Cumhuriyet Halk Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Pazar günü Parti Genel Merkezi’nde uzun bir sohbet yaptık. Her konudaki düşüncelerini samimi ve içtenlikle açıkladı.
‘Sık sık fikir değiştiren, sıkıştığı zaman ‘aldatıldım’ diyen ya da ‘mağdur’
edebiyatına sığınan bir Genel Başkan olmadığını bir kez daha gözlemledim.
Hemen belirteyim. Yaklaşık bir saatlik sohbetimizde ‘Adaylık veya 6’lı masa’ gibi konulara hiç değinilmedi.
CHP liderinin Millet İttifakı adayının kesinlikle Cumhurbaşkanı seçileceği konusunda en ufak bir kuşkusu yok.
Kendisine önce kitaplarımı takdim ettim.
Ecevit Koalisyon Hükümeti’nin nasıl bir ‘
kumpas’la bozulduğunu, AKP Yönetimi’nin daha sonra nasıl iktidar olduğunu, Başkan Obama ve Trump dönemlerinde ‘Erdoğan ilişkilerini’ anlatan kitapların yanısıra ilk kez ortaya çıkardığım ‘Türken Vakfı ile ilgili ‘
Türken-USA’ kitabı üzerine de konuştuk.
Yurt dışındaki AKP destekli vakıflar, CHP liderinin çok önemsediği konulardan biri.
New York Manhattın’daki lüks gökdelen yurdunu konuşurken, başka bir seferde yine Ensar ve Türgev Vakıflarından oluşan Türken-USA Vakfının satın aldığı Michigan Eyaleti’ndeki ünlü boksör Muhammed Ali’nin çifliğine de gideceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu Vakıflara ait her bir doların Türk vatandaşlarına ait olduğunu vurguladı, peşini bırakmayacağının altını birkaç kez çizdi.
CHP Genel Başkanı, yoğun bir hazırlık içinde.
İktidara hazırlanıyor. Şüphesiz bunu 6’lı masayla koordineli yapıyorlar.
CHP içindeki çalışmaları merak ediyorum.
Uzun süre aklımda olan kamuoyunun da çok merak ettiğini düşündüğüm iki soru yöneltiyorum:
‘İktidara aday siyasi partilerin ‘ilk 100 gün proğramı’ ne yapacakları? her ülkede ilgi çeker ve yakından izlenir.
Yolsuzluğa her kim bulaştıysa, hangi isme ulaşırsa ulaşsın ilk 100 günde hesap soracak mısınız?’
‘Tereddüt etmeden ‘Evet’diyor.
‘Hangi isme ulaşırsa ulaşsın önemli değil hesap soracağız’ cevabını alıyorum.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘yolsuzluklarla ilgili çok ayrıntılı yoğun bir çalışma yaptıklarını belirtiyor.
İlk kez yaptığı bu açıklama ‘ilk 100 gün programında kime uzanırsa uzansın hesap sorulacak ve mahkemeler harekete geçeceğini.’ gösteriyor.
İkinci sorum yine ilk yüz gün programında yer alacak bir icraatla ilgili:
‘Liyakatsız bürokratların görevden alınıp alınmayacağını’ sordum.
‘Elbette alınacağını bu konuda da bir çalışma yapıldığını’ anlattı.
Uzun sohbette Kılıçdaroğlu hiçbir şekilde adaylık konusunda girmedi. Bende sormadım.
Ancak anlattıklarından aday olmaya hazır bir lider gördüm.
Sanki ilan edeceği günü bekliyor gibi hissettim.
Dış Dünyaya bakış açısı da şöyle, adeta mesaj verdi:
‘Bundan sonra muhatabınız Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı. Kazanıyoruz.
Erdoğan Yönetimi gidiyor.’
CHP liderinin önümüzdeki günlerde dış politika konusunda önemli açıklamalar yapması beklenebilir.
Sayın Kılıçdaroğlu ile 8 Kasım’da ABD’de yapılacak Kongre seçimleri, Halkbank, Rıza Sarraf ve Sezgin Baran Korkmaz davalarını da konuştuk.
Sohbette elbette basının durumuna da değindik. Kılıçdaroğlu ‘özgür basın’ konusunda son derece duyarlı.
Mensubu olduğum
TELE-1 ile ilgili düşünceleri,
‘gerçek ve bağımsız habercilik’ adına yaptığımız tarafsız yayın hakkındaki sözleri beni çok mutlu etti.
Bu vesileyle de kendisine teşekkür ettim.