Koronavirüs nedeniyle camiler kapatılacak mı?

Yayın tarihi: 12 Mart 2020 Perşembe 11:26 am - Güncelleme: 12 Mart 2020 Perşembe 11:26 am

Koronavirüse karşı Suudi Arabistan, İran ve Vatikan’da bazı dini mekanların kapatılıp, etkinliklerin sınırlandırması benzer önlemlerin Türkiye’de olup olmayacağı sorusunu akıllara getirdi. İlahiyatçılar bu önlemlere nasıl bakıyor?

Dünya genelinde yayılmaya başlayan koronavirüs, ülkeleri radikal önlemler almaya itiyor. İnsanların toplu halde bir araya geldiği dini mekanlarda alınan önlemlerden etkileniyor.

Suudi Arabistan, umre amaçlı ziyaretlere kısıtlama getirirken, koronavirüs nedeniyle Kabe’nin etrafındaki tavaf alanını kapattı.
Mekke’de Kabe’nin içinde bulunduğu Mescid-i Haram’da sadece namaz kılınmasına izin verilecek.

Mescid-i Haram içinde itikaf ve uyumaya, içeri yiyecek ve içecek sokulmasına izin verilmeyeceği, zemzem içilen yerlerin de kapatılacağını belirtildi.

İran’da türbe tartışması

Koronavirüs’ün en fazla etkili olduğu İran’da ise dini merasimler de geçici süreyle iptal edildi.

İran Sağlık Bakanı Said Nemeki’nin türbelerle ilgili olarak “Koronavirüs geçene kadar gitmeyin” uyarısına karşın kimi mollalar tepki göstererek halkın türbe ziyaretlerinden vazgeçmemesi gerektiğini hatta türbelerin koronavirüse şifa olacağı yönünde açıklamalar yaptı.

Yine Avrupa’nın en ağır koronavirüs salgınıyla karşı karşıya olan İtalya’nın sınırları içinde yer alan Vatikan’da virüse karşı alınan tedbirler nedeniyle geleneksel Pazar duası ilk kez canlı video bağlantısı ile yapıldı.

Bu önlemlerin ardından koronavirüs nedeniyle dini mekanların da kapatılması doğru mudur ve İran’daki kimi din adamlarının dediği gibi dua etmek yeterli olur mu sorularını ilahiyatçılar yönlendirdik.

İlahiyatçılar gerekli önlemlerin alınması ve bu konuda bilim insanlarının dinlenilmesi gerektiği konusunda mutabık. Ancak yine de farklı ve ilginç fikirler dikkat çekti.

İşte Inependent Türkçe’den Ali Kemal Erdem’in toparladığı o görüşlerden bazıları.

Hatipoğlu: Cuma namazları açık alanlarda kılınabilir

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Suudi Arabistan’ın aldığı önlemin yerinde olduğunu belirterek, “Biz de virüsten korunmak için tıbbın, bilimin gerekliliği neyse ona göre hareket etmeliyiz. Kucaklaşmadan, tokalaşmadan, toplu yerlerden uzak durmamız gerekir. Doktorların dediklerini ciddiye alalım” dedi.

Türkiye’deki ibadet yerleriyle ilgili alınacak önlemlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkisinde olduğunu kaydeden Hatipoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Diyanet İşleri bu konuda doktorlarla koordineli çalışır, onların vereceği bilgilere göre hareket eder. Şayet bir Müslüman ülkede virüs yayılırsa bir süre evlerde ibadet edilebilir ya da Cuma namazları açık alanlarda kılınabilir. Başkanlık bütün uyarıları dikkate alacaktır. Şu aşamada korkulacak bir şey olduğunu sanmıyorum ancak ciddi uyarı gelirse önlem almak da dinin gereğidir.

Hatipoğlu dua etmenin de işin ayrı boyutu olduğunu söyleyerek “Tebdir almadan dua olmaz” dedi.

“Cemaatle bir araya gelmeyin denirse ibadetimizi evlerde yapacağız”

Yaşanan süreçte yetkililerin dinlenmesi gerektiğini ve İslam’da “Kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın” diye bir ayetin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saim Yeprem, “Allah’ın emaneti olan bedenimizi sağlam tutmak toplumu sağlam tutmaktır. Şu an yetkililer tıp doktorlarıdır. Sağlık Bakanlığı toplum sağlığı için hangi tebdirleri uygun görüyorsa ona göre davranmamız dinin gereğidir. Bu konuda uzman olan Müslüman doktorlar cemaate bir araya gelmeyin derse ibadetlerimizi evimizde yapacağız. Hatta evde bile nasıl davranacağımızı söylerse ona uygun davranacağız”

“Cemaatle kılacağım diye hastalığı başkalarına bulaştırırsa vebale girmiş olur”

Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, hastalığın durumuna göre riskli duruma gelinirse her yerin kapatılabileceğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

Sadece cami değil. Cami olduğu için özel bir uygulama olmaz. Gerekirse cemaatle camide namaz kılmak yerine evde kılmada dinen bir mahsur yok. Hatta hastalığın yayılmasını engellemek bakımından dinen toplu halde kılınmaması daha uygundur. Çünkü işin içine kul hakkı da giriyor. Bir kişi hasta olduğu halde ilaa ki cemaatle kılacağım diyerek hastalığı başkalarına bulaştırırsa o kişilerin de vebaline girmiş olur.

Kırbaşoğlu, bağışıklık sistemine dikkat eden, sağlıklı beslenen, toplu ortamlardan uzak durarak gerekli önlemleri alan insanların maneviyatlarını sağlam tutmak için bol bol dua da edebileceğini söyledi.

Arslan: Hz. Ömer veba olan yere girmemişti

İlahiyatçı Yazar Dr. Arif Arslan da Hz. Ömer devrinde yaşanan bir olaydan örnek verdi.

Veba salgını oluyor ve Hz. Ömer vebalı yere girmiyor. Ebu Ubeyde, Ömer’e ‘Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun’ diye çıkışınca ‘Evet Allah’ın kaderinden başka bir kaderine kaçıyorum’ diyor. Yani mümkün olduğu kadar sakınmak lazım. İslam temizlik dini. Korunma açısından gerekli her şey yapılabilir. Alınacak tedbirlerde sakınca görmüyorum.

Arslan buna karşın camilerin kapatılmasını gerektirecek kadar bir önleme gerek görmediğini belirterek, “Hac ve umre farklı bir şey. Orada dünyanın heryerinden insanlar geliyor. Herkes hasta olacak diye bir şey yok” dedi.

“Koronavirüse karşı veba duaları okunabilir”

Dua etmenin kazaları önlemede bile etkisi olduğunu söyleyen Arslan, “Şimdi hastalığın başlamasıyla evhama, endişeye kapılanlar olabilir. Korku ve evhama karşı Kureyş süresinin yedi kere okunması tavsiye edilir”

Koronavirüs’e karşı bilinen bir dua olmamakla birlikte veba gibi bulaşıcı bir hastalık olmasından dolayı vebaya karşı edilen duaların edilebileceğini de kaydetti.

Kılıç: Hayırdır, şifa veren rabbinize güvenmiyor musunuz?

İlahiyatçı Yazar Mustafa Cemil Kılıç ise sosyal medya hesabından yaptığı eleştirileriyle dikkat çekti.

Kılıç peş peşe attığı iki Twitter mesajında şöyle dedi:

Korona nedeniyle umreler iptal, tavaf iptal ve İran’da cuma namazları iptal. Hayırdır, şifa veren rabbinize güvenmiyor musunuz? Allah’a iman yanlış zemine oturunca böyle çıkmazlara düşmek kaçınılmaz. Allah, doğru iman versin…

Daha önce şifa ayetleri adıyla kitap yazan kimileri nedense henüz korona virüsüne karşı etkili olacak ayetleri açıklamadılar. Merakla bekliyoruz…
“Karantina uygulamasını ilk Hz. Muhammed yaptırmıştır”

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Kılıç eleştirilerini şöyle sürdürdü:

Normal zamanda bilime sırt çevirirsiniz böyle afet zamanlarında ise bilime sığınırsınız. Aynı insanlar hem evrime karşı çıkarlar şimdi virüs mutasyon geçirirse ne yapacağız diyorlar. Demek ki evrim var. Daima akıl ve bilimi önemsemek gerekir. Hz. Muhammed o dönemin kurallarına göre bilimsel davranmıştır. Bir yerde hastalık varsa oraya girmeyin ya da oradakini dışarı çıkarmayın diyerek karantina uygulamasını ilk Hz. Muhammed başlatmıştır. Ancak bugün kimi sözde dindarlar hem Hz. Muhammed’in izindeyiz diyorlar hem de onun yaptığının tersine bilime sırt çeviriyorlar. Ne zaman afet olsa o zaman bilime sığınmaktan başka çare olmadığını söylüyorlar.

“Bir süreliğine merkezi camilerde ibadet edilebilir”

Kimi camilerde hijyen sorunu olduğunu iddia eden Cemil Kılıç, mahallelerdeki küçük camiler bir süreliğine kapatılarak ibadet merkezi camilerde toplanabilir. Buralarda namaz vakitlerinden önce ve sonra dezenfekte edilebilir.