Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Meclis'te yaptığı konuşmada "Türkiye'nin paraya ihtiyacı yok" sözlerine rağmen borsadaki düşüş akıllara "Borsa yabancı yatırımcı için cazip hale mi getiriliyor" sorusunu gündeme getirdi. Varlık Fonu'nun bu amaçla hisse sattığı iddia edildi.
Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, Ekonomim'de yer alan yazısında borsada yaşanan düşüşten bahsederek, "Küçük tasarruf sahipleri sayıca çok olmalarına rağmen borsayı böylesine oynatacak büyüklükte portföye sahip değil." dedi. "Belki de filler tepişiyor ve çimler eziliyor, böyle bir durum da var" diyen Aktaş yabancı yatırımcının Türkiye'ye gelmesi için Varlık Fonu'nun hisse satmış olabileceği iddialarını gündeme getirdi. Aktaş, Varlık Fonu hakkında olan bu iddianın doğrulanmasının zor olduğunu ifade etti. Aktaş, bir piyasa profesyonelinin olayla ilgili şu açıklamalarına yer verdi, "Sıcak paranın gelmesi için ya dövizin yukarı gitmesi ya borsanın aşağı gelmesi lazım. Hükümet seçim öncesi dövizin yukarı gitmesini istemez, bu yüzden borsanın düşmesi lazım. Gerek faiz artışları, gerek TL depo ihaleleri bu amaca hizmet ediyor. Daha da olmazsa Varlık Fonu satış yapıp fiyat düşürür." https://tele1.com.tr/borsaci-nihat-ozcelike-operasyon-8-kisi-gozaltinda-978327/"KİMSE AÇIKLAMAYA CESARET EDEMEZ"
Varlık Fonu'nun hisse sattığına ihtimal vermediğini söyleyen Aktaş, "Küçük tasarruf sahibi hisse senedine yatırdığı elindeki üç kuruşunu da kaybetmiş bir şekilde burnundan soluyorken hiçbir kişi ya da kurum borsayı kendisinin düşürdüğünü itiraf etmez, edemez. Hele hele bu operasyonun yabancı yatırımcının BİST’e girmesine olanak tanımak amacıyla yapıldığını söylemeye kimse cesaret edemez" dedi. Genel Seçimlerin ardından değişen ekonomi yüzünün bir çok 'mümkün değil' denileni yaptığını ifade eden Aktaş şu ifadeleri kullandı: "Ekonomi yönetimi her ne kadar “Türkiye’nin paraya (dövize) ihtiyacı yok” diyorsa da, biliyoruz ki fena halde döviz arayışı içindeyiz. Nereden ne buluruz; fellik fellik dolaşıyoruz. Mevcut iktidar, daha önce verdiği kararlar sonucu sürdürülemez hale gelen para politikasını seçimden sonra ekonomi yönetimini yenilemek suretiyle adeta ters yüz etti. Yeni ekonomi yönetimi, yüzde 8.5’te devraldığı politika faizini, tabii ki siyasi otoritenin onayı ile yüzde 42.5’e kadar çıkardı. Seçimlerden sonra, seçim öncesi baskı altında tutulan döviz de bir ölçüde bırakıldı. Bir taş atılıp iki kuş vurulmak isteniyordu. Bunlardan biri enflasyonla mücadelede, diğeri ise yabancıların iç borçlanma senetlerini almasına zemin hazırlamaktı. Nitekim yabancı yatırımcı devlet iç borçlanma senedinde yavaş yavaş alıcı pozisyonuna geçiyor. Yabancılar kasım ayı başından bu yana bir buçuk ayda net 1.5 milyar dolarlık iç borçlanma senedi aldı. Yabancılar bu bir buçuk ayda 1.8 milyar dolarlık da hisse senedi aldı. İşte istenen, bu alımın hızlanarak devam etmesi. Yabancı bu kur düzeyini ya da bu fiyatı gelmek için uygun bulmuyorsa yapılacak belli; ya kur yukarı ya fiyat aşağı. Ama dövize gerçekten ihtiyacımız yoksa, o durumda tabii ki hiçbir şey yapmaya da gerek yok!""BU SORU DAHA FAZLA SORULUYOR"
Yabancı yatırımcının piyasaya girmesi isteniyor diyen Aktaş yazısında, " Ekonomi yönetimi yabancının devlet iç borçlanma senedine gelmesi için faizi yukarı çekebilir, inisiyatif tümüyle ellerinde. Ama yabancının bir de hisse senedi piyasasına girmesi isteniyor.Peki bu nasıl olacak? Faiz artırarak iç borçlanma senetlerinin fiyatı aşağı çekilebiliyor ama hisse senetlerinde benzer bir “operasyonel karar” alınabilir mi ya da nasıl alınır? İşte bu aşamada akıllara gelen Varlık Fonu’nun devreye girmesi oluyor. Varlık Fonu satış yapıyor mu, yapmıyor mu, bilemiyoruz, ama bu soru giderek daha fazla soruluyor." ifadelerini kullandı. Tamamı için tıklayın.
Kaynak: TELE1