‘Bir Allah’ın kulu çıkıp da bu nasıl reform demedi’

Yayın tarihi: 30 Kasım 2019 Cumartesi 12:32 pm - Güncelleme: 30 Kasım 2019 Cumartesi 1:52 pm

Avrasya Sanayi ve İş Adamları Derneği ASİAD Olağan Genel Kurulu’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizler iş dünyasının değerli aktörleri olarak, yeter artık demeyecek misiniz? Türkiye’ye ahlaklı siyaset gerekmiyor mu? Sizler vergi veriyorsunuz. Korkudan vergim nereye gidiyor diye soramıyorsunuz. Doğan herkes vergi veriyor, nereye gidiyor bu paralar” diye sordu.

Kılıçdaroğlu, “Size öğrenciliğimde devrim tarihi kitabında okuduğum bir bölümü anlatmak isterim. İkinci dünya harbinden sonra Almanya.’da taş taş üstünde kalmıyor. Amerikalılar gelmişler. Amerikalı general döner Alman generale şunu der: Artık Almanya uzun süre belini doğrultamaz der. Alman General şunu söyler: Evet doğrudur Almanya’da taş taş üstünde kalmadı ama bir şeyi sakın unutmayın, Almanya’nın üniversiteleri hâlâ ayakta. Biz savaşa da girmedik arkadaşlar ne oldu böyle? Hep yanlış tercihlerde bulunduk. Davutoğlu başbakanlık yaptığı dönemde siyasi etik kanununun hayata geçireceğini söylemişti. Hayatımda duyduğum en güzel cümlelerden biriydi. Her mesleğin bir etiği var. Siyasetin işi yalan söylemek” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

-1970’li yıllar Türkiye, Yunanistan, İspanya, Portekiz aşağı yukarı aynı düzeydeydiler. Kişi başına geliri de aynı düzeydeydi. Eğer biz 49 yılda az önce saydığım ülkelerin gerisine düştüysek bunun sorumlusu da siyasetçilerdir.

“İŞ İNSANI ÜRETİM DEMEK”

-İş insanı üretim demektir, alın teri döküyorsunuz. İş insanı istihdam yaratan kişi demektir. Ülkenin sosyal dokusuna, çözüm üreten kişi demektir. Sizin önünüzde bir sürü engel var. Bunu kaldıracak olan da siyaset kurumu.

“BORÇ ALARAK EMİR ALMAYA ALIŞIRIZ”

-Borç alarak saygınlık kazanamazsınız ancak emir almaya alışırsınız. Borç alarak ancak tefecilere hizmet eden bir ülke yaratırsınız. Dolayısıyla sizin üretmeniz ve alın terine değer vermeniz gerekiyor.

4 AŞAMALI ÇÖZÜM ÖNERİSİ

–4 aşamalı bir çözümden söz edeceğim. Türkiye bu belalardan nasıl kurtulur, nasıl büyür nasıl kalkınır?

–Birincisi, hukukun üstünlüğü, demokrasi. Demokrasinin olmadığı, yargının bağımsız olmadığı bir ülke gelişmez.

-Ben farklı düşünüyorsam bunu o toplumun zenginliği olarak düşünmemiz lazım. Aksi halde toplum kalkınamaz. Biz şimdi, farklı düşündüğümüz için cezalandırılıyoruz. Adaleti eğer görmezden gelirseniz, benim her söylediğim kanundur, adalettir diye bir anlayışa teslim olursanız Türkiye büyümez. Bu anlayışa teslim olmayın, yani ayağınıza kurşun sıkmayın.

–İkincisi üreten Türkiye. Elbette yeri gelir borçlanırsınız. Borçların çevrilebilir olması lazım. Üretmek, her alanda üretmektir. Tarımda üreteceksiniz. Net ithalatçı olduk tarımda. Fabrikada üreteceksiniz. Güçlü bir sosyal devlet olursa ülkede barış ve huzur olur.

-Şimdi EYT’liler var. Yaşa takıldık emekli olamıyoruz diyorlar. Çalışın. Çalışamıyoruz diyorlar. Çalışıp prim öderlerse emekli aylıkları düşüyor. Çalışacağım daha fazla prim ödeyeceğim, emekli olduğumda daha az emekli aylığı alacağım. Akıl var mantık var. Bunu reform olarak geniş kitlelere anlattılar.

– Bir Allah’ın kulu çıkıp da bu nasıl reform demedi. Hepimizin bu konuda duyarlı olması lazım. Aile sigortasını o yüzden söyledim. Aile sigortasına ihtiyaç var.

-Üçüncü aşama, sürdürülebilirlik. Bunu sürdürülebilir kılmanız lazım. Bana söyler misiniz, dünya çapında kaç üniversitemiz var.

-Üniversiteler de artık sınıf sınıf oldu. 1. sınıf, 2. sınıf, 3. sınıf üniversiteler. Hocası olmayan üniversiteler.

-Öğrenciliğimde devrim tarihi kitabında okuduğum bir bölümü anlatmak isterim. İkinci dünya harbinden sonra Almanya.’da taş taş üstünde kalmıyor. Amerikalılar gelmişler. Amerikalı general döner Alman generale şunu der: Artık Almanya uzun süre belini doğrultamaz der. Alman General şunu söyler: Evet doğrudur Almanya’da taş taş üstünde kalmadı ama bir şeyi sakın unutmayın, Almanya’nın üniversiteleri hâlâ ayakta. Biz savaşa da girmedik arkadaşlar ne oldu böyle? Hep yanlış tercihlerde bulunduk.

-Davutoğlu başbakanlık yaptığı dönemde siyasi etik kanununun hayata geçireceğini söylemişti. Hayatımda duyduğum en güzel cümlelerden biriydi. Her mesleğin bir etiği var. Siyasetin işi yalan söylemek.

-Sizler iş dünyasının değerli aktörleri olarak, yeter artık demeyecek misiniz? Türkiye’ye temiz, ahlaklı siyaset gerekmiyor mu? Sizler vergi veriyorsunuz. Korkudan vergim nereye gidiyor diye soramıyorsunuz.

-Doğan herkes vergi veriyor, nereye gidiyor bu paralar.

“SİYASAL İKTİDARA GÜVEN DUYULMUYOR”

-Siyasal iktidara asla güven duyulmuyor. Bankadaki mevduatların yarısından fazlası dolar cinsinden. O zaman ciddi bir sorunumuz var. Ekonomik olarak Rusya’ya bağımlı hale geldik.

“RUSYA’YA BAĞIMLI HALE GELDİK”

– Enerji olarak Rusya’ya bağımlılığımız yüzde 50’leri aştı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.

-Tarım, turizm Rusya’ya bağımlı hale geldik. Geleveği yönetmek, Türkiye’yi yönetmek bu mudur?

-Ekonomik kriz yaşanıyor. Evet, yaşanıyor. Siz yaşıyorsunuz ama iktidar kabul etmiyor. Sorunu kabul etmiyorsan çözümün yoktur demek.