Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a 5 kuruşluk bir dava daha

Yayın tarihi: 2 Haziran 2022 Perşembe 10:02 am - Güncelleme: 2 Haziran 2022 Perşembe 10:21 am

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a grup toplantısı sırasında kendisine yönelik ifadeleri nedeniyle dava açtı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın grup toplantısında kendisine yönelik “Çünkü bu zat yalancı. Çünkü bu zat omurgasız. Çünkü bu zat bir aparat” sözleri nedeniyle yine 5 kuruşluk tazminat davası açtı. Kılıçdaroğlu, mahkeme kararının tirajı en yüksek ulusal beş gazetede yayınlanmasına karar verilmesini de talep etti.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik tarafından Ankara’da mahkemeye sunulan dava dilekçesinde; “Tamamıyla siyasileştiği, davalı Recep Tayyip Erdoğan’ın güdümüne girdiği, siyasi baskıların altında ezildiği eleştirisine muhatap olan Türk yargısının bile bu söz ve yakıştırmaları eleştiri kapsamında görebilme şansı bulunmamaktadır. Hakaret kapsamlı görülmemesi olasılığında bu söz ve yakıştırmaların başkaca siyasiler tarafından iktidar temsilcilerine yöneltilmesi sonucunu doğuracağı da gözden ırak tutulmamalıdır” ifadeleri yer aldı.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik tarafından hazırlanarak, Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:
“Üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getireceğine dair Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine yemin eden, ne var ki yeminine hiçbir biçimde bağlı kalmayan ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmeyi alışkanlık haline getiren Recep Tayyip Erdoğan; yine ettiği yemini çiğnemiş ve vekil edenin (Kemal Kılıçdaroğlu’nun) kişilik değerlerine saldırıda bulunmuştur. Üstelik bunu yaparken de Sayın Genel Başkanı hedef haline de getirmeyi amaçlamıştır.
Belirtmemiz gerekir ki, bugüne kadar Genel Başkanımız tarafından yapılan tüm eleştirel değerlendirmelerin doğru olduğu ve haklı dayanaklarının bulunduğu bilgisinin altında ezilen ve bu gerçeklikleri başkalaştırmaya çalışan davalı Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaret ve iftira kapsamlı sözlerle saldırarak, kişilik değerlerine zarar vermeyi amaçlamıştır. Böylesine seviyesizce kullanılan hakaret söz ve yakıştırmalar hiçbir biçimde eleştiri kapsamında görülemeyeceği gibi dünyadaki tüm yargı sistemlerinde yaptırıma tabi tutulacaktır.

“BU SÖZLERİN HAKARET KAPSAMLI GÖRÜLMEMESİ OLASILIĞINDA BAŞKA SİYASİLER TARAFINDAN İKTİDARA YÖNETİLEBİLECEĞİ GÖZDEN IRAK TUTULMAMALI”

Tamamıyla siyasileştiği, davalı Recep Tayyip Erdoğan’ın güdümüne girdiği, siyasi baskıların altında ezildiği eleştirisine muhatap olan Türk yargısının bile dava konusu bu söz ve yakıştırmaları eleştiri kapsamında görebilme şansı bulunmamaktadır! Kaldı ki tamamıyla hakaret ile iftira kapsamlı bu söz ve değerlendirmelerin Türk yargı makamları tarafından eleştiri kapsamlı görülmesi, diğer bir söyleyişle hakaret kapsamlı görülmemesi olasılığında bu söz ve yakıştırmaların (olduğu gibi!) başkaca siyasiler tarafından iktidar temsilcilerine yöneltilmesi sonucunu doğuracağı da gözden ırak tutulmamalıdır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli olarak gerçekleri başkalaştırdığı, diğer bir söyleyişle yalan söylediği konusunda tüm kamuoyunda tam bir inanç bulunmasına karşın, daha ötesi 17-25 Aralık sürecinde ‘paraları sıfırla’ ve ‘10 milyon doları sakın alma, kucağa oturacaklar, ne söz verdilerse o’ şeklindeki tapeler ile açığa çıkmış yolsuzluk ilişkileri gündemdeki yerini hala kaybetmemişken, davalının adeta yansıtma psikolojisi içerisinde tüm Türkiye’nin üzerinde mutabakata varabileceği üzere tertemiz bir geçmişi bulunan, her daim doğruları söyleyen Sayın Genel Başkan’a yönelik ‘yolsuzluk’ polemiğinde bulunmuş ve ‘yalancı’ iftirasını atmış olması da ironik nitelikte bulunmaktadır.”

KILIÇDAROĞLU’NA YÖNELİK TERÖRİZM İDDİALARINA KARŞI ERDOĞAN’IN FETÖ VE PKK AÇIKLAMALARI

Dava dilekçesinde Erdoğan’ın PKK ve FETÖ terör örgütleri ile ilgili daha yaptığı açıklamalara yer verildi. “Öte yandan teröre karşı yaklaşımı ve dolaylı ya da dolaysız vermiş olduğu katkılar karşısında, (kanımızca yaşamış olduğu eziklik duygusuyla) davalı Erdoğan; terör örgütlerine karşı mesafesi ve tutumu bilinen Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik çamur atma ve iftirada bulunma iradesi ile Genel Başkan’ı ‘teröristlerle iş birliği içerisinde’ gösterme çabası içerisine girmiştir. Dahası ‘Adalet Yürüyüşü’nün dahi bu gerekçeye dayandığı iftirasını atmıştır.” ifadeleri kullanılan dilekçede Erdoğan’ın şu sözlerine yer verildi:

“PKK ile görüşülmesini ben istedim, sıkıntısı olan bana söylesin. MİT her an her türlü hareketi yapabilir. Mesela yarın İmralı’ya gitmek gerekiyorsa Müsteşarıma gerekeni yap derim.
Silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklentimizdi. Her şey eninde sonunda uygulamaya dayalıdır. Bu uygulama da nedir silahların bırakılmasıdır. Ne istendi de hükümet vermedi 12 yıldır.

PKK, çözüm sürecini silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar.

Çözüm süreci içinde Valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği PKK’ya operasyon yapmadı! Bu süreçte hazırlık safhasına girdiler, mayın döşeyip bombalar yerleştirildi. Bu terör eylemlerini biz görmezden gelmeye nereye kadar devam edeceğiz.

FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğü şeyini reddetmem. Doğrudur, aldatıldık

Ne istediler de vermedik.”

Dilekçenin devamında ise, “Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tarz seviyesiz ve hadsiz söylemlerine aşina olmakla birlikte, böylesine seviyesizce yapılan açıklamaların elbette hukuk düzleminde yaptırımı olmalıdır. Davalı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçmişte kullanılmış (ahlak sınırlarını zorlayan) söz ve açıklamalarından yola çıkarak davalının kişiliği de göz önünde bulundurulup davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak davalı Recep Tayyip Erdoğan’ın; hakaret ve iftira kapsamlı sözleri kullanmayı alışkanlık haline getirdiği, bilinçli bir şekilde Genel Başkanın kişilik değerlerine zarar vermeye çalıştığı, kendi suç ve hatalarını gizleyebilmek ve onları başkalarına yansıtmak amacıyla böylesi iğrenç yollara başvurduğu gerçekliği gözetilerek değerlendirme yapılmasını diliyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Kılıçdaroğlu’ndan 10 soru! “Damadın Albayrak 128 milyar doları düşük kurla kime sattı?”