Mehmet Ağar, 20 yıl önce hangi gazeteciyi nasıl tehdit etti?

Yayın tarihi: 19 Mayıs 2021 Çarşamba 10:14 am - Güncelleme: 19 Mayıs 2021 Çarşamba 10:14 am

Gazeteci Adnan Keskin, Susurluk’un kayıp silahlarını yazdığı dönemde Mehmet Ağar tarafından aranıp tehdit edildi. Radikal muhabiri Keskin’i arayan Ağar, Susurluk sanığı özel timcilerin mesajını Keskin’e “Amacınız ne, arkadaşlar size ulaşmak istedi, zor engelledim” şeklinde iletti.

Ankaragazetecisi nternet sitesi Mehmet Ağar’ın Radikal’e yaptığı tehdidi gündeme getirdi.
Haber şöyle:
Tarih 2001

Gazeteci Adnan Keskin
Tarih, 20 Ekim 2001 Cumartesi. Radikal gazetesinin manşeti, “Radikal’e tehdit” şeklinde. Haberin üst başlığı, “Böyle haber yapmayın, arkadaşları zor tutuyorum” olarak atılmış.

Haberde, kayıp silahlar davasının affa sokulmasını “Susurluk örtbas” başlığıyla manşet yapan Radikal’in, dokunulmazlık nedeniyle çeteden yargılanmayan Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar aracılığıyla tehdit edildiği yazıldı. Yargıtay’ın Susurluk davasını görüşmesine bir hafta kala çete mensuplarının Ağar’ı aracı kıldığı anlatılan haberde, Ağar’ın Radikal muhabiri Adnan Keskin’e “Amacınız ne, arkadaşlar size ulaşmak istedi, zor engelledim” dediği ifade edildi.

Ağar, “Arkadaşlarınızı engellemeseydiniz ne olurdu” sorusu üzerine ise “Onlar tecrübesiz, tavırları güzel olmayabilirdi” yanıtını verdi.

İşte unutulan o tarihi diyaloglar
İşte 20 yıl önce Mehmet Ağar ile gazeteci Adnan Keskin arasındaki o tarihi diyaloglar:

Adnan Keskin: Önceki gün beni aramış ve ‘Susurluk haberleri üzerine arkadaşları (Özel timcileri kast ediyor) zor engelledim’ demiştiniz. Bu görüşmeyi haber yapacağımı haber vermek için sizi aradım.

Mehmet Ağar: Bana göre tam tersi, bunları haber yapmayın diye ben sizi arıyorum.

Keskin: Bir gazeteciyi ‘bunları haber yapmayın’ diye aramak müdahaledir.

Ağar: Bunları mahkeme bittikten sonra yazın. Lüzumsuz yere, insanların istikbali var, üzülüyorlar, ağlıyorlar, sızlıyorlar. Ben de bunları en kibar şekilde size yansıttım.

Keskin: Gazetecinin görevi olanları yazmak.

Ağar: Kardeşim ben olayın muhatabı da değilim. Ben diyalog kurma açısından size bir yakınmayı yansıttım.

Keskin: Zor engel oldum, sözü ne demek?

Ağar: Densiz bir konuşma olabilirdi, ben rahatsız olurdum, siz de rahatsız olurdunuz. Gerek görmediğim için bunu size uygun lisanla ben aktardım.

Keskin: Konuşmanızda ‘böyle derin haberler yapmaktan vazgeçin’ ifadesi vardı.

Ağar: Ben öyle söylemedim. Benim söylediğim konular bitsin. (Yargıtay’daki çete davası), ondan sonra bu haberleri yapmak daha yararlı olmaz mı diye söyledim size. Ayrıca sizinle çok uygun lisanla konuştuğuma eminim. Sizi kıracak bir şey söylemedim.

Keskin: Engel olduğunuz arkadaşlarınız beni aradığında ne yapabilir?

Ağar: Belki tavırları güzel olmayabilirdi. Benim kadar sakin konuşmazlardı. Tecrübeleri yok, bu bakımdan be aracı oldum. Size bunu ifade ediyorum, bu kadar basit.

Keskin: Bu arkadaşların isimlerini verebilir misiniz? Biz kendilerine ulaşalım.

Ağar: Yakışık almaz, yakışık almaz.

Keskin: Beni ideolojik haber yapmakla suçlamıştınız. Böyle bir tutumumuz yok.

Ağar: Genel konuştum, bazı haberlere ‘ideolojik görüşler de yansıyor’ dedim. Siz de buna alet oldunuz, olabilir. Ben gayet güzel tarzda size bir şey izah ettim.

Keskin: Bazı sözleriniz endişelenmeme neden oldu. Biz haberimizde bir mahkeme kararı yazık, olmayan bir şey yazmadık.

Ağar: Kardeşim endişelenmeniz gereken bir şey olsa, size onu da söylerim. Endişelenmenizi gerektiren bir şey yok. Gayet uygun bir lisanla size bir meseleyi yansıttım ve bitirdim.

Keskin: Beni husumet içinde olmakla suçlayan ve ‘amacı nedir’ diye soran arkadaşlarınızın tepkilerini ilettiniz.

Ağar: Ben onlara söyledim. Size de aynı şeyi söyledim. Siz orada bana farklı bir yorum getirdiniz. O da uygun geldi bana. Ben de o arkadaşlara yazılan mahkeme kararının ‘lehlerine de yorumlanabileceğini’ söyledim. Bana da öyle geldi.

Keskin: 15 yıllık gazeteciyim ve yargı kararlarını etkilemek için haber yazmıyoruz.

Ağar: Tabii konuya siz muhatap olmadığınız için onlar öyle anlayabilir. Bu doğaldır.

Keskin: O zaman gazeteci nasıl özgür haber yapabilecek? Orada olan yargı kararını yazamayacak mıyız?

Ağar: Ben onlara (özel timciler) izah ettim. Onlar da ikna oldu. Ben olayı bana göre suhuletle bitirdim. Onlar olayı husumet gibi algılamışlar. Ben onlara ‘husumet olarak algılamanız gerekmez’ dedim.

Keskin: Yargıtay cezaları onayladığında onlar da bize husumet mi duyacak?

Ağar: Ben kendilerine ‘husumet duymayın, bu şekilde yorumu var, bu yorum bana da çok mantıklı geldi( dedim. Onları da tatmin ettim. Normaldir yani böyle heyecanlar olabilir. Bize düşen de ortadaki kişi olarak bu meseleyi yatıştırmaktır. Ben kendimden örnekler verdim, benimle ilgili yüzlerce yazı yazıldı, ‘ben böyle tepki gösterdim mi’ diye sordum. Onlar da ‘görmedim ama biz sizin kadar soğukkanlı olamayız’ deyince ben de olmaları gerektiğini söyledim. Endişe etme.

Keskin: Zor engel olunan adamlar bir süre sonra engellenemez. Bu nedenle bu görüşmeyi gazetem haber yapacak.

Ağar: Bana göre yapmayın, bekleyin. Şu işler bir bitsin gözüm. Doğru bir iş yaptım. Bir suhulet, bir yumuşama tohumu attım.

Keskin: Biz kimseye düşman değildik ki, neyin barışını yaptınız?

Ağar: Kendi kendime ‘güzel bir şey yaptım’ diyorum ben. Benim de bu izahımı yeterli görün, rica ediyorum size.

Keskin: O arkadaşlar bizi de arasın. Ne diyecekler? ‘Oraya geliyoruz’ mu, ‘bir daha böyle haber yapma’ mı diyecekler?

Ağar: Niye öyle bir şey olsun yani. Onların söylediği bir şey yok. Bir üzüntü var. Cezayla karşı karşıya kalan ne sizsiniz, ne de benim. Onlar ‘Bize karşı kasıt mı var’ diye sordular. Ben de ‘hayır size karşı bir kasıt yok’ diyorum. Olumlu da bir yorum da gelince meseleyi kapatıyorum. Bana göre haber yapmayın. Bir yerden ufak tuman tütüyordu, soğuk su döktük üzerine, olayın böyle değerlendirilmesi yanlış dedikten sonra mesele olmaması lazım. Öyle bir zihniyet hakim olmuş, ben kendilerine söyledim. Bir sıkıntı olsa önce bana gelir. Size gelmez hiç merakınız olmasın, biz yıllardır bu işlerle uğraşıyoruz. Bizim yüzümüzden hiçbir arkadaşımızın sıkıntısı olmaz.

Keskin: Savcılığa da güvenliğimle ilgili bir dilekçe verme düşüncem var.

Ağar: Hata edersiniz, durduk yerde problem yaratmış gibi olur. Ben olacak ciddi bir şey olsa o size gelmez, ben başka şekilde çözerim o konuları. Biz size izah ettim, sorularımın cevabını aldım, meseleyi bitirdim. Tatmin olmasaydım yeniden sizi arardım.

Keskin: Sizin açınızdan sorun çözülmüş olabilir ama bir haber nedeniyle tehdit almak halen bizim için sorun. Ceza onaylanacak olursa haber yapan muhabirler düşman mı kabul edilecekler?

Ağar: Hayır böyle yüzlerce kişi var. Siz onaylanacağını nereden biliyorsunuz?

Keskin: Öyle bir şey söylemedim.

Ağar: Benim açımdan sorun bitti ama siz sorun yapacağım derseniz yanlış yaparsanız.

Keskin: Yanlışı yapan biz değiliz, engel olunan sizin arkadaşlarınız.

Ağar: Ben onlara konuşurum dedim. Çünkü korktuk, konuştuklarında iş tatsız bir mecraya dökülebilirdi. Üslup değişik, bilgi değişik, yapı değişiz. Biz tecrübelerimizle konuşuruz dedik. Kimse aramasın dedim, sonra da kendi üslubumuzla aydınlığa kavuşturduk. Ayrıca bu işi yapacak adam benden fetva mı alacak? Kötü niyetli her şeyi yapabilir. Ama burada kötü niyet söz konusu değil. O bakımdan bu işi sürdürmenin yararı yok. Bir halt edecek adam bizden müsaade mi alacak?

Keskin: Telefonda birilerini engelledim mesajı iletilirse siz ne yaparsınız?

Ağar: Burada onların bir sorusu var, bize karşı bir tertip mi var diye. Ben de ‘hayır yok’ diyorum. Bir kasıt yok. Bu gazetecilik, bazı yorumlar da sizin lehinize diyerek meseleyi kapattım. Size yönelik tehdit yok. Haber yaparsanız o zaman iş başka boyuta, öbür boyuta gelir. Yanlış olur ortada bir şey yok. Olsa ben söylerim.