Mahfi Eğilmez: Bir yılda 65,3 milyar dolar rezerv kaybı yaşanmış

Yayın tarihi: 28 Ocak 2021 Perşembe 7:09 pm - Güncelleme: 28 Ocak 2021 Perşembe 7:34 pm

Ünlü Ekonomist Mahfi Eğilmez, ‘2020’yi Eksi 41 milyar Dolar Rezervle Tamamladık’ başlıklı yazısında, ”TCMB’nin swap hariç net rezervi – 41,2 milyar dolar. Bir yıl önce + 24,1 milyar dolardı. Demek ki bir yılda 65,3 milyar dolar rezerv kaybı yaşanmış.” dedi.

Türkiye’nin 2020 yılında faizi düşük tutabilmek amacıyla döviz satarak kuru kontrol etmeyi denediğini söyleyen Eğilmez, bunun işe yaramadığını, önünde sonunda faizi yükseltmek gerekeceğini yıl boyunca anlatıp durduğunu belirtti.

Yazısının devamında Mahfi Eğilmez şu ifadelere yerdi:

Yılın bitmesine iki ay kalana kadar bu politikada ısrar edildi ve döviz satarak kura müdahale etmeye çalışılırken Merkez Bankası’nın döviz rezervleri kullanıldı. Swaplar hariç net rezervler eksiye geçmesine karşın bu politikada devam edildi. Sonrasında bu politikanın çözüm getiremeyeceği anlaşıldı ve TCMB politika faizi yüzde 8,25’den 17’ye kadar yükseltildi. Ne yazık ki giden rezervleri yerine koymak öyle kolay değil.

Aşağıdaki tablo 2020 yılsonundaki rezerv durumunu 2019 yılsonuyla karşılaştırmalı olarak ortaya koyuyor (Kaynak: TCMB / Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi Aralık 2020 tablosu, TCMB / Analitik Bilançosu ve TCMB / Döviz Kurları tablolarından yararlanılarak hazırlanmıştır.)

Tablodan görüleceği gibi 2019 yılsonunda net rezervler swaplar hariç 24,1 milyar dolar iken 2020 yılsonunda swaplar hariç net rezervler eksi 41,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş bulunuyor.

Risk yaratmak dediğimiz mesele budur. Doğru ekonomi politikası enflasyona neden olan temel faktörün TL’nin dış değer kaybı olduğunu görerek faizi zamanında artırmak ve kura müdahale için rezervleri harcamamak olurdu. O zaman rezervler eksi çıkmaz ve dışarıdan bakanlar açısından da ekonomi bu kadar riskli görünmezdi. Ekonomi bu kadar riskli görünmeyince CDS primi düşer Hazine de dış borçlanmayı daha düşük faizle yapabilirdi.

Faizi arttırmayacağız derken ortaya çıkan tablo budur. Sonunda hem rezervlerimizi harcamış olduk hem de faizi arttırmak zorunda kaldık. Üstelik riskleri de yükselttik.