Ersin Eroğlu - TELE1 ÖZEL
Akademisyen Necip Hablemitoğlu suikastı davası Ankara’da sürüyor. Hablemitoğlu’nun öldürülmesine ilişkin davada yeni bilirkişi raporu çıkmıştı. Raporda, cinayetten önce Eskişehir ve Ankara’da Hablemitoğlu’nu takip ettiği düşünülen kişiler ile sanıkların benzerliğinin olmadığı ifade edilmişti.
Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın karara itiraz ederek görüntülerdeki kişilerin araştırılmasını talep etmişti.
Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi Ersan Barkın’ın itirazını kabul ederek daha önce verilen “kovuşturmaya yer olmadığı” kararını kaldırdı. Bu kararla birlikte Hablemitoğlu’nu takip eden ve şüpheli olduğu değerlendirilen kişiler araştırılacak.
NE OLMUŞTU?
Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinin 22. yılında Veryansın TV yayınına katılan aile avukatı Ersan Barkın, Hablemitoğlu’nun öldürülmeden 4 gün önceki konferansının video kaydının dosyaya kazandırıldığını duyurmuştu. Barkın, videodaki 5 şüpheli için mahkemeye başvurduklarını ve sonuç beklediklerini söylemişti.
Hablemitoğlu’nun ölümünden dört gün önce yaptığı konuşmada, ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin emperyalizm yaklaşımlarını eleştirmiş ve özetle şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bütün bu tarikatlar, Amerika Birleşik Devletleri merkezli bu tarikatlar, bütün dünyada Amerika Birleşik Devletleri büyükelçiliklerinin koruması altında. Adeta cirit atıyorlar. Ve bundan Türkiye de nasibini fazlasıyla alıyor. Sadece bizim kendi tarikatlarımıza destek vermekle kalmıyorlar. Kendi tarikatlarını bu anlamda Türkiye’ye ve bütün dünya ülkelerine gönderiyorlar. Bakın Çin hükümeti tarikatı yasakladı. Ve Falun Gong tarikatının lider kadrosunun canını kurtaramayanları idam etti. Tarikatın lideri şu an Philadelphia’da. Buna karşılık bakıyorsunuz Moon Tarikatı, aynı şekilde bütün dünya için öngörülen tarikat, lideri yine aynı yerde. Türkiye için öngörülen Fethullahçılık. Fethullah Gülen yine aynı yerde.
Hatırlayacaksınız 1946 yılında barış gönüllüleri Türkiye’ye gelmeye başladığında, 10 binden fazla barış gönüllüsü, Türkiye’yi hallaç pamuğuna çeviriyorlar. Ve özellikle bir grubu yeşil kuşak teorisine en uygun grup olarak nitelendiriyorlar. Bu da Nurcular. Yine hatırlayacaksınız bu teoremi, komünizmin güneye inmesini önlemek amacıyla Türkiye dahil, İran dahil, Pakistan dahil, Afganistan, Suriye, Irak dahil olmak üzere; bütün İslam ülkelerinde şeriatçılığı güçlendirerek ulus devletler yerine tarikat yönetimlerini egemen kılarak, ateizme, komünizme karşı olan dinsel yapılanmayı güçlendirmeyi hedefliyor bu strateji. Türkiye’nin iş birlikçisi olarak da Said-i Nursi seçiliyor. Ve Said-i Nursi, bildiğiniz gibi Amerikalılara sonuna kadar hizmet ediyor. Aşağı yukarı 6 bin kişiyi, 6 bin Nur talebesini Türkiye’den götürüyorlar. Ve Amerika’da ilk Nur Cemaati kuruluyor. Elimde ilk Nur risalelerinin Amerika’daki yayın tarihine baktığımda, biri 1951 biri 1956. Yani o tarihlerden itibaren İngilizceye çevrilmiş risaleleri biz Amerika Birleşik Devletleri’nde görüyoruz.
Türkiye’de 4 bin 500 vakıf ve dernek var bunlara ait. Aşağı yukarı 1704 toplam okul var. Bunların 199’u Fethullah, 29’u Nakşibendilere ait. Mahmud Esad Coşan, Musa Topbaş gibi değişik Nakşibendi gruplarının da farklı okulları, farklı yurtları, farklı gazeteleri ve dergileri var. Bunların yanı sıra Cihat, Yöneliş, Darül Harp, Akabe, Vahdet, Selefi, Hizbut Tahrir gibi, çok sayıda maalesef İslamiyet, resmen irticai tensip eden gruplar da yine faaliyetlerine devam ediyor.”