Kobani davası 21 Ekim’e ertelendi

Yayın tarihi: 19 Ekim 2021 Salı 5:53 pm - Güncelleme: 19 Ekim 2021 Salı 5:53 pm

HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobani davası, 21 Ekim’e ertelendi.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kobani davasının beşinci duruşması, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde yapıldı.

Davanın sanıkları arasında yer alan HDP’li RTÜK Üyesi Ali Ürküt, savunmasında, “Hakkımda somut herhangi bir delil söz konusu değildir. Buna rağmen özgürlüğümden yoksun bırakılarak tutuklu bulunuyorum” dedi. KONDA’nın, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) talebiyle yaptığı araştırmayı hatırlatan Ürküt, “Görüşülen yurttaşların yüzde 69’u, Türkiye’deki adalet sistemine güvenmediğini bildiriyor. Yargının ne hale geldiğini görüyoruz. Önemli olan, yargı mensuplarının hiçbir etki altında kalmadan karar verebilmesidir. Ama burada ne bulunduysa iddianameye konulmuş, içi doldurulmuş” diye konuştu.

Ali Ürküt, savunmasında şunları kaydetti:

“Adaleti, hukuku zehirleyen, katkı maddesi değil midir? AYM Başkanı Zühtü Arslan, ‘Kendi aklını kullanmaya cesaret edemeyenler vesayet altında kalmaya mahkumdurlar’ diyor. Bunun canlı örneğini 15 Temmuz’da yaşadık. Mahkemelerin adalet talebine cevap vermediği bir yerde hukuk dışı arayışların açığa çıkması kaçınılmazdır. Yargı mensuplarına adalet çağrısı yapılması işin vahametini gözler önüne sermektedir. Adalet Bakanı, ‘Yargının yegane temeli adalettir. Tarafsızlığın ve bağımsızlığın temel şartı aklı ve vicdanı hür olmaktır. Aklını kiraya vermiş, vicdanını hukuk dışı bir merciye teslim etmiş kişi asla adaletli olamaz. Yargı ele geçirilecek bir merci değildir. Adalet arayan herkesin sığınacağı bir mercidir. Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını benimsemeliyiz’ şeklinde ifade ediyor. Adalet Bakanı’nın bu konuşmasından nasıl bir sonuç çıkarmak gerekiyor? Adalet Bakanı konuşmasıyla sanki bu davayı anlatıyor. Bu ülkede açık şiddet çağrısı yapanlar, insanların kanında banyo yapacağını söyleyenler hakkında bir şey yapılmazken bizim yaptığımız çağrı üzerine bir buçuk yıldır tutuklu bulunuyorum. Umarım bu dosyadan sonra yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı oluşur ve adalet yerini bulur.”

“AİHM KARARINI DERHAL UYGULAYIN, HUKUKİ SORUMLULUK ALTINA GİRİYORSUNUZ”

Ardından Ali Ürküt’ün avukatı Erhan Ürküt söz aldı. Ürküt, “Müvekkilimin yapmış olduğu tüm paylaşımlar ifade özgürlüğü kapsamına giriyor. CMK’ya göre lehe ve aleyhe delil toplanır. Ama lehe hiçbir delil toplanmamış. Biz araştırdık ve iddianamede suç olarak yer alan basın açıklamalarının hepsi için gerekli yerlere başvuru yapılmış” dedi.

Dosyada derhal beraat kararının verilmesi gerektiğine vurgu yapan Erhan Ürküt, “Çünkü AİHM Büyük Daire, Demirtaş kararında söz konusu tweetlerin şiddet çağrısı içermediğini teyit etmiştir. Biz bu nedenle derhal beraat kararının verilmesini talep ediyoruz. AİHM kararını derhal uygulayın, çünkü hukuki sorumluluk altına giriyorsunuz” diye konuştu.

“RUTİN PARTİ TOPLANTISI DEVASA BİR YARGILAMA KONUSU YAPILMAKTADIR”

HDP’nin MYK’sında ısrarla bir şeyler arandığını savunan Erhan Ürküt, şunları söyledi:

“Rutin parti toplantısı devasa bir yargılama konusu yapılmaktadır. Yargılama konusu aslında siyasi parti faaliyetidir. Siz bu dosyadan el çekmelisiniz. Çünkü siyasi parti faaliyeti kapsamındaki bir yargılamayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yürütür. Zaten Anayasa Mahkemesi’nde dava da açıldı. Dolayısıyla sizin bu dosyadan el çekme yönünde karar vermeniz gerekiyor.”

Avukat Ürküt’ün savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya 21 Ekim’e kadar ara verdi.