan sonuçlar bile, bir rapor haline getirilebilirdi.

Dolayısıyla; kamuoyunda kişilere sıkıştırılmış, verimsiz, çerçevesi belirlenmemiş ve ideolojik-politik bir zeminden yoksun tartışmalar devam ediyor. Bir disiplini olamayan bu tartışmalardan anlamlı bir sonuç çıkması mümkün görünmüyor. Yönü ve kapsamı belli olmayan, genel başkanın değişimine indirgenmiş böyle bir tartışmanın partiyi paralize ederek önümüzdeki yerel seçimlerin de kaybedilmesine yol açacağını söylemek, sanırım yanlış olmaz.

Bu tartışmayı başlatanlar, değişimin ideolojik oylumu, siyasal ve tarihsel yönü, felsefi ve teorik arka planına ilişkin hiçbir şey söylemiş değil. Bunu konuda ortaya yazılı bir metin, ciddiye alınacak teorik bir çalışma da konulamamış durumda. Bu nedenle; partideki sağa kayışı tersine çevirecek, halkçı, yurtsever, kamucu, laik ve cumhuriyetçi bir perspektifle hareketi/örgütü yeniden inşa edecek bir irade ve inisiyatif de gelişemiyor. Bugün yaşanan krizin asıl kaynağı budur.

Kazanılacak seçim, büyük hatalar yapıldığı için kaybedildi. Dahası, kaybetmek için adeta özel bir çaba gösterildi. Dolayısıyla; seçim yenilgisinin tek nedeni adil ve demokratik olmayan koşullar, hile ve iftiraya dayalı kampanya değildir. Bu yenilginin muhalefetin (daha çok CHP’nin) izlediği politikalardan da kaynaklanan çok önemli nedenleri var. Ancak bunların hiçbiri derinliğine ele alınmıyor. Siyasal İslam eleştirisi yapılmadı, başta laiklik olmak üzere cumhuriyetin ilerici ve demokratik değerleri savunulmadı. Cumhuriyeti kurduğu için neredeyse özür dileyecek bir partinin, bu kompleksle seçimleri alması çok zordu.

Oysa bir rejim tartışmasının yapıldığı, ülkenin yönünün yeniden çizilmeye çalışıldığı bir tarihsel dönemeçte, “normal bir seçim” yapılması mümkün değildi. Zaten olmadı da…"