Kırım Kongo Kanamalı Ateşi için sevindiren haber

Yayın tarihi: 4 Haziran 2020 Perşembe 2:32 pm - Güncelleme: 4 Haziran 2020 Perşembe 2:32 pm

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İlhan Çetin, özellikle koronavirüs pandemisi sürecine odaklanıldığı için dikkattten kaçtığını ancak bu yıl kene ısırmasıyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı vakalarında artış yaşandığını söyledi. Kenelerin yaşaması için en uygun ekolojik alanın Kelkit Vadisi olduğunu ve bu bölgeden yayıldığını belirten Çetin, tedavi için başlatılan aşı çalışmalarının son aşamaya geldiğini, yıl sonunda insan üzerinde denemelerin yapılarak gelecek yıl büyük olasılıkla kullanıma sunulacağını ifade etti. Çiftçiler ise ahırlarında kendi imkanları ile ilaçlama yaparak önlem alıyor.

Tüm dünya koronavirüs salgını ile mücedele ederken, genellikle İç Anadolu illerinde yaz aylarıyla başlayan KKKA vakalarında artış yaşanmaya başladı. SCÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. İlhan Çetin, hastalığın seyri ve alınması gereken tedbirler ile tedavi konusunda gelinen aşamalar hakkında açıklamalarda bulundu.

‘KELKİT VADİSİ KENELER İÇİN EKOLOJİK ORTAM’

Prof.Dr. İlhan Çetin, KKKA hastalığının 2002 yılından itibaren özellikle İç Anadolu Bölgesi’nin güneyindeki illerde ilçelerde ve köylerde görülmeye başladığını belirterek, “Özellikle Sivas, Yozgat, Çorum, Erzincan, Gümüşhane, Tokat ve Giresun’da görülen bir hastalıktır. Bizim Kelkit Vadisi dediğimiz bir vadi vardır. Bu Kelkit Vadisi ekolojik ve nem durumu nedeniyle bu hastalığın asıl yayıcısı ve taşıyıcısı olan kenelerin ideal bir üreme alanı olarak kabul edilebiliyor. Aslında bu vadi Rusya’nın içlerine kadar giden bir vadidir. Aynı vadi içerisinde Rusya ve komşu ülkelerde de bu kene popülasyonunun yaşaması için uygun bir ekolojik ortam olmasından dolayı bu bölgede çok ciddi manada görülüyor” dedi.

Kenenin özellikle açıklanan illerde görülme nedeni hakkında bilgi veren Prof. Dr. Çetin, “Kelkit Vadisi dediğimiz illerde görülmesinin en önemli sebebi kenelerin kendi yaşama alanları vardır. Burada yükseklik, nem ve daha fazla üremesi için daha uygun olduğu bir bölgedir. Ama son zamanlarda iklim ısınması nedeniyle daha güneye de inmeye başladı. Biz bu konuda da araştırma yapıyoruz” diye konuştu.

‘BU SENE ERKEN BAŞLADI, 11 KİŞİ ÖLDÜ’

Kene vakalarının 2007-2008 yıllarına kadar 1500’e kadar çıktığını ve şu anda ilde koronavirüs vakalarından daha fazla görüldüğünü anlatan Prof.Dr. Çetin, “Ancak vakalar geçen yıllara kadar 300-400’lere kadar indirilmişti. Ölüm sayıları 90 ve 100’lerdeydi, ancak onlar da 15 sayılarına kadar indirildi. 2018 yılında vaka sayımız yaklaşık 300’lerdeyken geçen sene 700’ü buldu. Bu sene ise sayılarımız çok daha yükseldi. Biz KKKA hastalığını mayısın başında görüyoruz. Özellikle de haziran ve temmuz aylarında çok yoğun görürüz. Bu sene 1,5 ay daha erken, yani mart ayında görmeye başladık. Bu sene geçen seneye göre 6 kat daha fazla vaka gördük. Geçen sene yıl boyunca vaka sayımız 120’lerdeyken şu anda bu yıl 100’ü buldu. Türkiye genelinde şu anda 320 civarında bir vaka oldu. Aynı şekilde de 11 vatandaşımız da hayatını kaybetti. Bu konuda ciddi bir artış var. Tedbir almamız lazım. Bütün alınabilecek tedbirlerle engellenebilecek bir hastalık olduğu için biz hastalarımızın ölmesini istemiyoruz. Bu sene sağlık teşkilatımız ve tarım teşkilatımız koronavirüse biraz daha yoğunlaştığı için keneyle mücadelemizde azalma olmuş olabilir. Ben hem Sağlık Bakanlığımız hem de Tarım Bakanlığımızın dikkatini çekmek istiyorum. Bu sene vaka ve ölüm sayılarımız geçen seneye göre daha fazla görülme ihtimali var. Bunun için de hızlı bir şekilde tedbirlerin alınması gerekiyor. Ben insanları korkutmak için değil, dikkatlerini çekmek için bu noktada harekete geçirmesini öneriyorum” diye konuştu.

‘YÜZDE 90 TARIM VE HAYVANCILIKLA UĞRAŞANLARDA GÖRÜLÜYOR’

KKKA’nın tedbir alındığında yüzde 90 oranında engellenebilir hastalıklar arasında yer aldığını hatırlatan Prof.Dr. Çetin, “Bu hastalığa genellikle yüzde 90 oranında tarım ve hayvancılık ile uğraşan insanlarda rastlanıyor. Çünkü bu KKKA hastalığını taşıyan keneler öncelikle tilki, domuz, kurtlar gibi vahşi hayvanları birinci konak olarak kullanıyor. İkinci konaklar ise evcil hayvanlar. Onlara yapışmak suretiyle insanlara gelmekte. Araziden otlamadan gelen hayvanlardan, ahırlardan insanlara geçebiliyor. Genellikle hayvan sağımlarını kadınlar yaptığı için onlara da yoğunlukla bulaşabiliyor. Genellikle kırsaldakilerin yüzde 90’i tarım ve hayvancılıkla uğraştığı için onlarda sık görülüyor, kalan belki yüzde 7-8’lik kısım ise diğer insanlarda görülüyor. O da özellikle kenelerin bulunduğu bölgelerde piknik gibi sosyal faaliyetlerden kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

‘BEYAZ GİYMEK VE PAÇALARI KAPATMAK ŞART’

Arazide bulunan kişilerin alacağı önlemler ile keneden korunabileceklerini ifade eden Çetin, “Birinci tedbirimiz beyaz giysi giymek, yere piknik amaçlı oturmanız gerekiyorsa masa örtüsü beyaz olmalı. Ortamda kene varsa bunları rahatlıkla görmek için. Genellikle vücuda giriş noktaları pantolon paçalarından. Pantolon paçalarını çorap içerisine koyacak olursan kenenin girişini önemli ölçüde engellemiş oluruz. Tabiatta herhangi bir şekilde bulunmuşsak eve geldiğimizde vücutta kene kontrolünün yapılması lazım. Kene yapışmışsa kendimiz çıkarmadan sağlık kuruluşlarına giderek yardım isteyelim. Eğer bu mümkün değilse, keneyi rahatsız etmeden, sarsmadan, başının vücudunuzda kalmasını engelleyecek şekilde cımbızla uygun şekilde almak gerekir. Bir hafta süreyle de durumunuzu takip edip, halsizlik, ateş gibi durumları izlemek gerekir. Eğer hastanede kene çıkarılmışsa, bu kişiler yaklaşık 1 hafta süreyle kontrol altında tutuluyor” dedi.

‘AŞI DENEMELERİ YIL SONUNDA BAŞLIYOR’

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kene tedavisinin çok iyi yapıldığını belirten Prof.Dr. Çetin, “Dünyada ölüm oranları yüzde 7 oranındadır. Bizde yüzde 3’lerde seyretmektedir. Burada çok iyi tedavi edildiği için KKKA hastaları genellikle buraya sevk edilmektedir. Yaklaşık şu an 100 civarında vakamız var. Bu vakalardan 50’si diğer illerden geliyor. Bu vakaların tamamı Sivas’a ait değildir. Sivas bölgesinden daha ziyade Sivas ve Tokat’ın kuzeyindeki bölgelerden daha fazla vaka geliyor. Biz bu hastalığa karşı aşının geliştirilmesi konusunda da çok ciddi çalışmalarımız var. Bizim özellikle hastanemizde Norveç, İran, Bulgaristan, İngiltere ve Dünya Sağlık Örgütü’nde bulunan 11 kişilik ekiple aşı ve ilaç konusunda çalıştaylar yapıldı. 2020 yılının sonuna doğru bu aşımız insanlar üzerinde denenmeye başlayacak. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki yıl aşımız devreye sokulmuş olacak. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

AHIRLARDA İLAÇLAMA

Öte yandan kene vakalarının artması, kırsalda hayvancılıkla uğraşanları da tedbir almaya itti. Çiftçiler ve hayvan sahipleri hayvanların barındırdıkları alanlarda ilaçlama yaparak önlemini alıyor. Sivas’ta çiftçilik yapan Yunus Yörükoğlu, “Daha önce tarım müdürlüğümüz bize kene ilacı dağıtıyordu. Bu sene kendi imkanlarımızla aldık ve ilaçlıyoruz. Hayvanlarımızı ilaçlayarak keneyle mücadele etmeye çalışıyoruz. Genelde araziye çıkınca pantolonumuzun paçasını çorabın içine koyuyoruz. Arazideki yeşillik alanlara oturmamaya çalışıyoruz. Bu tip önlemler alıyoruz. Biz elimizden geldiği kadar dikkat ediyoruz” dedi.