Köle ruhlu olanlar

Yayın tarihi: 5 Ocak 2023 Perşembe 9:45 am - Güncelleme: 5 Ocak 2023 Perşembe 9:45 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

Son yazımda tarihi çok sevdiğimi anlatmaya çalıştım.

Fransa eski Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle ‘ Tarih coğrafyanın gölgesidir’ demişti.

Gelin birlikte bakalım…

Pakistan’ın eski Cumhurbaşkanı Perviz Müşerref sosyal medya hesaplarında yayınladığı bir videoda ülke yönetimine bir çağırıda bulunarak ve ağlamaklı bir şekilde “ Dönmeme izin verin çünkü ülkemde ölmek istiyorum’ dedi.

Peki Müşerref kimdir ?

1992’de Taliban’ı kurduran ve 1995’de Kabil’de iktidara taşıyan ABD Kaide’den dolayı bu örgütle arası bozulunca duruma müdahale etme kararı almıştı. Bu karar çerçevesinde Ekim 1999’de Perviz Müşerref’e darbe yaptırdı ve iki yıl sonra Pakistan’ı Afganistan işgalinde an üs olarak kullandı. Müşerref önce Başbakan sonra da Cumhurbaşkanı olarak emperyalizmin emrinde Afganistan’a, ülkesine ve bölgesine her türlü zararı vererek kendisinden istenilen her şeyi yaptı.

İşi bitince ‘Büyük Patron’ ABD ona ‘ sen artık bu işi bırak’ deyince Ağustos 2008’de istifa etti ve Londra’ya gitti. 2013’te düzenlenen seçimlerde aday olmak için Pakistan’a geri döndü ancak 19 Nisan 2013 tarihinde tutuklanarak Yüksek Mahkeme tarafından iktidarı döneminde anayasayı askıya aldığı gerekçesiyle siyasetten ömür boyu yasaklandı. 2016’da ülkeden ayrılarak Dubai’ye giden Müşerref zaman zaman televizyonlara çıkarak ‘siyasi analizler’de bulunuyordu. Belki de bizim yandaş medyadaki ‘uzman ve azmanlara’ özenmişti.

2019’da yapılan yargılamada idama mahkum edilen Müşerref son videosunda sağlık sorunlarını gerekçe göstererek Pakistan’a dönmesine izin verilmesi için yalvarıyordu.

Bakalım Nisan 2022’de ABD’nin siyasi darbesiyle Başbakan yapılan Şahbaz Şerif Müşerref’in bu isteğine nasıl bir yanıt verecek?

Gelelim komşu Pakistan’ın komşusu Afganistan’a.

ABD’nin Ekim 2001’de Afganistan’ı işgal etmesinden sonra Cumhurbaşkanı yapılan ve 2014’e kadar bu görevde kalan Hamit Karzai çok sayıda yolsuzluk suçlamaları sonucu görevini bırakmak zorunda kalmıştı.

O da Müşerref gibi Dubai’ye gidip yerleşti çünkü BAE, Suudi Arabistan’la birlikte ABD’nin Siyasal İslam projelerinin tümünü desteklemiş ve Taliban, Kaide, IŞİD ve Nusra gibi tüm terör örgütlerinin finansmanı sağlamıştı. Karzai geçen hafta verdiği demeçte ‘Ben ABD ne istediyse onu yaptım. Taliban’ın tekrar iktidara gelmesi dahil Afganistan’da 20 yılda olup biten her şeyin sorumlusu ABD’dir” dedi.

Biraz geç oldu ama gerçeği görmek ve söylemek her zaman iyidir.

Son örneğe bakalım…

İkinci turu 30 Ekim 2022’de yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Solcu Lula da Silva 2022’nin son gününde görevi devraldı .

Peki kimden ?

Sokaklarda çöp toplayan bir kadından.

İyi de neden?

Çünkü 1 Ocak 2019’da ABD, İsrail ve Batılı devlet ve güçlerin desteğiyle seçimi hile ile kazanan sağcı, ırkçı, kadın, demokrasi ve özgürlük düşmanı faşist Bolsonaro törenden bir gün önce ABD’ye kaçtı. Çünkü yargı ve generallerin desteğiyle eski Cumhurbaşkanı Lula’nın 2019 seçimlere girmesini engellemiş, dört yıllık iktidarı döneminde bir çok yolsuzluk işine bulaşmıştı ve bunların hesabının sorulacağını biliyordu.

Hesap sorulmadan ABD’ye kaçtı ama yeni Cumhurbaşkanı Solcu Lula; özelleştirmeler başta olmak üzere Bolsonaro’nun aldığı tüm kararları iptal etti.

Oysa Bolsonaro seçim kampanyası sırasında ‘Tanrıdan başka hiç kimse beni görevden alamaz’ demişti.

Tarih böyle bir şey.

Az geriden bir örnek.

30 yıl ABD’nin hizmetinde bulunan Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek ABD ve Körfez’in kral, emir ve şeyhlerinin desteklediği ‘Arap Baharı’da görevden alınmış, Suudi Arabistan’a kaçmadan yakalanmış ve hapse atılmıştı.

Tunus’un 23 yıllık diktatörü Bin Ali ise ABD Başkanı Obama’nın yardımıyla son anda kaçabilmiş ve Suudi Arabistan’a sığınmış ve iki yıl önce orada ölmüştü.

Başka bir çok örnek var ama halklarına ihanet edenlerin sonu hep aynı. Öldürülüyorlar, sürünüyorlar ya da velinimetleri ABD’ye sığınıyorlar.

Ama aynı ABD 1979’da Humeyni’nin devirdiği İran Şahı Pehlevi, Kürt lider Molla Mustafa Barzani’ye ve Filipinler diktatörü Markos’a vize bile vermemişti. Oysa başkaları gibi üçü de ABD’ye hizmet etmekte kusur etmemişlerdi.

Kusur ABD’nin emperyalist ve sömürgeci karakterinde ve tarihten ders almayarak bu karakterin hizmetinde bulunan lider ve yöneticilerinde.

İhanet ise bizim coğrafya liderlerinin genetik bir hastalığıdır.