Küresel riskler: Polikriz ve permakriz
2023’DE ESEN RÜZGÂRLAR
Rüzgârların hangi yönden estiğinin yanıtı: her yönden! Dile getirilen o ki, dünya bir “polycrisis (çoklukriz)” ve 2022’nin hit sözcüğüyle permacrisis (hepkriz) içinde! Hem ekonomik-malî hem ekolojik (iklimsel vb.) ve jeopolitik vd. Acaba küreselleşme (küresel tedarik zincirleri olgusu) ve serbest piyasa dönemi kapanıyor mu? Devlet müdahaleleri artıyor mu? Çin (sosyalist piyasa ekonomisi) modelinin yıldızı mı parlıyor? Rüzgârlar böyle ve Bob Dylan’ın ünlü parçasını çağrıştırıyor: Cevabı dostum rüzgârda bunun (Blowin’ in the Wind).
DEF kurucusu K. Schwab’a göre çok yönlü yani siyasal – sosyal – ekonomik etmenler küresel ve ulusal düzeyde parçalanmayı arttırıyor! 2018 yılındaki Davos Zirvesi “Parçalanmış Bir Dünyada Ortak Gelecek Yaratmak” ana temasıyla toplanmıştı. Beş yılda çok şey değişmiş olsa da bu yıl da Davos’un teması değişmedi: “Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği”. Demek ki, teşhis tamam ama tedavi natamam! Gelecekbilimsel kurgu yok ortada!
Zirveye bu yıl Çin’in katılımı çok düşük olmuştu. Rusya hiç yer almamıştı. DEF artık eski neoliberal iklimdeki gibi bir küresel örgüt niteliğinde değil, emperyalist batı ile sınırlı. Aslında toplananların kendi yarattıkları sorunlara “asla uygulamayacakları” sözde çözümleri ısıtıp ısıtıp temcit pilavı gibi konuşmaları da ayrı bir komedi. Aynı trajedi yinelendiğinde artık komedi olmaktadır.
Davos zirvesinde katılımcıların cinsiyete göre dağılımında kadınlar lehine değişim “Davos erkeği” deyiminin yerini “Davos insanı” deyimine bırakmıştı. Panellerde kadınların oranı yüzde 42’ye ulaşmıştı. Acaba bu gelişim küresel sorunların çözümünde daha barışçıl ve adaletli bir yaklaşıma yol açabilir mi, yoksa bu kadınlar zaten neoliberalizmin birer savunucusu rolündeler mi?
DEF KÜRESEL RİSKLER RAPORU 2023
Araştırmada küresel risk, herhangi bir olay veya koşulun gerçekleşme olasılığı ve eğer risk gerçekleşirse Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın, nüfusun veya doğal kaynakların önemli bir kısmına olumsuz etkide bulunması olarak tanımlanmaktadır.
Beş öbekte 32 küresel risk incelenmiş. Bunlar aşağıda verilmiştir.
İKTİSADÎ RİSKLER
Varlık balonu patlaması; sistemik olarak endüstride önemli bir çöküş; borç krizleri; kayıtdışı ekonomik etkinliklerin çoğalması; yıllarca uzamış ekonomik durgunluk; hızlı ve sürekli enflasyon; şiddetli emtia (enerji, gıda, metal vb.) fiyat şokları veya dalgalılık.
ÇEVRESEL RİSKLER
Mavi (deniz/temizsu) biyoçeşitlilik yitimi ve ekosistem çöküşü; iklim değişimine uyumda başarısızlık; iklim değişimine bağlı göç konusunda başarısızlık; karasal biyoçeşitlilik yitimi ve ekosistem çöküşü; insanların neden olduğu çevresel hasar; doğal afetler ve aşırı hava olayları; şiddetli emtia zinciri krizleri.
JEOPOLİTİK RİSKLER
Jeoekonomik cepheleşmeler; stratejik kaynaklara (teknoloji, enerji ve mineraller dahil) ilişkin jeopolitik çekişme ve tartışmalar; devlet içi çelişkiler (iç çatışma vb.); devlet çöküşü; terör saldırıları; kitlesel imha silahlarının uluslararası kriz veya önemli tahribat potansiyeli çıkaracak biçimde kullanımı.
SOSYAL RİSKLER
Sosyal hizmetlerin ve kamusal altyapının eksikliği veya çöküşü; yaşam maliyeti krizleri; istihdam ve geçim kaynağı krizleri; sosyal kaynaşmada (kohezyon) aşınma (erozyon) ve sosyal kutuplaşma; enfeksiyon hastalıklarının hızlı ve yoğun yayılması; büyük ölçekli istenç dışı göç; yanlış enformasyon; kirliliğin yol açtığı insan sağlığı etkileri; şiddetli zihinsel sağlık bozulması; yaygın gençlik düş kırıklıkları.
TEKNOLOJİK RİSKLER
Otomasyon ve işlerin yer değiştirmesi; siber saldırılar nedeniyle kritik bilgi iletişim altyapılarının ve ağlarının çalışamaz duruma girmesi; dijital güçte yoğunlaşma ve tekelleşme; siber güvenlik önlemlerinde başarısızlık (kişisel bilgilerin kaybı, veri yolsuzluğu ve hırsızlığı, siber casusluk); yaygın dijital hizmetlerin eksikliği ve dijital eşitsizlik.
GERÇEKLEŞMESİ EN CİDDİ İLK 10 RİSK
Raporda 10 yıllık bir gelecek perspektifinde riskin ciddiyetine dayalı olarak on risk önem sırasıyla şöyle olmuş: İlk dördü çevresel; “iklim değişikliği riskini göçerme ve iklim riskine uyum eylemlerindeki başarısızlıklar, doğal afetler ve aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik yitimi ve ekosistem çöküşü”, ardından bir sosyal risk olarak “büyük ölçekli istenç dışı göç” geliyor. Altıncı sırada bir çevresel risk olarak doğal kaynak krizleri, ardından yine bir sosyal risk olarak sosyal kaynaşmada (kohezyon) aşınma (erozyon) ve sosyal kutuplaşma gelmiş. Sekizinci sırada bir teknolojik risk olarak “yaygın sibersuçlar ve siber güvensizlik”, ardından bir jeopolitik risk olarak “jeoekonomik cepheleşmeler riski” ve sonuncu olarak yine bir çevresel risk olarak “büyük ölçekli çevresel hasar olayları riski” yer almış. Bu on riskin altısının çevresel risk, ikisinin sosyal risk, birinin teknik ve diğer birinin jeopolitik risk olması çok dikkat çekici gözüküyor. Biri ekonomik risk mi dedi? Yok maalesef!
Anahtar: Environmental (Çevresel), Societal (Toplumsal), Technological (Teknolojik): 2023’deki riskler 1. İklim değişikliğiyle başedebilmede başarısızlık, 2. İklim değişikliğine uyum sağlamada başarısızlık, 3. Aşırı hava olayları, 4. Biyoçeşitlilik yitimleri, 5. Büyük ölçekli istem dışı göç.
ETKİSİ BÜYÜK OLABİLECEK İLK 5 RİSK
Gerçekleştiğinde en çok etki yaratacak beş risk ise önem sırasıyla “enerji tedarik krizi”, “yaşam maliyeti krizi”, “yükselen enflasyon”, “gıda tedarik krizi” ve “kritik altyapıya siber saldırılar” olarak ortaya çıkmış. Zaidi’nin ifadesiyle “bunlar, hayatı idame ettirebilme için önem arz eden krizler”!
DEF YÖNETİCİ DİREKTÖRÜ GN. MD. SAADİA ZAHİDİ’NİN AÇIKLAMASI
Zahidi geçen yıl şöyle konuşmuştu: “Sağlık sorunları ve ekonomik istikrarsızlıklar toplumsal bölünmeleri arttırıyor. Bu da uluslararası gerilimi arttırdığı için, eşitlikçi ve hızlı bir küresel iyileşme için işbirliğini güçleştiriyor. Küresel liderlerin bu krize karşı direncin artırılması için çok paydaşlı bir yaklaşım çerçevesinde eşgüdüme yönelmeleri gerekiyor.” Bu yıl da şunların altını çizdi: “Raporumuzdaki ankete katılanların beşte dörtten fazlası önümüzdeki iki yıl içinde dalgalılık bekliyor. Bu yılki raporda ortaya çıkan durumu çoklu kriz (polycrisis) olarak adlandırabiliriz. Gıda, su, metaller ve mineraller gibi doğal kaynaklar eksikliğinin yanısıra sosyoekonomik krizle ve çevresel krizle de karşı karşıyayız.
Krizlerin yapışkanlılığı yani hepkriz (permacrisis) ekonomik ve teknolojik parçalanmalara yol açıyor. Stratejik sektörlerde ulusal dayanıklılık sağlamanın maliyeti çok yüksek ve bunu ancak birkaç ülke başarabilir. Jeoekonomik dinamikler de küresel işbirliği için şiddetli pruva (önrüzgarlar, karşıdan esen rüzgarlar) oluşturmaktadır.
YA TÜRKİYE
Raporda ülkelere özgü olarak da en önemli beşer risk sayılmış. Türkiye için bu riskler önem sırasıyla şöyle (5.sırayı iki risk paylaşmış): “hızlı ve sürekli enflasyon”, “istihdam geçim kaynağı krizleri” “devlet içi çelişkiler (iç çatışma vb.)”; “şiddetli emtia zinciri krizleri”, ”borç krizleri”, “şiddetli emtia (enerji, gıda, metal vb.) fiyat şokları”.
Türkiye’den Davos Zirvesi’ne katılanlar arasında Sabancı Holding’ten Cenk Alper’in sunumunda küresel krizlerin çözümü için “döngüsel ekonomi”nin kritik bir rol oynayacağının altını çizmiş olması önemliydi. Yeşil badana / yıkama (greenwashing) ve yeşil susma / örtbas etme (greenhushing) faaliyetlerinin ötesine geçilmesi sorunsalı dev bir engel olarak önümüzde durmaktadır çünkü.
SON SÖZ
Raporun sonuç bölümünde şöyle bir vurgu var: “Devam eden şoklar gelişirken dünya bir yol ayrımına gelmiş durumdadır. Düşük işbirliği, düşük yatırım ve düşük büyüme söz konusu…Çoklu / karmaşık kriz ortamında ulusal önlemlerle küresel işbirliği arasındaki dengenin iyi kurulması gerekiyor. Bundan sonraki çoklu krizlerin üstesinden işbirliği ile gelebiliriz”.
Bu amaçla olsa gerek, bu yıl Davos Zirvesi’nde Küresel İşbirliği Köyü (Global Collaboration Village-GCV) kuruldu. Bu gerçek bir köy değil, metaverse’de bir platform ve burada kritik küresel sorunlara yenilikçi çözümler aranacak. Umarız bu girişim Nasreddin Hoca’nın karanlıkta düşürdüğü akçeyi aydınlıkta araması hikayesi gibi olmaz.
Rapora dayalı tartışmalarda gündeme gelen geleceğe yönelik kritik soru şu: “Kurtuluş, sosyal paydaşlar kapitalizmi ile mi olacak”? Soru yeni değil aslında.
2001 Davos Zirvesi’nde bir oturumun başlığı şöyleydi: “21.Yüzyılın Şirketinin Biçimlendirilmesi”. Bu oturumda panelistlerden biri Enron’un CEO’su K. Lay idi. Lay tarihteki en büyük şirket batışlarından biri bağlamında 2004’de tutuklandı.
2018 Davos Zirvesi’nde bir oturumun başlığı da şöyleydi: “Daha İyi Bir Kapitalizme Doğru”. Bu oturumdaki panelistlerden biri Nissan CEO’su C. Ghosn idi. Aynı yıl Kasım’da gelirini eksik beyan etme ve şirket fonlarını kötüye kullanma vb. suçlardan Japonya’da tutuklandı! Sonra da ilginç bir transferle Lübnan’a kaçmıştı!
Deminki soru geçen yıllardan bu yıla transfer; yanıt da bu yıldan gelecek yıl(lar)a transfer! Böyle gelmiş böyle gider mi? Risk Toplumu kitabıyla ünlü Ulrich Beck şöyle demiş: “Servet tepedekilere, risk aşağıdakilere”!
Kaynak: https://www.weforum.org/reports/global-risks-report-2023/
EK- 1: Yazıda adı geçen Metaverse’deki Küresel İşbirliği Köyü resmi