‘Mahkemenin kayyum kararı nasıl değiştirildi?’

Yayın tarihi: 22 Ocak 2020 Çarşamba 2:57 pm - Güncelleme: 22 Ocak 2020 Çarşamba 3:06 pm

HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında açılan kovuşturmada, partisinin etkinliğine katılmasının suç delili olarak gösterilmesi ile kayyum atamasına karşı Ankara 2’nci İdare Mahkemesi’nde açılan davada verilen “Yürütmenin durdurulması” kararını değiştirilmesini Meclis gündemine taşıdı. Özsoy, Adalet Bakanı Gül’e “aynı mahkeme heyetinin aynı davada 12 gün ara ile birbirine zıt iki karar alması hukuki olarak kabul edilebilir mi?” sorusunu yöneltti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy, görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı hakkında açılan kovuşturmada, partisinin etkinliğine katılmasının suç delili olarak gösterilmesi ile kayyum atamasına karşı Ankara 2’nci İdare Mahkemesi’nde açılan davada verilen “Yürütmenin durdurulması” kararını değiştirilmesini Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e sordu.

Selçuk Mızraklı’yı tutuklattıran itirafçıya beraat!

Partisinin etkinliğine katılması suç

24 Haziran 2018 genel seçimlerinde Diyarbakır’dan milletvekili seçilen, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı olarak seçilerek, milletvekilliğinden istifa eden Selçuk Mızraklı’nın, 19 Ağustos 2019’da görevinden uzaklaştırılarak yerine kayyum atandığını hatırlatan Özsoy, Mızraklı hakkındaki itirafçı beyanları ve milletvekilliği döneminde hakkında düzenlenen fezlekelerin birleştirilerek açılan davada yargılandığını söyledi.

“Neden suç sayılıyor?”

Özsoy, Meclis’e sunduğu önergeyle Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:

HDP Türkiye Cumhuriyeti seçim yasalarına göre kurulmuş, anayasadan kaynaklanan insan hak ve özgürlüklerini savunan yasal bir siyasi partidir. Siyasi partilerin eş genel başkanlarının ve vekillerinin ifade özgürlüğü kapsamında anayasal koruma altında olan konuşmaları ve basın açıklamaları neden suç sayılmaktadır? Bir siyasi partinin milletvekilleri veya üyelerinin genel başkanın konuşmasına müdahale etmemeleri suç mudur? Hangi yasa maddesi bunun suç olduğuna dayanak oluşturmaktadır? Kamuoyuna açık ve olarak yapılan bir konferansa veya basın açıklamasına katılmak suç mudur? Bu suçun yasal dayanağı nedir? Konferansa katılmak suç ise, Pervin Buldan’ın katıldığı ve konuşma yaptığı ilgili konferansa katılan ve ‘müdahale etmeyen’ kaç kişi hakkında dava açılmıştır? Konuşmaya ‘müdahale eden’ kimse olmuş mudur?

Selçuk Mızraklı’dan mektup: Hastanede bir ‘örgüt üyesi’ni gece nöbetinde ameliyat ettiğimi, bağırsaklarını kestiğimi…

“Mahkemenin kayyum kararı”

Özsoy, konuyla ilgili bir başka önergede, Diyarbakır Barosu’nun DBB’ye kayyum atamasına karşı “Yürütmenin durdurulması ve işlemin iptali” için Ankara 2. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada 18 Aralık 2019’da, “Dava dilekçesi ve eklerinin incelemesinde, dava konusu işlemin kapatılmasına ilişkin olması ve her an uygulanabilecek ve uygulanmakla tükenebilecek nitelikte bulunması nedeniyle davalı idarelerin savunması ve ara kararı cevabı alınıp ya da savunma ve ara kararına cevap süresi geçip yeni bir karar verilinceye kadar dava hususu işlemin durdurulmasına, savunma ve ara kararı cevap süresinin 30 gün olarak belirlenmesine oy birliğiyle karar verildi” şeklinde karar verildiğini ve Diyarbakır Barosu’na tebliğ edildiğini söyledi.

“12 gün ara ile karar değiştirildi”

Aynı mahkeme bu kez 30 Aralık 2019’da bu kez “Yanlışlığın düzeltilmesi” başlığıyla yeni bir karar aldığını anımsatan Özsoy, “Düzeltme yazısında ‘yanlışlığın düzeltilmesi istenilmesi üzerine 2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanun’un 30. Maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği düşünüldü… Davacı iddiaları sonucuna dair yanlışlığın düzeltilmesi isteminin kabulüne 30.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi’ şeklinde yeni bir karar almıştır. Yani, 12 gün ara ile aynı mahkeme heyeti aynı davaya ilişkin iki farklı görüş belirtmiştir” diyerek çelişkilere dikkat çekti.

“Yargıya müdahalenin delili”

Özsoy, konuya Adalet Bakanı Gül’e şu soruları yöneltti:

İlk kararda oybirliğiyle alınan yürütmeyi durdurma talebi neden devreye sokulmamıştır? Yürütmeyi durdurma talebi 12 gün sonra kim veya kimlerin baskısı sonucu değişmiştir? Aynı mahkeme heyetinin aynı davada 12 gün ara ile birbirine zıt iki karar alması hukuki olarak kabul edilebilir mi? Bakanlığın itirazı hüküm fıkrasındaki yazım hatasının düzeltilmesi kısmına ilişkin olmasına rağmen mahkeme burada nasıl kararın tümünü değiştirebilmiştir? Bu karar yargıya müdahalenin açık bir delili değil midir? 18 Aralık tarihinde verilen kararla 30 Aralık tarihinde verilen ikinci karar arasındaki sürede Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinde yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde sayılması gerekirken bakanlık olarak bu konuda nasıl bir tutum izlediniz. Bu döneme ait işlemleri yok sayacak mısınız?