Kılıçdaroğlu’ndan tezkere çıkışı! Egemen güçlerin kapısında beklediler

Yayın tarihi: 7 Kasım 2021 Pazar 4:48 pm - Güncelleme: 14 Şubat 2022 Pazartesi 10:32 am

Irak ve Suriye’ye yönelik askeri operasyonun yolunu açan tezkereye ‘hayır’ oyu verdikleri için AKP ve MHP tarafından eleştirilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Evet dedik de ne oldu? Gittiler egemen güçlerin kapısında beklediler” dedi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen CHP Gençlik Kolları 16. Olağan Kurultayı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, tezkereye ‘hayır’ oyu kullandıkları için yapılan eleştirilere yanıt verdi. Kılıçdaroğlu “’Evet’ dedik de ne yaptılar? Beklentilerimizi karşıladılar mı? 33 askerimiz şehit edildiğinde hesabını sormak yerine gittiler, başka bir ülkenin egemen güçlerinin kapısında dakikalarca beklediler” diye konuştu.

Tezkerede yabancı askerlerin Türkiye topraklarında yer almasına karşı çıktıklarına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, iktidara geldikleri ilk hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar girileceğini, 138 bin öğretmenin atamasının yapılacağını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“YURTKUR KREDİ FAİZİ SİLİNECEK”

Size madde madde bazı konuları sıralayacağım. Bu konuları büyük bir özgüvenle anlatacaksınız. Üniversite öğrencilerinden başlayalım. Onların Kredi Yurtlar Kurumu’ndan aldıkları burslar var, krediler var. Üniversiteyi bitirdiniz, iş yok güç yok. Parayı ödeyeceksin. Ödemezsen babanın varlığına el koyacağız, onu alacağız… Bunu kabul etmediğimizi, halkın iktidarında faizlerin tamamen silineceğini, ana paranın da kişi işbaşı yaptıktan sonra makul taksitler içinde alınacağını anlatmalısınız. Bu ne demektir, sosyal devlet demektir. Kredi verdin doğru, üniversiteyi bitirdim doğru. Ama işsizim, sen benden para istiyorsun. Niye istiyorsun parayı, önce bana iş ver ondan sonra iste parayı. Bana iş vermiyorsun, işsizim. Parayı vereceksin, vermezsen bankadaki babanın parasına el koyacağız. Bunu kaldırdığımızı bütün gençlere söyleyeceksiniz.

“YURT SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ”

20 yıldır iktidardalar, yurt sorununu çözemediler. Gittiğiniz her yerde anlatacaksınız. 1 yılda yurt sorununu bitireceğiz. Hiç kimse ‘Ya nerede kalacak benim kızım, benim oğlum?’ kaygısına düşmeyecek. Yurtları hazır olacak. Birer, üçer kişilik odalar. Geniş bant internet erişimi, sıcak ve soğuk suyu olacak. Gençler rahatlıkla oturacak ve derslerini çalışacaklar. Rahatlıkla oturup sohbet edecek, siyaseti eleştirecekler. 19-20 yılda yapamadıklarını bir yılda yapacağız. Örnek mi istiyorlar? Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, İzmir’e baksınlar.

Bütün gençlere hangi partiden, kimlik, yaşam tarzından olursa olsun bütün gençlere söyleyin. Sizin özgürlüğünüz olacak. Attığınız bir tweet dolayısıyla sabahın köründe güvenlik güçleri kapınızı çalmayacak. CHP iktidarın da kapı vuruluyorsa bilin o polis değil o sütçüdür. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet. Kesinlikle önleyeceğiz. Bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesini tekrar bir imza ile yürürlüğe koyacağız.

“FAİZCİLER VE DOLARCILAR 83 MİLYON KİŞİNİN GELİRİNE İPOTEK KOYMUŞ”

Gençler kısaca ekonomiye gelmişken iki temel ilkeye değinmek isterim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki temel ilkesi. Siyasi ve ekonomik bağımsızlık.  Mustafa Kemal demek siyasi ve ekonomik bağımsızlığı koruyan, savunan kişidir. ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ demiştir Gazi Mustafa Kemal. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demek bayrağımın altında özgürce yaşamak istiyorum, başka bir gücün egemenliğini kabul etmiyorum demektir. Bu siyasi bağımsızlıktır. Ama Gazi şu gerçeği de görmüştür. Eğer siz ekonomik bağımsızlığını korumak istiyorsanız, savaş meydanlarında kazandığınız zaferi ekonomik zaferlerle taçlandıracaksınız. O zaman siyasi bağımsızlığınızı güvence altına alırsınız. Bugün Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikededir. Faizciler ve dolarcılar. Türkiye’de 83 milyon kişinin gelirine ipotek koymuş durumdadır. Ödediğiniz her kuruş vergi ya Londra’daki tefecilere ya da ‘Beşli Çete’ye gidiyor. Esnafa, çiftçiye, emekliye, memura giden yok. Nereye gidiyor bu paralar?

“TÜRK LİRASI’NI İKİNCİ SINIF PARA YAPANLAR”

Şunu da söyleyeceksiniz; vergide de adaleti getireceğiz. Ödenen her kuruş verginin hesabını siyasi otoritenin vermesini sağlayacağız. Demokrasini çıkış kaynağı şudur. Ey hükümet, ey yönetenler, ben vergi veriyorum, benim ödediğim vergi nerede ve kime harcandı? Bunun yanıtının verildiği ülkelerde demokrasi vardır, verilmediği ülkelerde demokrasi yoktur. Maliyetini bilmediğimiz, geçtiğimiz yollardan köprülerde dolar, Euro bazında ödenen paralar, bunların tamamını devlete ait kurumlar haline dönüştüreceğiz. Yani devletleştireceğiz ve Euro, dolarla para ödemeye son vereceğiz. Arkasından şunu ekleyin. Kim milliyetçi. Türk lirasını ikinci sınıf para yapanlar mı? Türk lirasını bu ülkenin onurlu parası haline getirenler mi? Biz ikincisiyiz. Bunu da söyleyeceksiniz. Nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Euro, dolar geçerli, Türk lirası ikinci sınıf para gibi duruyor.

“BİR HAFTA İÇİNDE 138 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILACAK”

Taşımalı eğitim rezaletine son vereceğiz. Nerede öğrenci varsa, yanında da öğretmeni olacak. Ferhat ile Şirin’i buluşturur gibi öğretmen ile öğrenciyi buluşturacağız. Atama bekleyen öğretmenlerin sorunun büyük ölçüde çözeceğiz. Şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz, halkın iktidarında Sayıştay’ın eksiktir dediği 138 bin öğretmen atamasını bir hafta içinde gerçekleştireceğiz. 138 bin öğretmen evlatlarıyla bulaşacak.

“ÖNCEKİ TEZKEREYE ‘EVET’ DEDİK DE NE OLDU?”

Suriye tezkeresine ‘hayır’ dedik. Elbette doğrusunu yaptık. Bakın söylüyorum gittiğiniz her yerde söyleyin. Eğer Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorsak, toprağa basmış olan yabancı asker postallarını atmışsak, bizler kendi ülkemizde yabancı askerlerin gelmesini istemiyorsak, zaten tezkereye ‘hayır’ demek zorundayız. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Kaldırın dedik. Daha önce gelen tezkereye ‘evet’ demiştik. Ne oldu, ne yaptılar? Evet dedik de ne yaptılar? Beklentilerimizi karşıladılar mı? 33 askerimiz şehit edildiğinde hesabını sormak yerine gittiler, başka bir ülkenin egemen güçlerinin kapısında dakikalarca beklediler. Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ağrıma gidiyor. Türkiye böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştı. Bir şey daha. Biz milliyetçiyiz, devrimciyiz, halkçıyız. Bunları unutmayın, 6 okumuzu. Kendi toprağımız, halkımız için yeri ve zamanı geldiğinde hayatımızı seve seve veririz. Kendi toprağını terk edip, bayrağını indiren ve Süleyman Şah Türbesi’ni kaçıranları tarih affetmeyecektir. Siz de affetmeyin. Söyledim, ilk bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesi oraya gidecek ve bayrağımız gönlere çekilecek.

“YABANCI ASKER NİYE MÜCADELE ETSİN Kİ?”

Biz Bülent Ecevit’in de geleneğinden geliyoruz. Buyurun Kıbrıs’ta katliam vardı, ne yaptı Kıbrıs’a barışı getirdi. Egemen güçler bizi sevmez, ben de biliyorum. Biz bu ülkenin hamuruyuz. Bu ülkenin vatandaşıyız. Bu ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz. Terörle mücadele eden polis ve askerlerimiz var. Eksi 40-45 derecede şehit, gazi oluyorlar, hayatlarını yitiriyorlar. Bu ülke için. Sen bunları bırakıyorsun, ‘Efendim Türkiye’ye yabancı askerleri getireceğiz’. Yabancı asker niye bizim teröristlerle mücadele etsin ki? Onların geliş amaçları başkadır, hepinizin bunu çok iyi bilmesi lazım. Dolayısıyla CHP’li olmak farklı bir şeydir. CHP’li olmak bayrağını, vatanını, insanını sevmek, tarihine sahip çıkmak demektir: CHP’li olmak fakir, fukara, gurebanın yanında olmak, kadına kalkan ele müdahale etmek demektir. CHP’li olmak hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye istemek demektir…

CHP tezkereye ‘hayır’ diyecek