Kobani Davası’nda reddi hakim talebine ret

Yayın tarihi: 14 Haziran 2021 Pazartesi 11:28 am - Güncelleme: 14 Haziran 2021 Pazartesi 5:49 pm

Kobani Davası’nda reddi hakim taleplerinin reddine yönelik itirazı üst mahkemede reddetti. Duruşmada savunma yapan Ayhan Bilgen suçlamaları reddederek, “37 kişiyi karşıma alıp başıma silah dayasalar kendi ölümümü seçerim” dedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobani Davası’nın 3’üncü duruşması Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmayı HDP Eş Genel Başkanları, HDP’li vekiller ile avukatlar ve diplomatik temsilciler takip etti. Duruşmada, Mahkeme heyeti, avukatlar ve siyasetçilerin reddi hakim taleplerinin reddedilmesine ilişkin Ankara 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazın da reddedildiği duyurdu.

Duruşmada avukatlar şunları söyledi:

Avukat Günizi Satar: 2015’te emniyet tarafından hazırlanan araştırma tutanağı 8 Ocak 2021’te Ankara 22. ACM tarafından kabul edilen Kobani davası iddianamesinin temelini oluşturdu. 2015’ten iddianame kabulüne kadar dosyaya emniyet tutanağı dışında hiçbir şey eklenmedi.”

Avukat Maviş Aydın: MHP’li kimliği ile bilinen Soruşturma Savcısı Ahmet Altun, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atanmış ancak bu karar Erdoğan’ın karşı hamlesi olarak iptal edilmiş ve yeniden Kobani Davası’nın savcısı olarak görevlendirilmiş Soruşturmayı yeni şahıslara doğru genişletmesini gerektirecek yeni bilgi, belge gelmediği halde Savcı Ahmet Altun’un, kim tarafından, nerede hazırlandığı bilinmeyen liste üzerinden araştırma başlatması, soruşturmanın siyasal hedefinin olduğunu göstermektedir.”

“DOSYADA UNUTULAN BELGE NEYSE Kİ KAYITLARA GEÇTİ”

Avukat Kenan Maçoğlu: “HSK’ya müzekkere yazılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atanan Savcı Ahmet Altun’un atamasının neden iptal edildiğinin sorulmasını istiyoruz. Savcının kulağına fısıldayan birileri var. Bingöl’e, Bitlis’e, Patnos’a yazılar yazarak kendisine itirafçı arıyor. Bu çabalar sonuç vermiyor. Yüksekdağ ve Demirtaş tutuklanana kadar savcı herhangi bir delil sunup gizli tanık bulamıyor.

Siz böyle ciddi bir iddianameyi kabul ediyorsunuz ama gizli tanığın nasıl bulunduğunu, ifadesinin nasıl alındığını sormuyorsunuz. Bunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sorulmasını istiyoruz Savcı Ahmet Altun, bu dosyaya dahil olur olmaz Demirtaş’ın 6-8 Ekim savunmasını istemiş. Aynı savcı aynı zamanda Ankara 19.ACM’nin duruşma savcısı. Ahmet Altun, kim tarafından ne amaçla atanmıştır bunun soruşturulmasını istiyoruz. Savcı dosyada bir belge unutmuş. Siz de incelemeden kabul etmişsiniz. Neyse ki bu artık kayıtlara geçti, kaybedilme şansı yok. Soruşturmaya müdahale eden el bu belgede diyor ki; ‘Bu dosyaya çalışın ve HDP kapatma iddianamesinin temelini oluşturun’ ”

Av. Zeynep Sedef Özdoğan: Sokak eylem alanıdır ve bu Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. ‘Sokağa çıkın, demokratik haklarınızı kullanın’ çağrısı suç sayılamaz.

Av. Benan Molu: Siz görmezden gelseniz de AİHM kararı bağlayıcıdır. Beraat kararı vermek ya da tahliye etmek dışında başkaca verilebilecek bir karar yok.

‘DOSYADA UNUTULAN EVRAK ARAŞTIRILSIN’ KARARI

Mahkeme Başkanı, ‘dosyada unutulduğu iddia edilen ve tarihsiz olan evrakın bir örneğinin eklenmek suretiyle mahkeme dosyasıyla ilgisininin bulunup bulunmadığının araştırılmasına, söz hakkı verilen avukatların taleplerinin reddine’ karar verdi. Duruşmaya 14:00’e kadar ara verildi.

BİLGEN: ’37 KİŞİNİN ÖLÜMÜNE SEBEBİYET’ ÇOK AĞIR BİR SUÇLAMA

Aradan sonra eski HDP Parti Sözcüsü ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in savunmasına geçildi. Bilgen, şu ifadeleri kullandı:

“6-8 Ekim’de provokasyon IŞİD tarafından yapılmıştır. Suriye’de akrabalarına yönelik saldırılar insanları harekete geçirdi. Kadınların, çocukların kaçırıldığı ortamda benzerlerinin yaşanmamasına karşı eylemler yapıldı. ’37 kişinin ölümüne sebebiyet vermek’ çok ağır bir suçlama. 37 kişiyi karşıma alsalar ve başıma silah dayasalar ‘Ya bu kişilerden birisini öldür ya seni öldüreceğiz’ deseler kendi ölümümü seçerim. Hiçbir ölümü ayırt etmeksizin, hiçbir ölümle ilişkilendirilmeyi kabul etmiyorum. İnsanlar ağlamasın, çocuklar ölmesin diye siyasete başlamış bir insan olarak bu suçlamayı çok ağır bir itham olarak görüyorum.

(Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirme suçlamasına dair) Türkiye hala darbe anayasasıyla yönetiliyorsa bunda hepimizin sorumluluğu var. Anayasanın demokratik olması için değiştirme çalışma ve araçlarının da yine demokratik olmasını savunuyorum. Bir iç savaş yaşanmamışsa ve bunda payım varsa benim ödediğim bütün bedellere değer. Ben hakikati aramayı insanın varlık sebebi olarak görüyorum. Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi: ‘Halk nezdinde makbul olmayan hak nezdinde de makbul olmaz.’

BİLGEN’E KCK SORUSU

KCK’nın 7 Ekim’de yaptığı açıklamayı okuyan mahkeme heyeti, Ayhan Bilgen’e bu açıklamayı bir siyasetçi olarak nasıl yorumladığını sordu. Soruya avukatlar tepki gelirken, Bilgen, “Ben başkaları adına konuşamam” diye yanıtladı.

DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK

Duruşmaya bugün (14 Haziran) itibarıyla ara verildi. Duruşma yarın (15 Haziran) saat 09:30’da devam edecek.

İLK İKİ DURUŞMADA NE OLDU?

İddianameyi kabul eden Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 26 Mart’ta ikinci bir heyet atandı ve mevcut heyet, sadece Kobani davası ve sonrasında gelebilecek bağlantılı davalara bakmakla görevlendirildi. Kobani davası için özel olarak görevlendirilen mahkeme heyeti, ilk duruşmada sürecin nasıl işletileceğini de belli etti. Avukatların protesto ederek salonu terk etmelerine, hakimin reddini talep etmelerine rağmen yargılamayı sürdüren mahkeme heyeti, iddianamenin özetini okutturdu. Mahkeme heyeti, avukatların bulunmadığı salonda hakimin reddine yönelik talepleri kabul etmeyerek itiraz için 7 günlük süre verdi ve duruşmayı 3 Mayıs’a erteledi. Ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre, belirlenen 7 günlük itiraz süresinin bitimine bir gün kala duruşma günü belirlenmiş oldu. Öte yandan ilk duruşmada yapılması gereken tutukluk incelemesi de yapılmadı ve itirazlar beklenmeden dosya üst mahkemeye gönderildi. Ardından pandemi gerekçesiyle getirilen kısıtlamalar nedeniyle duruşma 18 Mayıs’a ertelendi.

Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sabahat Tuncel’in savunmalarının dinlendiği ikinci duruşmada ise, avukatlar reddi hakim talebinde bulundu.

KOBANİ DAVASINDA NELER OLDU?

IŞİD’in Kobani saldırısına karşı Türkiye’de 6-8 Ekim 2014 tarihinde yapılan protesto gösterileri sırasında HDP Genel Merkezi’nin Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek, 9 Ekim 2014 tarihi ve devamında dönemin HDP Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri hakkında açılan birden fazla soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2 ana iddianamede birleştirildi. 19 Haziran 2018 yılında genişletilerek çok sayıda siyasetçi hakkında soruşturma başlatıldı ve 20 Eylül 2019’da Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da daha önce aynı “suçtan” tutuklanmış olmalarına rağmen Kobani davası nedeniyle ikinci kez tutuklandı.

TUTUKLU SİYASETÇİLER

Ardından 24 Eylül 2020 tarihinde aralarında Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata ve Emine Ayna’nın da bulunduğu dönemin MYK üyesi 20 siyasetçi gözaltına alındı ve 2 Ekim 2020’de Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya adli kontrolle serbest bırakılırken, diğer 17 siyasetçi tutuklandı. Eski HDP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel hakkında da başka suçtan Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olmalarına rağmen Kobani dosyası kapsamında tekrar tutuklama kararı verildi. Yine başka suçtan Kandıra Cezaevi’nde tutuklu olan Gülser Yıldırım’a bu dosya kapsamında ev hapsi şeklinde adli kontrol kararı verildi, HDP’li eski milletvekili İbrahim Binici ve partinin çeşitli kademelerinde görev alan siyasetçiler dosyaya sonradan eklenerek tutuklandı. Dosya kapsamında tutuklu yargılanan siyasetçi sayısı 28’e çıktı.

İDDİANAMEDE NELER YER ALDI?

6-8 Ekim’de gerçekleşen protestolardan 6 yıl 3 ay sonra 30 Aralık 2020 tarihinde düzenlenen 3 bin 530 sayfalık iddianame, 324 klasörden oluşan eklerle birlikte mahkemeye sunuldu. İddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021 tarihinde kabul edildi. İddianamede, 108 kişi için “devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ve 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor. İddianamenin ilk 241 sayfasında yaşamını yitiren 37 kişinin isimleri, mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve gizli tanık beyanları da eklendi.

AİHM KARARI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından 22 Aralık 2020’de eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği “tahliye” kararında “Kobani için yapılan çağrılar şiddet çağrısı değil” yönünde karar verdi. Kararda, ayrıca “HDP Genel Merkezi tarafından yapılan çağrılarla meydana gelen olaylar arasında nedensellik bağı bulunmadığı, söz konusu çağrıların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı” ifade edildi.

TIKLAYIN – Kobani Davası’nda ikinci duruşma… Demirtaş: Mahkeme heyeti, çeviride sahtecilik yapmış

TIKLAYIN –Kobani davasında savunmaya izin yok