Kızlarda erken ergenlik duygusal bir sorun mu?

Yayın tarihi: 27 Ocak 2023 Cuma 1:10 pm - Güncelleme: 27 Ocak 2023 Cuma 1:10 pm

Elif Kaleli

Uzman Psikolojik Danışman [email protected]

Öncelikle bir alıntıyla başlayalım. Deliliğin İmalatı kitabının yazarı ünlü psikiyatrist Thomas Szasz der ki:

“Bağımlılık, obezite, açlık (anoreksiya nervoza) psikiyatrik değil politik problemlerdir: Her biri, birey ile çevresindeki diğer kişi veya kişiler arasında, bireyin bedeninin kontrolü üzerindeki bir çatışmayı özetler ve ifade eder.”

Yani büyük ustanın muazzam ifadesiyle günümüzde hastalık ve en hafif haliyle bozukluk olarak tanımlanan durumların aslında çevresel ve bireysel etkileşimler neticesinde tetiklendiği ifade edilmiştir. Bu iddialı yorum elbette farklı bilimler açısından kendi pencerelerince yorumlanacaktır. Burada bizim yapmak istediğimiz naçizane bir kafa karışıklığı yaratmaktan öteye gidemeyecektir. Zira o denli net erken ergenlik reçeteleri kat-i bir kararlılıkla havada uçuşurken bu yazının amacı ‘acaba şuradan da bir bakıversek mi’ sorusunu sormaktan ibarettir.

Kızlarda ergenlik yaşının giderek öne çekilmesi meselesi sadece Türkiye’de değil dünyada da dikkat çeken bir konu. Time dergisine kapak olacak kadar önemsenen bu durum, aileler tarafından çoğu zaman ciddi bir panikle karşılanıyor. Ergenliğe girişle beraber kızlarda ilk adet görme yaşı ortalama 12 olarak kabul edilirken 10 – 14 yaşları arasında da menarşın görülmesi yaygındır. Son 25 yıldır istatistiklere yansıyan durumsa 7-9 yaş aralığında normalden daha erkence görülen ergenlik sürecidir. Buradaki baskın kaygı boyun kısa kalması, adet döngüsünün normalden daha erken başlamasıdır. Peki neden son yıllarda adet görme yaşı düştü diye kestirme bir soru soracak olursak gözümüzü obezite vakalarındaki artışa da çevirmiş oluyoruz. Hareketsizlik özellikle yaşamın erken dönemlerindeki “aşırı beslenmenin” ve yağ dağılımındaki değişiklilerin ergenliği kontrol eden merkezleri uyararak ergenliğin erkene kaymasına neden olduğu araştırmalarca gösteriliyor. Ayrıca henüz hayatımızdaki şaşkınlığını atamamış olsak da Covid-19 pandemisinin üzerimizdeki etkileri en çok kritik gelişim evresindeki çocuk ve ergenlerimizde görülecektir. Ve yine yeri gelmişken parantez açmak zorundayız ki zarar da sigara şirketleriyle yarışır durumda olan abur cubur endüstrisi hiç ama hiç masum değildir.

Hasılı erken ergenlik ilaçla tedavi edilebiliyor. Tabii neyin erken neyin erkence olduğu ya da tedavilik olanla tedavilik olmayan özgün sürecin nasıl ayırt edilebileceği ayrı konu. Ve tıp biliminin işi. Lakin pek çok ailenin üstelik kesin olarak boy uzatma üzerine kanıtlar ortaya konmamışken bu tedaviye bu derece gönüllü olmaları ilginç. Aileler çocuklarının erkence ergenliğe girmelerinden çokça rahatsız oluyorlar. X kuşağı ebeveynler olarak boydan muzdarip olma olasılığımız yüksek. Şaka bir yana çocuğumuzun boyu uzasın istiyoruz. Ergenliğe mümkün olduğu kadar geç girsin istiyoruz. Öyle ki, bu tedavinin tercih edilme oranı ülkemizde diğer ülkelere oranla daha yüksek.

Ülkemizden yapılan bir çalışmada, ergen ergenlik nedeniyle başvuran 209 kız değerlendirilmiş; ortalama başvuru yaşlarının 8.2 yıl olduğu, yüzde 68,5’inin normal puberte (ergenlik) bulgularına sahip olduğu, sadece yüzde 2’sinde sanral puberte prekoks olduğu, en önemli kaygı konusunun boyun kısa kalma ihtimali ve psikososyal sorunlar olduğu gösterilmiş ve ailelerin ergenliğin normal başlama zamanları konusunda eğitilmesinin önemi üzerinde durulmuştur. Gerçekten de az sayıda kız çocuk dışında 10 yaş civarında adet görmenin çocuklarda anksiyeteye (kaygı bozukluğu) yol açtığını gösteren yeterli veri yoktur; gözlemler çocuklardan çok, ailelerin kaygılı olduğunu göstermektedir. 8 yaş civarında meme gelişimi başlayan kızarın büyük çoğunluğunda 2,4-3 yıl sonra adet başlamaktadır ki, bu genellikle 10 yaş sonrasında adet göreceği anlamına gelmektedir. Benzer şekilde erken ergenliğin çocuklarda aynı yaştaki akranlarına göre bilişsel ve psikolojik sorunlar yarattığı yolunda güçlü veriler yoktur ve genel olarak bu bakımlardan bir fark olmadığı görülmektedir (Hatun, 2023).

Dolayısıyla bu konuda kaygı konusunda risk grubunda olanlar aslında çocuklar değil anne babalar. Belki de çocuklarımızın büyümelerine karşı bilinçdışı bir direncimiz var. Ne kadar geç o kadar iyi. Biyolojik doğalarına rağmen. Yani ilk cümlemize döndük. Nedir psikolojik olan nedir politik olan? Bu muharebeye ev sahipliği yapan beden aslında kimindir? Kendine özgü saati ritmi olan bu beden çatışma değil bilakis sulh arar. Kısa da kalsa kendi dengesinin peşindedir. Çoğu zaman biz yetişkinlere rağmen.

Kaynak

Prof. Dr. Şükrü Hatun, Bir kez daha erken ergenlik üzerine… (T24)

Prof. Dr. Şükrü Hatun, Kızlarda erken ergenlik 2023: Çoğunlukla fizyolojik bir durumu mu tedavi ediyoruz? (T24)