Kızkumu’ndaki dünyaca ünlü heykele saldırdılar

Yayın tarihi: 1 Ağustos 2019 Perşembe 9:46 am - Güncelleme: 1 Ağustos 2019 Perşembe 9:47 am

Muğla’nın Marmaris ilçesinde denizin üzerinde yürüyor hissi veren 600 metre uzunluğundaki Kızkumu Plajı’nın simgesi ‘Prenses’ heykelinin eli kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce kırıldı.

Marmaris’e 30 kilometre uzaklıkta, yeşili ve mavisiyle bir cennet harikası olan Orhaniye Mahallesi’nde, yerli ve yabancı turistlerin gezi listesinin en başında yer alan, 600 metre uzunluğunda, yaklaşık 3 metre eninde kızıl kumların oluşturduğu Kızkumu ziyaretçi rekoru kırdığı şu günlerde, 1.5 metre boyundaki, alçıdan yapılmış ‘Prenses’ heykeline yönelik saldırıyla gündemde.

Konuyla ilgili DHA’ya konuşan Orhaniye Mahallesi Muhtarı Cem Dinç, “Kızkumu, Muğla bölgesinin güzide yerlerinden biri. Ancak ilgisizlikten şu an kanadı kırılmış bir kuş gibi. Böyle devam ederse çocuklarımıza bırakacağımız bir Kızkumu kalmayacak. Devlet büyüklerinden acilen gerekli önlemleri almalarını, buranın korunup gelecek nesillere aktarılmasını istiyoruz. Heykel oraya eski işletme sahibi tarafından konulmuştu. Gelen misafirlerin büyük ilgisini çekti. Saldırıya uğrayıp, elinin kırılması ve tahribata uğramasını kınıyorum. Muhtarlık olarak heykelin yenisini yaptırmak istiyoruz” dedi.

İzmir’den tatile geldiğini belirten Gülderen Aksoy, Kızkumu’na ilk kez geliyorum. Burası muhteşem bir yer. Muğla bölgesinde yaşayanların kıymetini bilmeleri gerekiyor. Belki onların gözüne aşina gelebilir. Ancak ben sürekli olarak internette Bodrum, Datça, Marmaris’te gezilecek yerleri araştırıyordum. Burası başta geliyor. Herkese mutlaka gelip görmelerini tavsiye ediyorum dedi.
İsmini vermek istemeyen bir kadın turist ise, Heykele zarar verenlere sesleniyorum. Bunu yaptıklarında ne kazanıyorlar Terbiyesizlikten başka bir şey değil. Yerli ve yabancı turistler buraya geldikleri zaman denizde yürüdükten sonra heykel ile fotoğraf çektiriyor. Bir an önce heykelin yenilenmesi gerekiyor diye konuştu.

KIZKUMU EFSANESİ NEDİR?

Efsaneye göre Bybassos Kralı’nın kızı güzel prenses ile bir balıkçı birbirlerine aşık olurlar. Kız geceleri sahile çıkıp kandille balıkçıya işaret verir ve balıkçı da karşı kıyıdan sandalıyla gelir ve buluşurlar. Kral bir gece kızını takip ettirerek balıkçının denizden geldiğini, kızının kumsalda onu beklediğini, beklediği yeri de elindeki bir ışıkla balıkçıya haber verdiğini öğrenir. Kral askerlerine kızını kumsalda yakalayıp elindeki ışığı alarak balıkçıya işaret vermelerini ve balıkçıyı yakalamalarını emreder. Denilen yapılır. Balıkçı karşı kıyıdan ışığı gördüğü anda atlar kayığına, kürek çekmeye başlar. Kız askerlerin elinden kurtulup denizin ortasındaki delikanlıya doğru koşmaya başladığı anda bir mucize gerçekleşir ve kızın her adım attığı deniz anında kumsala dönüşür. Arkadan koşan askerlerin üzerlerindeki ağırlık onları suya batırdığı anda bir asker ok ve yayına sarılır. Amacı delikanlıyı vurmaktır ama ok kıza saplanır. Efsaneye göre de kumların rengi kızın kanıyla kırmızıya dönüşür. Delikanlı, okla vurulan prensesi alıp kayığıyla uzaklaşır ve bir daha ikisini de gören olmaz.