Merkez Bankası para politikaları kurulu yeni yılın ilk faiz kararını verecek. Gazeteci Erdal Sağlam Deutsche Welle Türkçe'de yer alan yazısında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz indirme baskılarına zorunlu ara verileceğine yer verdi.

Merkez Bankası'nın faizi yüzde 14'de bırakacağını belirten Erdal Sağlam "Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimlerinden vazgeçmiş değil. Ancak önceliği kurlardaki artışın önlenmesine vermiş durumda. Cumhurbaşkanı ve ekonomi yönetiminin şu anda tek hedefinin Mayıs ayı sonuna, yani turizm sezonu açılana kadar kurların mevcut seviyesinde tutulması. Bunun için kamu bankaları kanalıyla aktif bir müdahale sürdürüldüğü gözleniyor" ifadelerini kullandı.

ZORUNLU ARA

https://tele1.com.tr/gozler-merkez-bankasinda-iste-faiz-karari-oncesi-son-tahminler-548606/ Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine bu ay "zorunlu ara" vermesi bekleniyor. Döviz kurlarını Mayıs'a kadar bu seviyede tutmak isteyen Cumhurbaşkanı'nın, bu konuda ikna edildiği görülüyor. Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin son açıklamalarından bu ay faiz indirimlerine ara verileceğini anlıyoruz. Piyasalardaki hemen hemen tüm aktörler, bu nedenle Perşembe günkü Merkez Bankası toplantısında politika faizinin yüzde 14'de bırakılmasını bekliyor.

ÖNCELİK KURLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimlerinden vazgeçmiş değil. Ancak önceliği kurlardaki artışın önlenmesine vermiş durumda. Cumhurbaşkanı ve ekonomi yönetiminin şu anda tek hedefinin Mayıs ayı sonuna, yani turizm sezonu açılana kadar kurların mevcut seviyesinde tutulması. Bunun için kamu bankaları kanalıyla aktif bir müdahale sürdürüldüğü gözleniyor. Merkez Bankası'na yakın kaynaklar da kamu bankalarının "haftanın 7 gün 24 saati" piyasalarda aktif olduğunu, her zaman döviz satmadıklarını ama belli bir seviyenin üzerine çıkılmaması için, müdahale ettiklerini belirtiyorlar. Bakan Nebati de bu konudaki sorulara "hiçbir ülke bu durumlara seyirci kalmıyor" diyerek, üstü örtülü biçimde dolaylı kamu bankaları müdahalesini kabul etmiş görülüyor. Yapılan müdahaleler zaten eksi 60 milyar doları aşan, swap hariç net rezervlerin giderek erimesine yol açıyor. Teknik olarak hâlâ rezerv eriterek müdahale sürdürülebilir gözüküyor ancak net eksi rezerv rakamları büyüdükçe, uluslararası alandaki tedirginlik artıp, risk primleri de artıyor. Merkez Bankası son olarak Birleşik Arap Emirlikleri ile yaptığı swap anlaşmasında olduğu gibi, brüt rezervleri yüksek göstermek için çaba gösteriyor ama net rezervler erimeye devam ediyor. ABD Merkez Bankası FED'den beklentiler de kurlar üzerinde baskı oluşturmaya aday. Son enflasyon verileri ve "FED'in enflasyona karşı yeterli tutum almadığı" eleştirileri nedeniyle, son haftada daha sıkı para politikasına beklenenden önce geçileceği anlaşılıyor. 2022'de faiz artışının Mart'a çekileceği, 25 yerine 50 baz puan yapılacağı beklentisinin de arttığı görülüyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybı beklentisi arttı. https://tele1.com.tr/erdogandan-faiz-indirimi-sinyali-547556/ GARANTİSİ YOK Tüm bu gelişmeler, önceliği kur seviyesine haline gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da etkilemiş gözüküyor. Son yaptığı açıklamada "faiz de kurlar da inmeye devam edecek ama acele etmeden" demesi bir süre faiz indirimlerine ara verileceği şeklinde yorumlandı. Erdoğan'ın ilk fırsatta faiz indirimlerine devam etmek istediği, Ocak ayında ara vermeye razı olsa bile, yakında yeniden indirim isteme ihtimalinin de bulunduğu belirtiliyor. Öte yandan faiz indirimlerine bir süre ara verilse bile, kurların bu seviyede tutulabileceğinin garantisi bulunmuyor. İktisatçıların bir bölümü, yüksek açıklanacak Ocak enflasyonuyla birlikte, politika faizi yüzde 14'de kalsa bile, enflasyon ile politika faizi arasındaki uçurumun büyüyeceğini hatırlatıyorlar. Ocak ayı sonunda yıllık enflasyonun yüzde 50'ye çıkması halinde negatif reel faiz oranı 35'in üzerine çıkabilir, bu fark kurlar üzerinde yaratacağı baskı yüksek olabilir. HALKIN FATURASI BÜYÜYOR 18 TL'yi aşan dolar kurunu düşürmek için kur korumalı mevduat imkanı getiren ekonomi yönetimi, ilk anda kuru 10 TL'ye kadar düşürdü ancak ilk etkiden sonra kurlar yeniden 13 TL'nin üzerine çıktı, 14 TL'yi zorlamaya başladı. Bu ataklar kamu bankaları müdahalesiyle önlenmeye çalışırken, bir yandan da kur korumalı mevduat imkanının şirketlere de genişletilip, ayrıca kurumlar vergisi kolaylığı getirmek zorunda kalındı. Kurları tutabilmek için ekonomi yönetiminin her yöntemi denediği, yastık altı altınların primle alınması, enflasyona endeksli tahvil ve mevduatın getirilmesi gibi yöntemler de piyasalarda konuşuluyor. Ekonomi yönetiminin "ne olursa olsun kurları tutalım" telaşını gören iş alemi temsilcilerinin ise her gün sayıları artan biçimde taleplerine şahit oluyoruz. Şirketlerin isteği üzerine kur korumalı mevduattaki vade sınırını 6 aydan 3 aya çekmeye razı olan, talep üzerine kurumlar vergisi kolaylığı, bankalara komisyon kolaylığı sağlayan ekonomi yönetiminin gelen talepleri büyük ölçüde kabul etmesi üzerine taleplerin daha da artması dikkat çekiyor. İş dünyasından gelen taleplerin bir bölümünün, örneğin yüzde 25'lik ihracat dövizini Merkez Bankası'na satmak zorunda kalan ihracatçıların, uygulamalar nedeniyle çektikleri sıkıntıların haklı talepler olduğu gözleniyor. Ancak bazı taleplerin de gündemi fırsat bilerek, "bu dönemde ne koparırsak kârdır" anlayışından kaynaklandığını da söylemek gerekiyor. Bankalara belli oranda kur korumalı mevduat oluşturmaları halinde komisyon kolaylığı getirilirken, bankalar mevduatta vadesiz yerine en az 3 aylık vade yapılmasıyla, bir miktar rahatlamış görünüyorlar. Ayrıca Merkez Bankası'ndan yüzde 14'le para kullanıp, daha yüksek kâr marjlarıyla kredi kullandırma veya tahvil yatırımı imkanı da kazanmış oldular.

Erdal Sağlam'ın Deutsche Welle Türkçe'de yer alan yazısının tamamı için tıklayın

Muhabir: Barış Önal