Kılıçdaroğlu'nun çıkışı çözüm için bir şanstır
1) 2021 dünyasında, Avrupa’nın 600 yıl önce çözdüğü din-devlet ilişkisini biz eğer bugün halen tartışıyorsak, 20. Yüzyılda kalmış ve miadını doldurmuş silahlı mücadeleyi bugün konuşuyorsak ilerlemek bir yana gerileriz!
2) Özellikle sosyalist sistemin çökmesinden sonra, sınıf eksenli politikaların yerini kimlik eksenli politikaların almasıyla 40 yıldır bizim coğrafyamızda dini ve etnik kimlikler üzerinden süren ve nasıl tarif edilirse edilsin, bazen terör, bazen de savaş olarak tarif edilen sürecin bir çözüm üretme şansı yok!
3) Devletlerin güvenlik tedbirleri anlaşılır ve zorunlu olsa da, askeri operasyonlardan huzur ve istikrar çıkmadığını yaşayarak gördük. Kore’den Vietnam’a, Afganistan’dan Suriye’ye bu kural hiç değişmedi.
4) İster adına “Kürt sorunu”, isterseniz “demokrasi sorunu” deyin, siyasi, ekonomik, sosyolojik, kültürel bu sorunu çözemediğimiz sürece bu sorun, sorun olarak kalmaya ve büyümeye devam edecektir.
5) Kimlikleri aşan eşit yurttaşlığı öne çıkaran, yurttaş kimliğini birincil kimliğe taşıyan bir süreç öremediğimiz sürece ikincil, üçüncül kimlikler “asıl kimlik” olmaya devam edecektir!
Bütün bunlardan hareketle Kılıçdaroğlu’nun Kürt Sorunu ile ilgili yaptığı ve sorunun çözüm merkezi olarak meclisi gösterdiği önemli ve cesur çıkışın, HDP’den Selahattin Demirtaş ve Mithat Sancar başta olmak üzere, İYİ Parti, DEVA gibi birçok siyasi parti tarafından da benimsenmesi Türkiye’nin lehine yeni bir şansa dönüşebilir.
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı arkasında durulursa, ayrıştırmadan, kutuplaştırmadan beslendikleri için Kürt sorununun “ilelebet kalmasını” isteyenleri yalnızlaştırırken, sorunu çözmek isteyenleri birleştirip, büyütür ve Kürt sorunu da iki eğilim arasında sıkışıp kalmaktan çıkartarak üçüncü bir taraf olarak çözer.
Yapılması gereken de budur!