CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Antalya Milletvekili Rafet Zeybek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Mafya-Siyaset-Ticaret İlişkileri" konulu raporu sundu.

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır ile Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sundukları "Mafya-Siyaset-Ticaret İlişkileri" konulu raporun detayları ortaya çıktı. Raporda Meclis'e çağrı yapıldı.

NARKOPOLİTİK RAPORU VERİLDİ

Narkopolitik başlığıyla açılan raporda Meksika ve Kolombiya'daki uyuşturucu kartelleri örnek verildi. Narkopolitik başlığında, "Panama’da yakalanan ve Mersin limanına gelecek olan gemide 616 paket kokain yakalanması üzerine yeni uyuşturucu rotalarının belirlenmesi iddialarında eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın deniz ticareti iş sahasında olması, Venezüella ziyaretinde bulunması, Kıbrıs’lı iş insanı Halil Falyalı ile yakınlığı, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın Bodrum’daki marina yönetiminde olması ve bu marina üzerinden dağıtımın organize edilmek istendiği iddiaları, narkopolitik konusunun ülkemizde uygulandığını göstermektedir." ifadelerine yer verildi. Yine raporun ilk sayfasında suç örgütü Sedat Peker ile ilgili de çarpıcı detaylar yer aldı. Sedat Peker'in ifşaatşlarının yer aldığı raporda,  'Siyaset-mafya-ticaret ilişkileri' anlatılırken odak ismin İçişleri Bakanı Süleyman soylu olşduğuan dikkat çekildi. Kişiler ve Olaylar başlığında şu isimler yer aldı: Sedat Peker: Organize suç örgütü lideri, video ve sosyal medya paylaşımları ile iddiaların sahibi, bahse konu olan birçok kişi ile doğrudan ya da dolaylı olarak tanışmaktadır. Süleyman Soylu: T.C. İçişleri Bakanı, eski DP Genel Başkanı. Siyasi hayatında Gaziosmanpaşa ilçesinde DYP İlçe Başkanlığı mevcut, bu süreçte Sedat Peker’e yakın kişilerin desteği ile ilçe başkanı olduğu ya da başkanlığı koruduğu belirtiliyor. Bahse konu olay ve kişilerin birçoğu ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi iddia edilmektedir. Erdal Aras: Sedat Peker’in eski sağ kolum dediği kişi, DP eski yöneticisi, Süleyman Soylu ile yakın siyasi birlikteliği mevcuttur. Hakan Çalışkan’ın İntiharı: Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan 31 Temmuz 2017 tarihinde intihar etti. Ölümü üzerine üstleri tarafından yapılan baskılara dayanamadığı iddia edilmektedir. Ekrem Gülen: Eski Koruma Daire Başkanı, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’a bağlı emniyet ekiplerinin rutin denetimlerde bir davadan hakkında yakalama kararı olan Hızır Kaptan adlı kişi ve kardeşi Osman Kaptan adlı kişinin denetimlerde tespit edilmesi üzerine, İçişleri Bakanı Soylu tarafından, talimat verilen Ekrem Gülen tarafından Silivri Emniyet Müdürü’nün aranarak şahısların serbest bırakılması üzerine baskı yaptığı iddia edilmektedir. Bu kişinin daha sonra İş Bankasında güvenlikten sorumlu bir birimde yönetici olduğu ve bankaya ait borçlu iş insanlarının bilgilerini başka kişilere aktardığı iddia edilmektedir. 10.000 Dolar Alan Siyasetçi: Sedat Peker’in bir siyasetçiye aylık on bin dolar rüşvet verdiği iddiası, Peker iddialarında her ay on bin dolar değil, seçim zamanlarında para dolu çanta verdiğini iddia etmiş ve sadece bir siyasetçiye değil başka siyasetçiler olduğunu da belirtmiştir. İçişleri Bakanı Soylu para alan siyasetçiyi bildiğini belirtmiş, TBMM Başkanı Şentop konuya dair bakanla görüşmüş ancak somut cevap alamadığını belirtmiştir. Metin Külünk: Eski AKP Milletvekili, AKP MKYK Üyesi. Sedat Peker’den para aldığı iddia edilmiş, kendisi üzerinden Almanya’da faaliyet gösteren ve Alman yetkililer tarafından yakından izlenen Almanyalı Osmanlılar grubuna para yardımı yapıldığı iddia edilmiştir. Hürriyet Gazetesi Baskını: 2015 yılında Aydın Doğan’ın sahip olduğu Hürriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıdır. Sedat Peker’in bir AKP’li milletvekilinin ricası üzerine kendi adamlarını da yönlendirerek yaptığı iddia edilen saldırıdır. Saldırı sonrası AKP’li Abdurrahim Boynukalın kitleye bir konuşma yapmıştır. Saldırı sonrası gelişen süreçte Aydın Doğan’ın Doğan Medya Grubu süreç içinde satılmış ve Doğan medyadan çekilmiştir. Sadık Soylu: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun akrabası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan üst düzey bürokrata hakkındaki FETÖ soruşturması ile şantaj yaptırarak, bakanlığa bağlı iş takibi yaptığı iddia edilmiştir. Engin Sigorta: Süleyman Soylu’ya ait sigorta şirketi. Süleyman Soylu’nun bakanlığı ile birlikte kamu şirketleri ve kamu ile iş yapan birçok firma ile iş yaptığı iddia edilmektedir. Yıldırım Demirören: İş insanı. Hürriyet, Milliyet, Kanal D, CNNTURK’ün dahil olduğu Demirören Medya’nın sahibi. Aydın Doğan’ın medyadan çekilme kararı ile Doğan Medya’ya ait medya kurumlarını satın almıştır. 750 milyon dolarlık satın alma işleminde kamu bankası Ziraat Bankasından kredi kullandığı ve krediyi ödemediği iddia edilmiştir. Ayrıca enerji şirketleri bulunan Demirören’in finansal krizden çıkabilmek için elindeki mevcut enerji şirketlerini yüksek fiyatla OYAK grubuna sattığı iddia edilmektedir. Uyuşturucu Ticareti: Güney Amerika üzerinden gelen kokainin Türkiye piyasasına ve çoğunlukla Avrupa pazarına naklinin yapıldığı iddia edilmektedir. Afganistan ve İran üzerinden gelen uyuşturucuların sevkiyat rotası üzerinde bulunan Türkiye’nin, Güney Amerika’dan gelen uyuşturucular içinde yeni rotada yer aldığı belirtilmektedir. Panama’da yakalanan ve ülkemize gelecek uyuşturucu sevkiyatı başta olmak üzere, İzmir ve körfez limanları ile açık denizden marinalar üzerinden yürütüldüğü iddia edilen bir iddialar mevcuttur. Erkam Yıldırım: Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu, deniz ticaret filosuna sahip. Yeni rota belirlenmesi amacı ile Venezüella’ya gittiği iddia edilmiş ve yanında o ülkeye maske yardımı götürdüğü belirtilmiştir. Ancak yolcu bagajı dışında başka bir kargosu yoktur. Geçmiş dönemlerde bir Casino’da kumar oynarken görüntüsü basında yer almıştır. Halil Falyalı: KKTC’li iş adamı, otel ve kumarhane işletmecisi. Uyuşturucu kaçakçısı olduğu, birçok ülkede hakkında suç dosyası olduğu ve Türkiye’den Erkam Yıldırım başta olmak üzere birçok eski yeni siyasetçi ile yakın dostlukları iddia edilmektedir. Ayrıca şantaj amaçlı görüntüleri elinde tuttuğu ve Suriye üzerinden uyuşturucu başta olmak üzere yasadışı ticareti organize ettiği iddia edilmektedir. Suriye Petrolleri: Kamuoyunda IŞİD Petrolleri olarakta bilinmektedir. İç savaşın devam ettiği Suriye’de devlet düzeninin kalmadığı alanlardaki petrol sahalarına hakim olan muhalif ya da terör gruplarının, çıkan petrolü tanker aracılığıyla Türkiye üzerinden sattığı iddia edilmektedir. Rusya, Suriye’de muhaliflerin petrol sevkiyatı yapan tankerlerinin görüntülerini yayınlamış ve bu konuda ülkemizi suçlamıştır. Ayrıca geçtiğimiz aylarda Suriye Ordusu ya da Rus Ordusu muhaliflerin elindeki petrol tesislerini ve tankerlerini bombalamıştır. Metin Kıratlı: Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Suriye Petrol ticaretine onay verdiği iddia edilmektedir. Murat Sancak: İş insanı MT Grup ortaklarından, Suriye petrolü ticaretini yaptığı ve eski Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’la da gizli ortak olduğu iddia edilmektedir. Ramazan Öztürk: İş insanı MT Grup’ta Murat Sancak’la ortak. Mehmet Ağar: Eski İçişleri Bakanı, Bodrum Marina’nın el değiştirmesi, Fetö Borsası, siyasi cinayetler, siyasi ve bürokratik nüfuzunu kullanarak suça ve organize suç örgütlerine yardım ettiği iddiaları bulunmaktadır. İddia edilen birçok olay ve kişi ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantısı bulunmaktadır. Korkut Eken: Eski Subay, TSK bünyesinde Özel Harp Dairesinde görev aldı, MİT’te görev yaptı. Susurluk Davası sürecinde yargılandı ve mahkum oldu. Mehmet Ağar’la birlikte Derin Devlet yapılanmasında görev aldığı her dönem ifade edilmektedir. Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetini işlememek için Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker ile KKTC’ye gittiği, keşif yaptıkları ancak cinayeti işlemeden döndükleri, zaman içinde Eken’in Atilla Peker’e Adalı cinayetini görevlendirdiği başka bir ekip tarafından yaptırıldığı belirtilmiştir. Bu açıklama Atilla Peker’in Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede yer almaktadır. Tolga Ağar: 27. Dönem AKP Elazığ Milletvekili, Mehmet Ağar’ın oğlu. Gazeteci Yeldana Kaharman’a cinsel saldırıda bulunduğu ve Kaharman’ın şüpheli ölümüne sebep olduğu, babasına atfedilen işlerden bilgisi olduğu ve birlikte hareket ettikleri iddia edilmektedir. Yeldana Kaharman: Kazakistan uyruklu, üniversite 2’nci sınıf öğrencisi olan Kaharman, Elazığ’da bir yerel televizyonda çalışmıştır. 28 Mart 2019 tarihinde Elazığ’da evinde ölü bulunmuştur. Kaharman ölümünden bir gün önce Tolga Ağar’la röportaj yapmak için Ağar’ın evine gitmiştir. Kaharman’ın Tolga Ağar’ın cinsel saldırısına uğradığı, bu sebeple intihar ettiği ya da intihar görünümü verilerek öldürüldüğü iddia edilmektedir. Mubariz Mansimov: Azerbaycan asıllı iş insanı, Türkiye’de son on beş yıl içinde turizm başta olmak üzere çok sayıda büyük yatırım yaptı. Siyaset, sanat, spor ve ticaret çevresinde yakın dostluklar kurdu. Mehmet Ağar’la yakın dostluğu ile aracılığıyla FETÖ lideri Fettullah Gülen ile tanıştı. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası hakkında FETÖ’ye destek verdiği gerekçesi ile dava açıldı, sahip olduğu birçok tesis bu süreçte hızla el değiştirdi. Bodrum Yalıkavak’ta bulunan marinanın sahipliği Mehmet Ağar’ın yönetim kurulu başkanı olduğu grubun eline geçti. Sezgin Baran Korkmaz: İş insanı. SBK Holding sahibi, ABD merkezli Kingston kardeşler ve Lev Arslan Derman isimlerinin de yer aldığı vergi kaçakçılığı soruşturmasında adı geçmektedir. Halen Avusturya’da tutukludur. ABD ve Türkiye’nin iade talepleri bulunmaktadır. SBK Holding finansal ve ortaklık yapısı itibari ile zor durumda olan şirketleri ucuza satın almakta, şirketlerin varlık yönetimlerini yöneterek kar etmektedir. Sezgin Baran Korkmaz, halkla ilişkiler kampanyası için gazete ve televizyonlarda kendini ve şirketini olumlayan kampanyaların haberlerini yaptırmıştır. Borajet, Paramount Otel gibi işletmeleri uygun fiyatlarla elde etmiştir. 40 milyon dolara aldığı İnan Kıraç’ın eski ortaklarından hisseler nedeniyle İçişleri Bakanlığına çağrıldığı, bu alacaktan vazgeçmesi yukarının talebi olduğu, hakkında soruşturma olduğu bilgileri verilmiş ve yurtdışına çıkmıştır. Sahibi olduğu lüks Paramount Otel’de çok sayıda gazeteci, yargı ve emniyet mensubunu konuk ettiği, SSB Başkanı İsmail Demir’in de kaldığı belirtilmektedir. Ayrıca şirketlerine ait bir makam aracını Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalar Kurulu ve AKP MKYK üyesi Korkmaz Karaca’ya tahsis etmiştir. SBK Holdinge ait uçak ise İçişleri Bakanı Soylu tarafından da kullanılmıştır. Esat Toklu: Ankara Bölge İdare Mahkemesi Başkanı, lüks Paramount Otel’de ücretsiz tatil yaptığı iddia edilmekte, Ankara’da iş dünyası ile yakın dostlukları bulunduğu bilinmeketedir. Resul Holoğlu: Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı, lüks Paramount Otel’de ücretsiz tatil yaptığı, Sedat Peker’in iddialarında organizasyonun Emniyet kısmını yönettiği iddia edilmektedir.

BODRUM YALIKAVAK CİROSU

Raporun en çarpıcı yeri ise Yalıkavak Marina'nın cirosu oldu. O kısım ise raporda şu ifadelerle yer aldı: Bodrum Yalıkavak Marina'yı Mehmet Ağar yönettiği günden bu yana cirosu eski parayla yaklaşık 500 milyon Türk Lirasıdır. Marina içindeki mağaza kiraları 25 bin dolarla, 30 bin dolarla, 50 bin dolarla 100 bin dolar arası değişmektedir. 100'ün üzerinde dükkan bulunmaktadır. Yatların kiraları, onlara verilen hizmetler ise farklı bir hizmettir. Yalıkavak Marina’ya ip bağlama ücreti metrekare başına 125 euro. 50 metrekarelik bir tekne için ise ücret yıllık 70 bin TL yapıyor. Yalıkavak Marina, diğer marinalar gibi, sıradan bir marina değildir. Marina aynı anda 80 Mega Yat bağlayacak kapasitede Mega Yat Marinası özelliğindedir. Toplam 550 yat ortalama boyları 18-20 metre, 80 adet de boyları 40 ile 80 metre arasında iki tane de 100 metre üzeri tekne bağlanabiliyor. Marinaya, 630’a yakın tekne bağlanabildiğini söyleyebiliriz. Yalıkavak Marina, iyi işletildiği takdirde, yat bağlama ve karadaki AVM kiralarından yıllık yaklaşık 30 – 35 milyon dolar ciro yapabilir, 20 milyon dolar civarında kar elde edebilir. Bunu da Türk Lirası’na vurduğumuz zaman yıllık 300 milyon TL ciro demektir. Bu da 2 senede 500-600 milyon TL’ye yakın bir ciro demektir. İşte bu cirolara sahip bir marinada, babası devlet memuru, kendisi de eski bürokrat olan, emekli maaşı belli olan Mehmet Ağar, kısa süre öncesine kadar yönetim kurulu başkanı idi. Oğlu Tolga Ağar ise 2014’ten beri zaman zaman buradan ayrılsa da halen yönetim kurulu kadrosunda bulunmakta. Bu marinanın cirosu, muhasebe kayıtları, para geçişleri, yönetim kurulundaki şahısların hepsi tek tek incelenmelidir. Meclis, buranın incelenmesinde etkin bir rol oynamalıdır. Çünkü buradaki para, halkın parasıdır. Yoksulluk sınırının 9.013 TL olduğu ülkemizde, 2825 TL asgari ücretle bir ayı bitirmeye çalışan insanların parasıdır.

SEZGİN BARAN KORKMAZ'A DA YER VERİLDİ

Raporda ABD'de tutuklu bulunan Sezgin Baran Korkmaz'a da geniş ye verildi. Raporda SBK şu ifadelerle yer aldı: SBK Holding sahibi, ABD merkezli Kingston kardeşler ve Lev Arslan Derman isimlerinin de yer aldığı vergi kaçakçılığı soruşturmasında adı geçmektedir. Halen Avusturya’da tutukludur. ABD ve Türkiye’nin iade talepleri bulunmaktadır. SBK Holding finansal ve ortaklık yapısı itibari ile zor durumda olan şirketleri ucuza satın almakta, şirketlerin varlık yönetimlerini yöneterek kar etmektedir. Sezgin Baran Korkmaz, halkla ilişkiler kampanyası için gazete ve televizyonlarda kendini ve şirketini olumlayan kampanyaların haberlerini yaptırmıştır. BORA JET, Paramount Otel gibi işletmeleri uygun fiyatlarla elde etmiştir. Sahibi olduğu lüks Paramount Otel’de çok sayıda gazeteci, yargı ve emniyet mensubunu konuk ettiği, SSB Başkanı İsmail Demir’in de kaldığı belirtilmektedir. Ayrıca şirketlerine ait bir makam aracını Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikalar Kurulu ve AKP MKYK üyesi Korkmaz Karaca’ya tahsis etmiştir. SBK Holdinge ait uçak ise İçişleri Bakanı Soylu tarafından da kullanılmıştır. Geçmiş dönemde Ulaştırma Bakanlığı yapan, AKP Kars Milletvekili Ahmet Arslan; kara para aklamayla yargılanan Sezgin Baran Korkmaz’ı bir videosunda öve öve bitirememiş ve bu konuşma da Ulaştırma Bakanlığının resmi YouTube hesabından yayınlanmıştır.

SONUÇ VE ÖNERİLER KISMINDA MECLİS'E ÇAĞRI YAPILDI

AKP'li Zehra Taşkesenlioğlşu ve Ünsal Ban ile ilgilşi de bilgilerin yer aldığı raporun sonuç ve öneriler kısmında ise şu ifadeler yer aldı: "Tüm bu iddialar, gerçekler ve veriler göstermektedir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin temiz eller operasyonuna ihtiyacı bulunmaktadır. İddialarda suç unsuru oluşturan konular hakkında yargının harekete geçmesi, Meclis’te araştırma komisyonlarının kurulması, MASAK’a bu suçları araştırma noktasında yardımcı olunması ve bu çerçevede geniş yetkiler verilmesi ve devletin tüm denetim aygıtlarının harekete geçirilmesi gerekmektedir. Sadece devlet kademelerinin harekete geçirilmesi yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda baroların, sivil toplum kuruluşlarının ve elbette ki vatandaşların yargı mercilerine başvurarak kamuoyundaki iddiaların araştırılması hususunda elbirliği yapmaları gerekmektedir. Türk siyasal tarihi çalkalayacak bu iddialar ve gerçekler günübirlik siyaset malzemeleri değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel normlarını zedeleyen nüvelerdir. Bundan dolayı bu konuları sıradanlaştırmamak kamuoyu için oldukça önem arz etmektedir. Elbette ekonomik krizin yarattığı zorluklar, geçim sıkıntısı ve yaşam kalitesinin giderek düşmesi bu konuların önemini azaltmaktadır çünkü Maslow Hiyerarşisi’nde de olduğu gibi insanlar öncelikle fizyolojik (beslenme, barınma, ısınma vs. gibi temel ihtiyaçlar) ihtiyaçları karşılamak isterler ancak bu olaylar, iddialar dolaylı yoldan da olsa fizyolojik ihtiyaçları etkilemektedir. Peki bu olaylar, iddialar nasıl vatandaşlarımızın fizyolojik ihtiyaçlarını etkiliyor? Şöyle etkiliyor: Bu raporda aktarılan iddialar, veriler göstermektedir ki bu kaçırılan paralar, alınan rüşvetler, ihalelere karıştırılan fesatlar kamu gücü vasıtasıyla alınmaktadır. Peki kamu kim? Kamu biziz. O nedenle zimmete geçirilen her bir parada, kaçırılan her bir vergide ve kamunun parasına çökülen her bir alanda Çiftçi Mehmet Amca’nın, Emekli Ayşe Teyze’nin, Öğrenci Mustafa’nın, Öğretmen Kemal’in hakkı var. Kaçırılan vergiler ne yazık ki kamu hizmeti olarak vatandaşa geri dönmüyor. Alınan rüşvetler, zimmete geçirilen paralar yurtdışında kurulan şirketler vasıtasıyla ülkeden kaçırılıyor. Peki bu durumda ne oluyor? Vatandaş kamu hizmetinden mahrum kalıyor, verdiği verginin geri dönüşünü alamıyor. Öğrenciler, kamunun yurtlarında değil, tarikatların, cemaatlerin ve ne idiğü belirsiz vakıfların yurtlarında barınmak zorunda kalıyor. Çiftçiler, mahsullerini tarlada bırakmak zorunda kalıyor, kredilerini ödeyemeyecek duruma geliyor. Emekliler günü nasıl geçiririz diye düşünüyor, torunlarına harçlık verememenin sıkıntısını, üzüntüsünü yaşıyor. İşte görüyorsunuz ki bu olaylar, iddialar ve gerçekler toplumun somut normlarından bağımsız olarak ele alınacak bir konu değil. Hepsi bir zincirle birbirine bağlı bir silsile halinde gerçekleşiyor. Bu kapsamda yaşanılan toplumsal zorluklar ve koşullar yaşanılan bu gerçeklikten kopuk değildir, aksine tam da bunun ortasındadır. AKP’nin 20 yıllık iktidarında gelinen nokta; rant, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, geçim derdi, ihalelere fesat karıştırma, karapara, uyuşturucu, mafyalaşma, göçmen sorunu ve daha sayılamayan birçok gerçekliktir. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde bahsetmiş olduğu şu durumla karşı karşıyadır: “Bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.” İşte bu olaylarda, iddialarda iktidar sahiplerinin şahsi menfaatlerinin ülkenin menfaatlerinin önüne geçtiği apaçık bir şekilde görülmektedir. Bu çerçevede temiz bir toplum ve muassır medeniyetlere ulaşmış bir Türkiye Cumhuriyeti için bu iddiaların Meclis’te, yargıda ve her bir denetim alanında araştırılması zorunlu ve gereklidir." https://tele1.com.tr/chp-parti-meclisinde-secim-hareketliligi-695723/
Muhabir: Gizem Özlen