Haber

Kılıçdaroğlu’ndan ‘başörtüsü yasağı’ çıkışı! “Kaldıran bu kardeşinizdir”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dönemin YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’a başörtülü öğrencilerin niye üniversiteye alınmadığını sorduğunu, ertesi gün öğrencilerin okula alındığını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun Kılıçdaroğlu'na oy vermenin birden fazla nedeni var” sözleri ise dikkat çekti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kanal 58'de Sacit Ak’ın sunduğu ‘Gündem Özel’ programının konuğu oldu. Kılıçdaroğlu’nun programdaki ‘başörtüsü yasağı’ açıklamaları ise dikkat çekti. Dönemin YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan ile görüşmesini anlatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Başörtüsü yasağını biz kaldırdık' diyorlar ama hikaye. Yasağı kaldıran bu kardeşinizdir, üniversitelerde. Yusuf Ziya Özcan o dönem YÖK Başkanıydı. Ben de yeni genel başkan olmuştum. Üniversitelere kız öğrenci alınmıyor. Yusuf Ziya Özcan’a dedim ki ‘Niye bu kız öğrencileri almıyorsunuz?’. ‘Siz karşısınız’ dedi. ‘Hayır biz karşı değiliz’ dedim. ‘O zaman ben yarın sabah alıyorum’ dedi. Alın, niye almıyorsunuz. Alındı. Bunu Sayın Abdullah Gül de gayet yakından bilir. Bu telefon görüşmesini. Bunu hiç propaganda aracı olarak hiç kullanmadım”

Kılıçdaroğlu programda şunları söyledi:

“20 YILLIK İKTİDARINDA AKP BİR FABRİKA DAHİ YAPMIŞ DEĞİL”

“Geçen söyledim, dedim ki ‘Yahu Allah aşkına 20 yıllık bir iktidar döneminde AK Parti desin ki ‘Ben şu fabrikayı yaptım, şu şeker fabrikasını yaptım’ desin, ‘Şu çimento fabrikasını yaptım’ desin. Bir fabrika dahi yapmış değil. Ama var olan pek çok fabrika yok edildi. Tokat’ta sigara fabrikası vardı, özelleştirdiler. Alanlar bu fabrikayı yenileyecekti ve yeni üretim yapacaktı. Şimdi yerle bir ettiler tamamını yıktılar. Demirlerini, mobilyalarını sattılar. Ortada sadece bomboş bir arazi kaldı. Yazıktır, günahtır. O nedenle burayı yıkamazlar az kaldı zaten inşallah iktidar olduğumuzda Sivaslı görecek, memlekete hizmet nasıl yapılırmış görecek. Türkiye yeni bir iklimi kendi topraklarına getirmek zorundadır. Ayrışmayı değil beraber olmayı.”

"SİVASLI BİZE BELEDİYEYİ VERSİN”

“22 okul yıkıldı güvenli değil diye. 2 yıldır yapılmıyor. Bugün belediye başkanları toplantısında söyledim. MEB desin ki CHP yapsın. Biz bu okulların tamamını bir yıl içinde yapacağız teslim edeceğiz. Sonuçta bunlar yine MEB’in okulları olacak. Bakın bizim Tekirdağ büyükşehir belediye başkanı bütün ilçelere okul yaptı. Yapamıyorlar hükümet olarak yapamıyorlar. 22 okulu nasıl yapmazsınız 2 yıl geçmiş aradan. Bakın Elâzığ’da deprem oldu kampanya açtık bir okulu biz yapalım. İstanbul belediye başkanımız burada bir okul yapacak. Kim kazanıyor Türkiye kazanıyor bundan. Ama hayır CHP yapmasın. Bu algıdan aslında siyasetin kurtulması lazım. Yapıyorsanız yapın; yapmıyorsanız bırakın biz yapalım. Sonuçta bu ülkenin insanına hizmet ediyoruz. Oda hizmet ettiğini iddia ediyor, biz de hizmet ediyoruz. Bakın biz Türkiye nüfusunun yüzde 51,7’sini belediyelerimiz aracılığıyla yönetiyoruz. Bakın biz burada gübre yok değil mi? Biz belediyelerimiz tonlarca gübreyi çiftçilerimize bedava veriyorlar. Traktörlerden tutun sabana kadar, ağaç budama makinalarına kadar her şeyi yine veriyoruz. Fide, ağaç, hayvan, küçükbaş, arı kovanı… Bütün bunlar talep geldiği zaman belediyelerimiz bunları yapıyorlar ücretsiz dağıtıyorlar. Bunları yapmasalar buradaki gibi oradaki köylü de toprağa küsmüş olacak. Sivas’ta yapılması gereken şu; onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, Sivaslı bize belediyeyi versin. Yine kendileri seçsinler, desinler ki ‘Şu kişi belediye başkanı olursa biz oy vereceğiz’ diye gelsin CHP’den belediye başkan adayı olsun fazla değil 4 senin sonunda Sivas Belediye Başkanlığı değil Sivas Büyükşehir Belediye Başkanlığı olur. Dışarıdaki Sivaslıları biz buraya getiririz, istihdam alanı yaratırız, fabrikalar kurarız.”

https://tele1.com.tr/meral-aksener-basortusu-sessizligini-bozdu-713402/

“BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRAN BU KARDEŞİNİZDİR”

“Gücü elinde tutan irade, bir başkasına zarar vermişse o zararını görmesi, bilmesi ve gerekirse artık helalleşelim demesi lazım. Gücü elinde tutanın her zaman haksız yapma olasılığı vardır. Bundan çıkmamız lazım. Ben Roboski örneğini verdim. Tamam ölenleri geri getiremeyiz ama o ailelere ‘Ya biz bir yanlışlık yaptık kusura bakmayın’ benim dediğim bu. Öleni geri getiremezsiniz. Bu böyle olmaz. Benim söylediğim helalleşme o.

Başörtüsü dolayısıyla, gittim bu ailelerle de konuştum. Birisi anlatırken ağladı, öğretmen bir kardeşimizdi. Nasıl haksızlık yapıldığını, nasıl müfettişlerin görevlendirildiğini, nelerin yapıldığını anlattı. Bunu yapan kim? Devlet. O dönemin siyasi otoritesinin aldığı karar. Devletin şunu demesi lazım iktidar sahipleri, ‘Bir hata yaptık, gel sana görevini tekrar iade edeceğim’ demesi lazım. İade edeceğim demiyor yasağı kaldırdım diyor. Buna benzer çok uygulama var. Şunu da söyleyeyim başörtüsü yasağını biz kaldırdık diyorlar ama hikâye. Yasağı kaldıran bu kardeşinizdir. Üniversitelerde. Yusuf Ziya Özcan o dönem YÖK Başkanıydı. Bende yeni genel başkan olmuştum. Üniversiteler kız öğrenci alınmıyor. Bunlar da hükümetti, sesleri bile çıkmıyordu. Yusuf Ziya Özcan’a dedim ki ‘Niye bu kız öğrencileri almıyorsunuz?’. ‘Siz karşısınız’ dedi. ‘Hayır biz karşı değiliz’ dedim. ‘O zaman ben yarın sabah alıyorum’ dedi. Alın, niye almıyorsunuz. Alındı. Bunu Sayın Abdullah Gül’de gayet yakından bilir. Bu telefon görüşmesini. Bunu hiç propaganda aracı olarak hiç kullanmadım. Başörtüsünü zihnimde kaldırmaya ne zaman karar vermiştim? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyken Ok Meydanı mitinginde son cümlelerim, ‘Başörtüsü yasağını da kaldıracağım’ diye. O mitingde söylediğim son cümledir bu. Kadın istediği gibi giyinir ama kadına neden baş örtüsü giydin diye sormayacak, diğerine de Siyasetçinin ne işi var burada? Diyorlar ki Anayasayı değiştirelim, aileyi koruyacakmışız. Peki, Amerika’daydım. Sen aileden söz ettiğin değil mi aileyi konuşacaksın. Bostan’dan Newyork’a geldim. 35 katlı gökdelenin önünde…”

ABD’DE KAYBOLAN 8 SAAT AÇIKLAMASI

“Evet, evet. 4 saat Boston’dan New York’a, 4 saatte New York’tan Washington’a. O yol ancak o kadar sürüyor ne yapayım? 8 saat olmayabilir 5 saatte olabilirdi. Oraya gittim Manhattan’da gökdeleni buldum. O küçük videoyu çektim. Şimdi bu yasa çıkmasın diye çamura yatıyorlar. Zaten aile korunuyor. Aile toplumun temel taşıdır. Anayasada açıkça yazıyor. Türk toplumunun temeli ailedir diyor. Sırf bunu referanduma götüreceğiz falan filan... Orban'la aynı yolda gidersek acaba bir şey yapabilir miyiz? Bay Kemal bunu yemez. Bütün başörtülü kadından çok sayıda telefon geldi bizim samimiyetimize inanıyorlar. Her kadın güzel görünmek ister, ben ona niye müdahale edeyim? Ne hakkım var.”

ERDOĞAN’A BİR ÇAĞRI DAHA

Siyasetin görevi bu bereketli topraklarda hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesidir. Derin yoksulluk var. Anneler çocuklarını yatağa aç yatırıyor Beyefendi oturmuş gel efendim şunu yapalım bunu yapalım. Kendisine söyledim. Yüreğin yetiyorsa TV'de çıkarsın karşıma. O kadar televizyonları var, havuz medyası. Gelsin karşıma o 50 soru sorsun, ben 1 soru sorayım. o kadar. Bakın kendisine bu kadar geniş marjda verdim… Benim verilmeyecek hesabım yoktur. Benim çocuklarımın ne iş yaptığını kimse bilmez. Kimse bilmez. Evim mütevazidir. Evimde otururum. Tek hedefim herkes huzur içinde yaşasın.”

ALTILI MASA AÇIKLAMASI

"Altılı masanın ayakları sağlam. Biz, Türkiye'nin gerçeklerinin farkındayız. Her birimiz ayrı partiyiz. 6 parti demokrasi konusunda anlaştık. Kamplaşma var bu kamplaşmanın kaldırılmasın konusunda anlaştık. Medyanın özgürlüğü konusunda durduk.. Güçlendirilmiş parlamenter sistem gelsin, eskiye dönelim değil. Eski sistemin de bir sürü eksiği vardı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem olsun, milletvekili gerçek anlamda milletin vekili olsun. Şimdi milletvekili milletin vekili değil ki... Şu anda iki konu üzerinde çalışıyoruz bütün partiler olarak. Bir iktidar olduğumuzda neleri yapacağız."

“KILIÇDAROĞLU’NA OY VERMENİN BİRDEN FAZLA NEDENİ VAR”

"Kılıçdaroğlu'na oy vermenin birden fazla nedeni var. Temiz bir adama oy vereceksiniz. Egolu olmayan, millete hizmet etmeyi sindiren bir insana oy vereceksiniz. Vatandaşları arasında hiçbir ayrım gözetmeyen ve bunu da temel ilke edinen bir insana oy vereceksiniz. Gerçekten de bölgesinde barışı getirecek bir insana oy vereceksiniz. Savaşı değil barışı önceleyen. Buna benzer pek çok şey söylenebilir. Halka doğruları söylemeniz gerekiyor. Şu anda sorun, siyasetçi, vatandaş için en güvenilmez kişidir. Kabahat vatandaşta değil, siyasetçide. Vatandaş o kadar çok aldatıldı ki... Devletin gerçek anlamda sosyal devlet olması lazım. Diyorlar ki faize karşıyız. Siz onu Bay Kemal'in külahına anlatın.”

https://tele1.com.tr/davutoglundan-erdogana-basortusu-icin-randevu-talebi-715283/