‘Yenilmez İsrail ordusu ve istihbaratı’ efsanesi çökünce çoğu dinci, radikal Yahudi, Siyonist, ırkçı ve faşist partilerden oluşan Netanyahu hükümeti çizilen karizmayı kurtarmak için Gazze’yi yerle bir etmek için orduya emir verdi.
Dünyada herkes korkak İsrail askerlerinin havadan, karadan ve denizden ne tür katliamlar yaptıklarını gördü görüyor. Şimdiye dek çoğunluğu çocuk ve kadın 13 bin Filistinli öldürüldü, 30 bini yaralandı ve 20 binden fazla ev, hastane, okul, cami, BM ofisi yıkıldı. Irak ve Afganistan işgalinde Amerika’nın attığı bombalardan daha fazlasını Gazze’ye atan İsrail 1,5 milyon Filistinliyi Gazze’nin kuzeyinden güneyine göçe zorladı.
Neyseki; İsrail sevdalısı zırcahil zevzekler ‘Filistinliler topraklarını satıp kaçtı’ demiyor.
Askersel üstünlüğüne ve ABD ile Batılı ülkelerin sınırsız yardımlarına rağmen İsrail ordusu karadan Gazze’ye giremiyor ve her denemede onlarca tank, askeri araç ve asker kaybederek geri çekilmek zorunda kalıyor. İsrail’de herkesin morali bozuk çünkü Arap ve Müslüman ülke yönetimlerinin ihanetine rağmen Filistinliler direniyor . Cumartesi günü Riyad’da bir araya gelen 22 Arap ve 35 Müslüman ülke lider ve temsilcileri konuşmanın yani kuru gürültünün ötesine geçemediler. Önce Araplar sonra da hep birlikte ‘çok sert ifadelerle’ İsrail saldırılarını kınayıp protesto eden liderler ‘Filistin halkından yana eylemsel’ hiç bir adım atmadan dağıldılar.
Örneğin ‘Katliamlara destek veren batıya baskı yapmak için petrol ambargosu uygulayalım, elçilikleri geçici kapatalım ve ekonomik ilişkileri askıya alalım’ türünden isteklere Mısır, BAE, Bahreyn, Ürdün, Fas, Sudan ve Suudi Arabistan karşı çıktı. İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ‘İsrail vahşetini durdurmak için Filistinlilere askeri yardım ulaştıralım’ çağrısını çoğunluk duymamazlıktan geldi.
Oysa ABD başta olmak üzere emperyalist ülkeler en az yüz savaş gemisini İsrail’e yardım için bölgeye gönderdi, Kıbrıs’taki İngiliz üslerinden tonlarca silah ve askeri malzemeyi İsrail’e taşıdı ve BM’de İsrail’i kolladı.
Arap ve Müslüman ülke liderleri ise içi boş hamasi lafların dışında hiç bir şey yapmıyor, yapamıyor ve çoğunluk yapmak istemiyor çünkü ihanet içindeler.
Bir düşünün en az 1,7 milyar Müslüman 7 milyon Yahudinin ülkesi İsrail’den korkuyor.
Bu yalnız ve yalnız ihanetle açıklanır.
Vietnam, Somali, Irak, Afganistan, Latin Amerika ve daha bir çok yerdeki yenilgileriyle ünlenen ABD ve NATO Ukrayna’da büyük yenilgi alıyor ama Arap ve Müslüman liderlerin büyük bölümü Washington’dan ödü kopuyor.
Bu nasıl bir rezillik.
Bu nasıl bir saçmalık.
Bu nasıl bir onursuzluk!
Bu rezillik, saçmalık ve onursuzluğu gören İsrail doğal olarak şimdi Gazze ve Batı Şeria’da ama kurulduğu 1948’den bu yana bölgemizde ve dünyada her türlü pisliği yaptı ve yapıyor çünkü ona ve siyonizme inanan Yahudilere göre bu ‘dinsel içerikli ve amaçlı bir savaştır’ ve ‘Büyük İsrail Devleti’ kurulmadan bitmeyecektir.
Netanyahu başta olmak üzere İsrailli asker ve sivil yöneticiler her konuşmalarında bunu gizlemiyorlar.
Gazze’ye gönderilen askerlerin yanına propagandacı Hahamlar veriliyor. Ortak söylem ‘inancımızın gereği olarak çocuk, kadın ve sivil ayırmadan tüm Filistinlileri öldürebiliriz’.
Dünya halkları ayağa kalkmış ama İsrail’in umurunda değil. Herkes İsrail vahşetinden nefret ediyor ama kendi iktidarını düşünen Netanyahu; İsrail’i kuran ABD ve müttefiği emperyalist ülkelere ve Müslüman ülkelerinin işbirlikçi iktidarlarına güveniyor. Ve buna rağmen İsrail askerleri Gazze’nin içine giremiyor çünkü Hamaslı militanlardan korkuyor ve Lübnan’daki Hizbullah’tan ödleri kopuyor. Doğuda Amerikan destekli PYD/YPG ve kuzeyde Türkiye destekli İslamcı gruplar olmazsaydı Suriye de bu savaşa katılsaydı İsrail’in işi çok daha zor olurdu. İran ve Yemen de Filistinlilere destek verirse İsrail perişan olurdu. Ama Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve başlangıçta Katar 8 yıldır Yemen’i bombalıyorlar. ‘Arap Baharı’ sürecinde Müslüman ülke destekli İslamcı IŞİD, NUSRA ve benzeri katillerin Suriye’yi ne hale getirdiği ortada. İran’ı kuşatan ve aralarından Türkiye’nin de bulunduğu tüm bölge ülkelerinde Amerikan askeri üsleri var. Ama hepsinden daha önemli olanı Türkiye dahil bu coğrafyanın ve elbette dünyanın bir çok yerinde ruhunu ABD’ye ve kuklası İsrail’e satan, kiralayan ya da rehin bırakan çok sayıda politikacı, sözde gazeteci, akademisyen, sanatçı ve bilumum azman ve uzmanın var olmasıdır. Bir ay öncesi gibi sesleri çakmıyor ama bozuk karekterlerinin ve sırtlarındaki küfenin gereğini her zaman yapacaklardır.
Köle olmak böyle bir şeydir.
Sahip; ucuz ya da pahalı parasını ödeyerek satın aldığı kölesini her zaman, her yerde, istediği gibi ve tepe tepe kullanma hakkına sahiptir. Köle de bu durumdan memnun ise yani özgür ve onurlu yaşamanın ne olduğunu bilmiyorsa sorun yok demektir.