Kılıçdaroğlu yeni sosyal devletçiliği yazdı: Covid-19 sürecinin önümüze koyduğu da bir zorunluluk

Yayın tarihi: 20 Temmuz 2020 Pazartesi 8:56 pm - Güncelleme: 20 Temmuz 2020 Pazartesi 10:48 pm

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘İktidara Yürüyüş’ kurultayı öncesi Atatürk’ün altı ilkesinden biri olan Devletçilik’in yeniden tanımlanmayı beklediğine vurgu yaptı. Kılıçdaroğlu ‘’Yeni Tanımlama, içinden geçtiğimiz Covid-19 sürecinin önümüze koyduğu da bir zorunluluk” dedi. Salgın öncesine ait yaygın ekonomik uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğinin konuşulduğu bugünlerde Devletçilik, sadece nostaljik ve tabucu bir yaklaşımla ele alınamaz’’ dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 37. büyük kurultay öncesinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yeni sosyal devletçilik tanımını yapan bir yazı kaleme aldı.

Yazısında Devletçilik’i içinde bulunduğumuz yüzyılın temel ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üreten bir “Sosyal devlet” anlayışına dönüştürülmesi gereğine dikkat çeken CHP Lideri, vatandaşlarına bir ana şefkatiyle yaklaşan, ayrım yapmayan ve karşılıksız seven, onları işsiz ve aşsız bırakmama mücadelesi veren, yemeyen yediren bir devlet anlayışının yeniden yaratılması gereğine dikkat çekti.

Türkiye’de devletçiliğin tarihini yazısında özetleyen Kemal Kılıçdaroğlu günümüzde salgınla birlikte dünyanın yeni bir tercihin eşiğinde olduğunu savundu.

‘’Kamu harcamalarının sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarını kapsayacak şekilde kısılmasının faturasını trajik bir biçimde ödüyoruz’’ diyen Kılıçdaroğlu Devletçilik ilkesinin yeniden tanımlanması halinde, günümüz sorunlarının çözümünde yol gösterici bir etkisi olduğunu ifade etti.

CHP Lideri yakın geçmişte neo liberal politikalara teslim edildiğini, sanayileşmede yeni bir gerilemenin pençesinde olduğumuzu, bilgi ve teknolojinin en önemli meta haline geldiği bir dünyada, Türkiye’nin “Katma değeri yüksek ürün” üretme alanındaki başarısızlığının kabul edilemeyeceğini yazdı.

Kemal Kılıçdaroğlu ülkenin yeni çözümlere ihtiyacı olduğunu belirtip önerilerini sıraladı:

  • Yeni bir çıkışa, yeni bir yola, yeni bir kararlığa ihtiyacımız var.
  • Özgürlüğü, şeffaflığı, denetlenebilir olmayı, hukukun üstünlüğünü temel ilke olarak belirleyen, parlamenter demokrasiyi merkeze alan yeni bir anayasaya ihtiyacımız var.
  • Tüketime, ithalata dayalı bir ekonomik model yerine üretimi, verimliliği, katma değeri yüksek ürün üretmeyi hedefleyen yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacımız var.
  • Pandemi süreci, kayıt dışı çalışma ve çalıştırmanın toplumsal sağlığımızı da etkilediğini gösterdi. İhtiyacımız olan vatandaşının geleceğini güvence altına alan bir sosyal devlet.
  • Danışan, sosyal adaleti sağlamak için çaba harcayan, vergilerin hesabını vatandaşına veren devlet anlayışına ihtiyacımız var.
  • Temel sağlık hizmetlerinden eşit bir şekilde herkesin yararlanmasını sağlayan yeni bir sağlık sistemine, konut ve gıdaya ulaşım hakkının güvence altına alındığı yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var.
  • Dar gelirlinin korunması devletin bir lütfu değil, vatandaşın hakkı ve devletin de bir görevidir
  • Saray iktidarının, yandaşları için uyguladığı kayırmacı politikalar ekonomide istikrarsızlığa, kaynakların savurganca kullanımına, gelir dağılımında dengesizliğe ve Türkiye’yi üretimsizliğe mahkûm ediyor
  • Yandaş endeksli politikalar, çocuklarımızın geleceğini de ipotek altına sokuyor.
  • Devletçilik anayasamızda da belirtildiği üzere çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek, çalışanları korumak ve desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik ortamı yaratmak amacından ayrı düşünülemez.
  • Tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği bir düzeni, tüm vatandaşlarımızı kucaklayan bir anlayışla hep birlikte kurmalıyız.

Yazısının son söz bölümünde Kılıçdaroğlu bir ülkede en büyük ekonomik aktörün devlet olduğunun altını çizerek “Devlet bu kaynakları kim için, nasıl harcayacak. Sosyal devlet olmak, refah devletini inşa etmek bu sorunun yanıtındadır. Devlet, evlatlarını bir ana şefkatiyle, ayrım yapmaksızın ve yaptırmaksızın korumak ve kollamak zorundadır’’ ifadesini kullandı.