Koronavirüsün kaynağı maden ocağı mı? ABD 6 ismin peşinde

Yayın tarihi: 11 Haziran 2021 Cuma 10:11 am - Güncelleme: 11 Haziran 2021 Cuma 11:49 am

Koronavirüs dünya genelinde milyonlarca insana bulaştı. Eski normallerimizi terk etmemize neden olan virüs yaklaşık 4 milyon kişinin hayatına mal olmuş durumda. Salgının çıkış noktasına dair araştırmalarda sürüyor. Çin’deki Mojiang madeninde yıllar önce yaşanan olay pandemi ile ilgili bu en kritik soruya cevap verebilir.

 

Reuters’ta yer alan habere göre, koronavirüsün kaynağını araştıran bilim insanları, salgın ile ilgili en büyük sırrı çözebilecek 6 kişiyi belirledi. ABD ise tabiri caizse bu altı kişinin peşine düştü. Aynı habere göre, Çin’deki Mojiang madeninde yıllar önce yaşan olay pandemi ile ilgili bu en kritik soruya cevap verebilir. Haliyle bilim insanları bu olayın detaylarının gün yüzüne çıkarılmasını istiyor. Yaşları 30 ila 63 arasında değişen işçiler 2012’nin nisan ayında bakır madeninde yarasa dışkısı temizliyorlardı. Bu 6 işçi kısa süre sonra hasta oldu.

3’Ü HAYATINI KAYBETTİ
Eyalet başkenti Kunming’deki bir hastaneye sürekli öksürük, ateş, baş ve göğüs ağrıları ile nefes alma güçlüğü şikayetleriyle başvurdular. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen bir süre sonra sonra işçilerden üçü öldü. Söz konusu işçilerin gösterdiği belirtilerin Kovid-19’u andırması ‘virüsün kaynağı maden ocağı mı?’ sorusunu da beraberinde getirdi. Zira maden, Kovid-19’un ilk kez resmi olarak tanımlandığı Wuhan’dan yaklaşık bin 500 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

ABD HAREKETE GEÇTİ
ABD Başkanı Joe Biden’ın Sağlık Başdanışmanı ve ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci, Çin’i, 2012 yılında Kovid-19’un kökenlerini bulma çabalarının önemli bir parçası olarak görülen altı işçi hakkında bilgi vermeye çağırdı.

ÇİNİN GİZLİ BELGELERİNE ULAŞILDI
Çin tarafından henüz konu ile ilgili resmi bir açıklama gelmedi. Wall Street Journal (WSJ), geçtiğimiz günlerde ABD hükümetine bağlı bir laboratuvarın Kovid-19 kökeni hakkında hazırladığı gizli rapora ulaşmıştı. Söz konusu rapor, virüsün Wuhan’daki bir Çin laboratuvarından sızdığını iddia eden hipotezin makul olduğu ve daha fazla araştırılmayı hak ettiği sonucuna vardı.

WSJ, daha önce Wuhan Viroloji Enstitüsü’ndeki üç araştırmacının Kasım 2019’da yani koronavirüs salgınından önce bilinmeyen bir hastalıkla hastaneye kaldırıldığına dair bir rapor da dahil olmak üzere bir dizi belge yayınlamıştı. Bunun üzerine ABD Başkanı Joe Biden bu iddiaların araştırılması emrini vermişti.

Eski Başkan Trump ise görev süresi boyunca pek çok defa Çin’i suçlamış, Çin’in tazminat ödemesi gerektiğini iddia etmişti. Öte yandan henüz kanıtlanmamış bir iddiaya göre Yusen Zhou isimli Çinli bir bilim insanının 24 Şubat 2020’de Çin Halk Kurtuluş Ordusu adına bir Kovid-19 aşısı için patent başvurusunda bulunduğu ortaya çıktı.

Aşı için patent başvurusu Çin, virüsün insanlara bulaştığını ilan etmesinden sadece birkaç hafta sonra gerçekleşti. Başka bir deyişle Çin ordusunda görev alan bilim adamı, virüs küresel bir pandemi ilan edilmeden önce bir Kovid-19 aşısı için patent başvurusunda bulundu.

Zhou’nun aşı için bu kadar hızlı bir şekilde patent başvurusu yapması Çinli yetkililerin virüsü itiraf ettiklerinden çok daha önce bildiğine işaret ediyor. Zhou’nun akıbeti de bir hayli kuşkulu. Orduda görev alan bilim insanı bu başvurusundan yaklaşık 3 ay sonra hayatını kaybetti. Zhou’nun Vuhan Viroloji Enstitüsü müdür yardımcısı ile yakın çalıştığı da gelen iddialar arasında.

ÇİNİN KORONAVİRÜS RAPORUNDA ŞOKE EDEN İFADELER
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından elde edilen belgelere dayandırılan haberler virüs ve Çin ilişkisini bir kez daha gündeme getirmişti. Söz konusu rapora göre, Çinli bilim adamları son altı yıldır koronavirüs dahil biyolojik ve genetik silahlar üzerinde araştırmalar yürütüyor.

Aynı rapora göre, 2015’ten beri SARS koronavirüslerinin askeri potansiyelini değerlendiren Peki yönetimi bu projeyi olası bir ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ senaryosu için hazır tutuyor. Söz konusu belgelerde bu proje bir savaş durumunda ‘zaferin temel silahı’ olarak adlandırılıyor ve detaylı incelemeler sunuyor.

Belgelerde Üçüncü Dünya Savaşı’nın beklenenin aksine kimyasal ve nükleer silahlar ile değil, biyolojik silahlar ile yapılacağı tezi yer alıyor. ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan iki atom bombasına atıfta bulunan belgelerde biyolojik silahların yeni bir dünya savaşında ‘zafer için temel silah’ olacağının altı çiziliyor.

Halk Kurtuluş Ordusu’nda görev alan bilim adamlarının hazırladığı dosya, hastalıkların ‘daha önce hiç görülmemiş bir şekilde’ silah yapmak için manipüle edilmesini incelediğini iddiası yer alıyor.

Belgelerde biyolojik silahların maksimum etkiyi göstermesi için gereken koşullar da özetleniyor. Belgelerde ‘biyolojik saldırı gece veya şafak vakti sabit rüzgar yönü olduğu zamanda yapılmalı’ ifadesi yer alıyor.

DSÖ İNCELEMİŞTİ
Pandeminin başladığı günden beri defalarca ortaya atılan bu iddia ile ilgili geçtiğimiz aylarda Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) önemli bir açıklama gelmişti.

DSÖ tarafından yayınlanan raporda koronavirüsün yarasalar dahil başka bir hayvan yoluyla insanlara bulaşabileceği riskinden söz edilirken, komplo teorilerinin yaygın olduğu laboratuar sızıntısının ise son derece düşük olduğu kaydedilmişti.