Haber

Merdan Yanardağ: AKP'nin nasıl bir Türkiye tasarladığının fotoğrafı

Tunceli ve Ovacık belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alındı, yerlerine kayyum atandı. TELE1’de tartışılan kararlar, halk iradesine müdahale ve siyasi baskı tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Prof. Dr. Emre Kongar, “18 Dakika” programında Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanmasını kapsamlı şekilde ele aldı. İçişleri Bakanlığı’nın kararını değerlendiren Yanardağ, bu adımı halk iradesine açık bir müdahale olarak nitelendirdi. Kongar ise kayyum uygulamalarının demokratik değerlere zarar verdiğini ifade etti.

GÖREVDEN ALMA KARARLARININ DETAYLARI

Merdan Yanardağ, ilk olarak İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasındaki detaylara dikkat çekti. Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak’ın PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldığı, ayrıca terör örgütü propagandası yapmak suçundan hakkında soruşturma yürütüldüğü bilgilerini aktardı. Ancak bu cezanın istinaf ve Yargıtay süreçlerinin henüz tamamlanmadığını hatırlatan Yanardağ, “Hüküm kesinleşmeden alınan bu karar, hukuk normlarına aykırı bir tedbir olarak değerlendirilebilir” dedi.

Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aynı dava kapsamında yargılandığını belirten Yanardağ, Sarıgül’ün aldığı cezaya dair net bir bilginin açıklamada yer almadığını söyledi. Sarıgül’ün Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi olması ve CHP’li belediyelere de kayyum atanmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.

İSİM BENZERLİĞİ VE CHP’Lİ BAŞKANLAR

Yanardağ, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün, kamuoyunda tanınan CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül ile isim benzerliğine dikkat çekti. İki siyasetçi arasında herhangi bir bağlantı olmadığını ifade eden Yanardağ, Ovacık Belediye Başkanı Sarıgül’ün önce HDP üyesi olduğunu, daha sonra CHP’ye geçerek belediye başkanı seçildiğini hatırlattı.

Bu bağlamda Yanardağ, kayyum uygulamalarının sadece HDP’li değil, CHP’li belediyeleri de kapsar hale geldiğini belirtti. “Bu karar, AKP iktidarının muhalefeti kontrol altına alma çabasının bir parçasıdır” dedi.

“HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ BİR ADIM”

Merdan Yanardağ, kayyum kararlarının yargı süreçleri tamamlanmadan alınmasını eleştirdi. Hukukun temel ilkelerine aykırı şekilde alınan bu kararların, muhalefeti baskı altına almak için bir araç olarak kullanıldığını söyledi. “İktidar, bu tür hamlelerle siyaset alanını daraltıyor ve demokratik işleyişi zayıflatıyor” ifadelerini kullandı.

Yanardağ, AKP’nin kayyum uygulamalarını sadece yerel yönetimler üzerinde değil, muhalefetin genelini etkisizleştirmek için bir araç olarak kullandığını savundu. CHP ve HDP’li belediye başkanlarının hedef alınmasının, muhalefeti sistemin sınırlarına çekme ve yeni rejime uyum sağlamaya zorlama amacı taşıdığını belirtti.

TUNCELİ BELEDİYESİ KUŞATMA ALTINDA

Program sırasında Tunceli Belediyesi çevresinden gelen sıcak görüntüler de ekrana yansıtıldı. Belediye binasının polis ablukasına alındığını belirten Yanardağ, mesai saati bitiminde açıklanan görevden alma kararını, iktidarın otoriterleşme hamlesi olarak nitelendirdi. Görüntülerde, belediye çevresinde polis barikatlarının ve zırhlı araçların yer aldığı görüldü. Yanardağ, bu görüntülerin halk iradesine yönelik müdahalenin açık bir göstergesi olduğunu söyledi.

KILIÇDAROĞLU’NUN SAVUNMASI GÜNDEME GELDİ

Kayyum kararlarını değerlendirirken, Yanardağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara Adliyesi’ndeki davasında yaptığı savunmaya da değindi. Kılıçdaroğlu’nun, “Hırsıza hırsız dediğim için buradayım” diyerek yaptığı açıklamayı cesur bir çıkış olarak yorumladı. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışının, onu yeniden güçlü bir siyasi aktör haline getirdiğini söyledi. Yanardağ, Kılıçdaroğlu’nun mahkeme önündeki sözlerinin, mevcut siyasi düzenin eleştirisi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti.

“BASKI VE NORMALLEŞME YAN YANA GİDİYOR”

Yanardağ, iktidarın bir yandan muhalefet üzerinde baskıyı artırırken, diğer yandan çözüm ve normalleşme söylemiyle bir denge kurmaya çalıştığını belirtti. Bu durumun bir çelişki gibi görünse de, aslında iktidarın baskı ve uzlaşma arasında kurduğu bir denge olduğunu söyledi. “Bu, muhalefeti dizayn etmeye yönelik planlı bir stratejidir” dedi.