Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Delikanlıysan benim istediklerimin tamamını verirsin

Yayın tarihi: 10 Mart 2022 Perşembe 2:14 pm - Güncelleme: 10 Mart 2022 Perşembe 2:55 pm

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da açıklamalarda bulundu. Kemal Kılıçdaroğlu, seçimleri kazanmaları halinde Diyarbakır’a yapacakları yatırımlardan bahsederken, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da seslenerek “delikanlıysan benim istediklerimin tamamını verirsin” dedi.

Diyarbakır’da esnaf ziyaretleri ve yeni üye törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ekonomi sorunlarından bahsetti. Kılıçdaroğlu AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek  “Sizin evlatlarınız büyük kentlerin varoşlarında asgari ücretle nasıl iş bulabilirim diye uğraşıyorlar. Diyarbakır’dan Erdoğan’a söylüyorum. Elimi tutan sensin delikanlıysan benim istediklerimin tamamını verirsin ilk yatırımı geleceğiz Şanlıurfa ve Diyarbakır’da yapacağız.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şöyle:

Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlar hepimizin ortak sorunları. Var olan sorunları nasıl çözebiliriz? Bunun anahtarı demokrasidir.

Biz 6 partinin genel başkanı olarak bir araya geldik. Demokrasi için bir araya geldik. İnsan hakları, ekmek, aş için bir araya geldik. Var olan derin yoksulluğu nasıl gidebiliriz onun için geldik. Sıkıntılar, dert var. Meydanlar işsizlerle dolu.

Kılıçdaroğlu Erdoğan’a kendi sözleriyle yanıt verdi: Bu hale Türkiye’yi kim getirdi?

Diyarbakır’da küçük bir esnaf ziyareti yaptık cebim ‘evladım işsiz’ kağıtlarıyla doldu. Çözümü siyaset kurumu bulacak başka yer değil. Devleti yönetmeye talip olanların çözüm üretmeleri gerek. Biz öyle bir noktada değiliz. Bizi öyle bir noktaya getirmediler tam tersine bizi ayrıştırdılar. ‘Kimliğin ne, inancın ne?’ sana ne kardeşim insanın kimliğinden, inancından, yaşam tarzından. Kişinin kimliği siyasete malzeme olabilir mi?

SORUNLARI BİRLİKTE AŞMAK İSTİYORUZ

Kimlikler bizim şerefimizdir, onurumuzdur. Siyasete malzeme etmek asla doğru değil. Kimin yüce Yaradan’a yakın olup olmadığını yüce Yaradan’dan gayrı kim bilebilir? 6 siyasi partinin genel başkanı olarak sorunları birlikte aşmak istiyoruz. Yapacağımız birliktelik, Türkiye’yi aydınlığa çıkartabilirsek, kucaklaştırabilirsek, yeni bir atmosferi yaratabilirsek emin olun sadece Türkiye için değil dünyada siyaset tarihini yazan bütün kitaplara bu konu girecektir. Üniversitelerde ders olarak anlatılacaktır ben bundan eminim.

“BU TOPRAKLARA NE OLDU?”

Diyarbakır tarihi, kadim bir kent. Mezopotamya… Buğdayın keşfedildiği yer. Nasıl olur da bereketli topraklar nasıl bereketsiz atmosfere dönüşebilir? Tabloyu ortaya çıkaranlar kim? Her birimizin tek tek düşünmesi lazım. Mezopotamya gayet güzel. Dicle’si, Fırat’ı, bereketli toprakları, surlar, bahçeler var gayet güzel… Bu topraklarda ne oldu? 2002 yılında çiftçi sayısı 50 bin 81 kişi. 2021 yılında 50 binden sayı 33 bin 163 kişiye düşmüş. 16 bin 918 çiftçi üretim yapmaktan vazgeçmiş. Devleti yönetenlerin düşünmesi gerekmez mi? 2004 yılında tarım alanı 7 milyon 981 bin dekar, 2021 yılında 7 milyonluk dekar alanı 5 milyona düşüyor. Diyoruz memlekette yağ yok, buğday, nohut dışardan geliyor. Ne oluyor da dışarıdan geliyor? Ben bu soruları soruyorum sizin de sormanız lazım.

“BENİM ÜLKEMDE KARPUZU ÜRETEN KAZANMALI”

Diyarbakır’ın karpuzu vardı değil mi? Karpuz eksildi. Dışarıdan karpuz alıyoruz. Benim Diyarbakırlılara sözümdür. Diyarbakır’ın karpuzu piyasaya çıkmadığı sürece bir tek karpuz bile ithal etmeyeceğiz. Vatanseverlik budur. Benim ülkemde karpuzu üreten kazanmalı. Çiftçi zarar eder mi? Tarım sektörü dünyanın bütün yerlerinde stratejik sektördür. Tarıma değer, önem vermemiz lazım.

Şanlıurfa’ya gittim. Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak aynı sorunlarla karşı karşıya olan illerimiz. Şanlıurfa’da bir konuşma yaptım. ‘Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin. Şanlıurfa’daki bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz’ dedim.

“5 BİN MEGAVATLIK YATIRIM YAPMAK MÜMKÜN”

Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak. 6 ile güneş enerjisi yapacağız. Güneşe para veriyor musunuz? Vermiyorsunuz. Hesabını yaptım. Bu 6 ile çiftçiye elektriği bedava vermek ve artan elektriği de satmak kaydıyla 5 bin megavatlık bir yatırım yapmak mümkün. Yatırımın maliyeti 3 milyar dolar. Bunlar kalktılar ısrarla işbirliği yaptılar Mersin’de Akkuyu Nükleer Santrali’ni kurdular. Nükleer teknolojiyi de bize vermiyor Ruslar. Sadece fabrikayı kurdular. Garanti vermişiz elektriği satın alacağız. 20 milyar dolar maliyeti var biz 3 milyar dolara yapacağız. 20 milyar dolarlık yatırım yapıyorlar nükleer santrale.

Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da seslendi: Bunun kabahati bizde, sofranızda oturmadık

“6 İLDE 665 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLAYACAK”

10 yılda bu yatırım kendisini amorte edecek. Dolaylı ya da doğrudan 6 ilde 665 bin kişiye istihdam sağlayacak. Erdoğan ‘Elini tutan mı var’ diyor. Elimi tutan sensin. Eğer delikanlıysan, elimi tutmazsan bizim kuracağımız şirkete arazi tahsis edeceksin 6 ilde. Gel kardeşim tahsis et. Burada hangi teşvikler sanayi için uygulanıyorsa aynı teşvikleri bize de vereceksin kardeşim. Gerekli üretim ve dağıtım işleri için istediğim lisansı vereceksin. Biz bunu yapacağız, görecek o.

ERDOĞAN’A SESLENDİ

Yatırımlar İstanbul’a, İzmir’e, Ankara’ya, Bursa’ya yapılıyor. Bu ülkenin Diyarbakır’ı, Tunceli’si, Sivas’ı, Kayseri’si yok mu? Bu bölgelerde yatırım yapılmıyor. Sizin evlatlarınız büyük kentlerin varoşlarında asgari ücretle nasıl iş bulabilirim diye uğraşıyorlar. Diyarbakır’dan Erdoğan’a söylüyorum. Elimi tutan sensin delikanlıysan benim istediklerimin tamamını verirsin ilk yatırımı geleceğiz Şanlıurfa ve Diyarbakır’da yapacağız.

Eğer üretirse bir toplum mutlu olur. Evlatlarımız iş bulursa, evlerine helal ekmek getirebilirlerse o toplum mutlu olur. Evlerinde, sokaklarında bereket olur. Esnafa gidiyorsun ‘siftah yapmadık’ diyor. Vatandaşın cebinde para yok ki. Yatırım, üretim kadar değerli bir şey yoktur. Hepsi yapılabilir. Maliyeti kuruşuna kadar hesaplandı. Bunların tamamını elimizi cebimize atmadan yapmak mümkün.

DOKTORLARA ‘GİTSİNLER’ SÖZÜ

Her birimiz hastalandığımızda ilk başvurduğumuz sağlık çalışanlarıdır, doktorlardır. Pandemi döneminde caddelere çıktık doktorlarımızı alkışladık. Söz verdik, daha iyi imkanlar sağlayacağız dedik. Hiçbirisi olmadı, yapılmadı. Doktorlara ‘Çekin gidin’ dediler. Bir doktor, nasıl olur bir siyasi iktidarın yarattığı atmosferin içinde geleceğini Türkiye’de değil de yurtdışında arar? Sıradan bir meslek değil doktorluk. O kişi doktor oluncaya kadar bütün masraflarını ailesi çekiyor. Bu bağlamda 14 Mart Tıp Bayramı kapsamında 3 noktada siyasi iktidarın dikkatini çekmek isterim.

Sağlık çalışanlarına şiddet uygulanıyor. Düzenleme sağlık çalışanların istediği gibi olsun. İkincisi, doktorların ve sağlık çalışanların özlük haklarını iyileştireceğim sözü verdiniz. Sözünüzü tutunuz. Üçüncüsü, hakimlere verilen güvencenin hekimlere de verilmesi lazım.

HELALLEŞME

Toplum olarak helalleşmek zorundayız. Sıkıntılarımız var. Diyarbakır yaşadı, bu bölge büyük sıkıntılar yaşadı. Diyarbakır Hapishanesindeki işkenceler unutulmadı. Oradaki insanlarla bizim helalleşmemiz lazım. Bunu yapmazsan barışamayız. Diyarbakır Hapishanesi’nin İnsan Hakları Müzesine dönüştürülmesi lazım.

Roboski’de öldürülen gencecik evlatlarımız vardı. Onların aileleriyle de helalleşmek lazım. Haksızlıkla yüzleşmektir helalleşmek.

Gezici’den çarpıcı anket! Hem Cumhur İttifakı hem de Erdoğan kaybediyor