Martin Scorsese’dan Marvel eleştirisi: Sinema tarihinde gerçekten de korkutucu bir dönem yaşıyoruz

Yayın tarihi: 6 Kasım 2019 Çarşamba 3:50 pm - Güncelleme: 6 Kasım 2019 Çarşamba 4:31 pm

Martin Scorsese’ın geçtiğimiz ay Marvel filmlerine yönelik yaptığı eleştiri sanat dünyasının gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Scorsese konuyla ilgili New York Times’da yayımladığı makalesinde, “Sinema tarihinde gerçekten de korkutucu bir dönem yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Scorsese’nin sözleri özellikle de Marvel hayranlarından ve Marvel filmlerinde görev yapan sanatçıların tepki çekmişti. Scorsese  çok konuşulan ifadeleriyle ilgili The New York Times’da  bir makale yayınladı. Scorsese makalesinde Marvel filmlerini neden sinema olarak değerlendirmediğini detaylı bir şekilde açıkladı.

Scorsese, Marvel filmlerini aşağılamak amacında olmadığını belirterek,”Marvel gibi seri filmlerinin birçoğu yetenekli ve sanatsal becerilere sahip insanlar tarafından yapılıyor. Bu filmlerin benim ilgimi çekmiyor olması tamamıyla benim kişisel zevklerim ve mizacımla alakalı bir durum. Daha genç olsaydım, daha sonraki bir tarihte doğmuş olsaydım, muhtemelen bu tarz filmler beni de heyecanlandırırdı ve hatta belki de bir tane de ben yapmak isterdim” dedi

Kendi zamanındaki film yapımcılarının sinemanın tıpkı edebiyat, müzik veya dans gibi bir ‘sanat formu’ olarak değerlendirilmesi için mücadele ettiğini söyleyen Scorsese, “Bu film yapımcılarının herhangi bir filmini izlediğimde tamamıyla yeni bir şey göreceğimden eminim. Filmlerin beni beklemediğim bir yere götüreceğini ve ismini bile koyamayacağımız yepyeni bir deneyim yaşatacağını biliyorum. Marvel yapımlarıysa işte bu belirttiğim yönetmenlerin filmlerinde övgüyle anlattığımız hiçbir şeyi içermiyor.” dedi.

‘AYNI FİLMİN TEKRAR TEKRAR ÇEKİLMİŞ VERSİYONLARI’

Marvel filmlerinin risk almaktan kaçtığını söyleyen Scorsese şöyle devam etti:

“Benim bildiğimi haliyle sinemayı tanımlayan temel unsurların birçoğu aslında Marvel filmlerinde de var. Bu filmlerde olmayan şey ise şu: Keşif, gizem veya gerçek bir duygusal tehdit. Hiçbir şey risk altında değil. Tamamıyla belli bir talebi karşılamak amacıyla yapılmış ve yalnızca sınırlı sayıdaki temaların varyasyonları olan filmlerden bahsediyoruz. İsim olarak bir devam filmi gibi görünebilirler ancak aslında hepsi aynı filmin tekrar tekrar çekilmiş versiyonları. Bu filmlerin her bir sahnesi resmen tasdik edilir, çünkü belli bir formülün dışına çıkmanıza izin yoktur. Modern film serilerinin doğası işte bu: Piyasa analizi yapılır, seyirci testi gerçekleştirilir, muayenesi tamamlanır ve tüketim için hazır hale gelene kadar tekrar tekrar modifiye edilir”

“En kaygı verici değişim gece karanlığı altında gizli bir şekilde gerçekleşti: Sinemadaki risk unsurunun kademeli ama istikrarlı bir şekilde yok edilmesi. Günümüz filmlerinin birçoğu anında tüketim için hazırlanmış kusursuz ürünler gibi. Bu filmlerin birçoğunun yetenekli kişiler tarafından yapıldığı doğru. Ancak sinemanın en temel noktalarından birisini kaçırıyorlar: Bireysel bir sanatçının birleştirici vizyonu. Zira bireysel bir sanatçı elbette tüm bu denklemin en riskli faktörüdür”

‘SİNEMA SALONLARI SERİ FİLMLERLE DOLMUŞ DURUMDA’

“Şimdi soruyor olabilirsiniz, benim problemim ne? süper kahraman filmlerini veya diğer film serilerini neden rahat bırakmıyorum? Sebebi çok basit. Bu ülkede veya dünyanın diğer taraflarındaki herhangi bir yerde, büyük bir ekranda bir şey izlemek isterseniz bu filmler şu anda öncelikli terciniz durumunda. Sinema tarihinde gerçekten de korkutucu bir dönem yaşıyoruz. Bağımsız sinema sayısı hiç olmadığı kadar az. Denklem tamamıyla tersine döndü ve dijital yayın servisleri içerik dağıtımı konusunda birincil sistem haline geldi. Ancak tüm bunlara rağmen; filmini büyük bir ekranda, geniş bir seyirci kitlesi karşısında izlenecek şekilde tasarlamak istemeyen tek bir film yapımcısı dahi tanımıyorum. Tabi bu durum beni de kapsıyor. Netflix için hazırladığımız filmi henüz yeni tamamlamış birisi olarak konuşuyorum. The Irishman filmini istediğimiz şekilde hazırlayabilmemiz için yalnızca ve yalnızca Netflix bize imkan sağladı ve bunun için onlara her zaman müteşekkir olacağım. The Irishman’in belli bir süreliğine sinemalarda gösterilecek olması çok güzel. Peki filmin daha fazla sinemada daha uzun süre vizyonda kalmasını ister miydim? Kesinlikle evet. Ancak filminizi kiminle yaparsanız yapın ortada olan bir gerçek var: Sinema salonları Marvel gibi film serileriyle dolmuş durumda”

Scorsese Marvel filmleri için şu açıklamaları yapmıştı:

“Bu filmleri izlemiyorum ama denedim, biliyor musunuz? Birer sinema örneği değiller. Açıkçası aktörlerin ellerinden gelenin en iyisini yaptığı tema parkları gibi geliyor. İnsanların duygusal ve psikolojik deneyimlerini başka insanlara aktardığı sinema bu değil.”

“Bu filmler kesinlikle sinema değil. Bambaşka bir şey. Bu tarz işlerin sinemayı işgal etmesine müsaade etmemeliydik. Sinema salonlarının bu noktada öne çıkması ve anlatmak istediği bir şey olan filmlere öncelik vermesi gerekiyor.”

“Korunması gereken şey bir filmi tecrübe etme süreci olmalı. Bunun en ideal versiyonu büyük bir izleyici kitlesiyle olması. Fakat farklı tecrübeler için de yer var. Örneğin lunapark gibi yani Marvel tarzında filmlerle birlikte sinema salonu temalı oyun parklarına dönüşüyor. Bu da farklı bir deneyim çeşidi. ‘Bu filmler sinema değil, başka bir şey’ derken bunu kastediyordum. İsterseniz bunu tecrübe edersiniz, istemezseniz etmezsiniz”

Scorses’in Marvel tartışmalarına Disney CEO’su Bob Iger’da katılmıştı. Iger, Scorsese için,  “Bence Scorsese hiç Marvel filmi görmedi. Marvel filmi izleyen hiç kimse bu açıklamayı yapmaz” dedi.