Madenciler: Soylu, çözüm için 15 Ocak’a kadar süre istedi

Yayın tarihi: 17 Kasım 2020 Salı 5:16 pm - Güncelleme: 17 Kasım 2020 Salı 5:21 pm

6 yıldan bu yana ödenmeyen maaşları ve tazminatları için Ankara’ya yürüyen Soma ve Ermenek maden işçilerinden oluşan bir heyet İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştü. Soylu’nun 15 Ocak’a kadar süre istediğini ve çözüm sözü verdiğini aktaran madenciler, direnişlerini sonlandırdı.

Soma ve Ermenek maden işçilerini temsil eden Bağımsız Maden İşçileri Sendikası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile dün yapılan görüşmenin ardından bugün bir açıklama yayımladı.

Açıklamada, Soylu’nun yarından başlamak üzere en kısa sürede bu sorunu çözeceğini belirttiği ifade edilerek, “Bana Ocak ayının 15’ine kadar süre verin. Bu süreye varmadan mutlaka bir çözüm üreteceğiz” dediği aktarıldı.

​Soylu’nun ayrıca Ermenek maden işçilerinin sorununun çözülmesiyle ilgili Karaman Valisi’ni arayarak sorunun 2 gün içinde çözüme kavuşturulmasını söylediği ifade edildi.

ÇÖZÜM OLMAZ 16 OCAK’TA YÜRÜYÜŞ

BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre, madenciler Ocak ayının 15’ine kadar süreci aktif bir şekilde takip edeceklerini ve çözüm gerçekleşmezse 16 Ocak’ta tekrar Ankara yürüyüşüne başlayacaklarını ifade etti.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bir direnişi daha başarı ile bitiren maden işçilerinin mücadelesine selamlar… Geçen yıl aynı vakitlerde 33 günlük bir direnişle önce Türkiye Kömür İşletmeleri’ne hizmet alımı sözleşmesiyle çalışan 2200 Eynez işçisinin ödenmeyen haklarını 2020 Şubat ayından ödenmesini sağlamıştık ardından Mart ayının sonuna kadar çıkması gereken yasa sözü pandemi gerekçesiyle tutulmayınca Mayıs sonunda başladığımız eylemler ve ardında Temmuz ortasında Soma Meydanında geceli gündüzlü yürüttüğümüz direnişle katil şirket Soma Holding’e bağlı rödovans sözleşmesiyle TKİ’ye çalışan Atabacası, Işıklar, Geventepe işçilerinin ödenmeyen haklarını bu kez yasa yaparak ödettirmiştik.

​Uyar Madencilik işçileri akla mantığa, hukuka aykırı biçimde yasanın dışında tutuldu. 14 yıllık mağduriyetler yaratmış Uyar patronu Azim Uyar bir kez daha siyaset, sarı sendika ve devlet bürokrasisince bir kez daha korunmuş, kollanmıştı. Biz geçen yıl yola çıktığımızda pankartımızda Uyar Maden İşçileri yazıyordu. Ancak Uyar işçileri oldukça bilinçli bir biçimde bizim mücadelemizden ayrı tutuldu, bölünmeleri sağlandı. Ancak yasa çıkıp Uyar işçileri kapsamın dışında bırakılınca ihanetin düzeyi işçilerce kavrandı. Topluca sendikamıza geldiler ve bizim alın terimizin karşılığını almamız için kavga etmek dışında bir seçeneğimiz kalmadı dediler. Ve bir son çare mercii olarak Bağımsız Maden-İş Sendikamız öncülüğünde ağustos ayında mücadeleye başlandı.

Soma içinde gerçekleştirdiğimiz eylemlerin, basın açıklamalarının ardından artık herkesin bildiği gibi 12 Ekim’de Ankara yoluna çıktık. Uyar maden işçileriyle aynı yoksulluk içinde haksızlığa uğramış, açlık, geleceksizlik, belirsizlikler içinde kıvranan emekçi halkımıza derdimizi anlatmak, korkan elleri korkusuz kılmak, susan dilleri konuşturmak, görmeyen gözleri görür yapmak dışında yolumuz yok dedik. Zaten yaşamıyoruz ki ölümden korkalım diyen bir madenci birliğiyle yollara düştük. Daha ilk adımda Soma meydanında yüzlerce kolluk gücü tarafından iki saat fiilen gözaltında tutulduk. Yolu açtırıp 301 kardeşimizin mezarlığına kadar yürüdük. Fakat orada da beş gün mezarlıkla, foseptik çukuru arasına beş gün hapsedildik.

İlk müzakere çağrısı geldi. Heyetimiz TKİ Genel Müdürü ile Ankara’da görüşme yaptı. Genel müdür benim yetkim yok dedi. Oyalanmaya tepkimizi gösterdik. Bir gece yarısı 100 maden işçisinin yaratıcı organizasyonuyla ablukayı yardık ve kendimizi Salihli Durasallı’ya attık. Yüzlerce kolluk gücü tarafından çadırlarımız kuşatıldı. Bulunduğumuz noktayı yarım saat içinde terketmezseniz sizi ezeceğiz, dağıtacağız, devletin gücünü göstereceğiz denildi. Öyle mi Alay komutanı, vallahi de billahi de korkmuyoruz sözü işte o haddini aşmış tehdide karşı gecenin karanlığını yarıp bütün ülkeye bir cesaret feneri olarak yayıldı. Gece Saat 4.30 da gözaltına alındık. Suçlama bile yapılmadan serbest bırakıldık. Salihli’de bir hafta kaldık.”