CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "söke söke alırlar" sözlerine "Temsilciye bak. Erdoğan, dış güçlerin temsilcisi" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, Bahçeli'nin üniversite sınavlarının kaldırılması çağrısı için de "Benim Bahçeli'ye bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim şu, üniversite sınavı kaldırıldı. Kötü haber bizim çocuklarımız için değil" karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu ülkücülere seslenerek "Hırsız bayrağımızı temsil ediyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu Kanal İstanbul konusunda uyarısını yenileyerek, "Buradan bir daha söyleyeyim; bu işe giren müteahhit unutsun kendisini. Bu işe kredi veren banka unutsun kendisini. Buna imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim. Sadece bunları yapmayacağım. Bizim milliyetçilik damarımıza dokunuyorlar. O tank palet fabrikasını söke söke Katarlılardan alıp şanlı ordumuza vereceğiz. Vatan toprağını terk ettiler, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırdılar. Söke söke o türbeyi alacağım" dedi. Erdoğan’dan Kanal İstanbul açılımı: Söke söke bu parayı sizden alırlar Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle: Kısa çalışma ödeneği 456 gün sürdü, ücretsiz izin aylığı 433 gün. Bu ayın sonunda bitmemesi gerekiyor, en azından pandemi hala devam ediyor. KÇÖ ve ücretsiz izin aylığı uygulamasını sürdürmek gerekiyor. KÇÖ'den 3 milyondan fazla kişi faydalandı. bunlara yada 225 lira veriyorlar. Ücretsiz izin aylığından 2,5 milyon insan yararlanmış. Bunlara da 268 lira ödenmiş. Bu paraları kesmeyin. Keserseniz zaten işsizlik büyük bir sorun daha da büyütürsünüz. Devletten habersiz. En tepedeki insan devletten habersiz. MEB'in verilerine bakıyorsunuz 107 bin 909 öğretmen açığı var. Sayıştay'ın raporuna göre, 138 bin 393 öğretmen açığı var. Ama Erdoğan'a göre öğretmen açığı yok. Çünkü sarayda öğretmen yok ki! Allah akıl fikir versin. Bunlar yönetiyor memleketi, onun için memlekette işsizlik bu boyutlarda. Bahçeli: Üniversite sınavlarını kaldıralım

"SİYASİ İDAMLAR DOĞRU DEĞİL"

CHP'nin ihvan konusundaki tutumunu bütün dünya bilir. Biz inançların siyasete alet edilmesini asla istemeyiz. Mısır'daki değişime de saygı duyduk her zaman. Siyasi idamlar doğru değil. Mısır'daki yöneticilere seslenmek isterim; Türkiye'de de geçmişte siyasi idamlar oldu. Başbakan astık, bakanlar idam edildi, gencecik filinta gibi evlatlarımızı dar ağacında ölüme yolladık. Ne oldu? Şimdi hepimiz üzülüyoruz. Şimdi astığımız insanlar için havalimanları yapıyoruz, okullara adını veriyoruz. Siyasi idamlar doğru değildir. Umarım Mısır'da siyasi idamlar olmaz.

ERZURUM ELEŞTİRİSİ

Uzun yıllardır Erzurum'da milletvekili çıkaramıyoruz. Kabahat kimde bizde. Erzurum'a gittik mi? Gidip vatandaşın çayını kahvesini içtik mi? Yapmadık. Şimdi gidiyoruz, dertlerini dinliyoruz. yardımlar kesilir mi diye bir endişe var. Erzurumlu kardeşim ihtiyaç sahibi kardeşim iktidar değiştiğinde yardımlar kesilmeyecek yardımlar artacak. Bizim belediyeleri görüyorsun sen. Yardımlar kesilecek diyorlardı hayır efendim tam tersine arttı. Ama yardımı nasıl yapıyoruz? Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek diyoruz. İhtiyaç sahibi ailelerin onurunu koruyoruz. İşsizlik kol geziyor, sadece Erzurum'da değil. Doğu'da rahmetli babam görev yaparken Erzurum bizim gözümüzde çok büyük bir kentti. Ama giden arkadaşlarımın giden arkadaşlarımın bana verdiği raporlar hiç iç açıcı değil.

"HIRSIZ BAYRAĞIMIZI TEMSİL EDİYOR"

Ülkücü kardeşim, sana sesleniyorum: Rüşvetçinin büyükelçi tayin edildiği bana dünyada bir devlet göster. Tek örneği var, Türkiye Cumhuriyeti. Hırsız bayrağımızı temsil ediyor.

SERİK'TE RÜŞVET TARTIŞMASI

Devletin iyi yönetilmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü saray otoritesi devleti yönetmek için değil devlet olmak için geldi. Ben devletim diyor. Devlet dediğiniz kurum yıpranmaya ve çürümeye başlıyor. Öyle bir noktaya geldik ki 19 yılın sonunda ekonomi ve hukukta devlet kayıt dışına çıkmaya başladı. Bunu bilinçli yaptılar. Önce, bütün bakanlıklarda özellikle Maliye ile ilgili bakanlıklarda teftiş kurullarını kapattılar. Gerek yok bunlara dediler. Böylece ekonomide kayıt dışılığın bürokratik alt yapısını süratli bir şekilde oluşturdular. Devlette liyakat vardı tamamen kaldırdılar yandaşları getirdiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu tür rezalet hiç görülmedi. Bakanların, vekillerin, valilerin önünde rüşvet tartışması yapıldı. Serik'te. Belediye Başkanı tahammül edemiyor, "Yazıklar olsun size" diyor. Devleti kayıt dışına çıkarıyor. Savcı soruşturma açtı mı? Tık yok. Türkiye şu anda Avrupa'nın en büyük kara para aklayıcısı ülkelerinden biridir. Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç görmemiştik. Uyuşturucu parası, kumar parası, organ ticareti, insan ticareti, kadın ticareti ne kadar rezil iş varsa hepsini kabul ettiler. Parayı getirin dediler. Haramla besleniyorlar. Helali kabul edemiyorlar. Ekonomiyi aşama aşama kayıt dışına çıkardılar. Hukuku da kayıt dışına çıkardılar. Peki bu paralar nereye gidiyor? Kim alıyor bu paraları? Neden Saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu konuda? Beslendikleri için. Bugün, Türkiye'de rüşvetsiz iş yapmak mümkün değil. Devlette muhatap olduğun andan itibaren rüşvetsiz iş yapmanın mümkün olmadığını görüyoruz.

"KAYIT DIŞI EKONOMİ, KAYIT DIŞI HUKUK"

Devlet Planlama Teşkilatı yatırımları belirlerdi. Artık devletin bütün yatırımlarını beşli çete belirliyor. Kendilerine göre planlama yapıyorlar. Garanti de veriyorlar. "Ya CHP iktidar olur elimizden alırsa?", "Meraklanmayın. Londra mahkemelerini yetkili kılarım" diyor. Dolayısıyla devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete sarayın desteği ile yapıyor. Bunu da Cumhuriyet tarihinde ilk kez tanık oluyoruz. Kime hangi rantlar, garantiler verilecek kimse bilmiyor. Ekonomi kayıt dışında. Böyle olunca rüşvet vermek daha kolay oluyor. Çünkü paranın hesabı hiçbir yerde kayıtlı değil. Havuz medyası var malum. Hala kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soymaya devam ediyorlar. Onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar. Böyle bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı.

"EKONOMİ KAYIT DIŞI"

Kayıt dışı ekonomi kayıt dışı hukuk! Eskiden devlet planlama teşkilatı diye bir kurum vardı. Burada yatırımların öncelikleri belirlenirdi. Ekonomi kayıt dışına çıktıktan hukuk da askıya alındıktan sonra artık devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete belirliyor. Devletin bütün büyük yatırımlarını beşli çete sarayın desteği ile yapıyor. DPT'nı kapattılar, kime hangi rantlar verilecek, hangi garantiler verilecek, maliyetleri nedir bütün bunların tamamı kapalı kimse bilmiyor. Ekonomi kayıt dışında. Ne oluyor? Rüşvet vermek daha kolay oluyor. Hala kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soyuyorlar. Saray ve şürekası aynen bakıyor paraları ödeyin diyor, onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar. Böyle bir rezaleti Türkiye hiç yaşamadı. Kayıt dışının en temel özelliği nedir? Kayda alınmamasıdır. Bunun önüne nasıl geçilir? Devletin şeffaf olmasıyla. Kim getirecek devleti, yöneten siyasi parti.

"HALA RÜŞVETİ SAVUNANLARA OY VERMEYE DEVAM EDECEK MİSİNİZ?"

Devletin kayıtlarına bu işin girmemesi ne demek. Devleti yönetenler aileleri yakınlarıyla topluma örnek olmak zorundadırlar. İsraftır kaçınacaksın. Herkesten önce sen vergini ödeyeceksin. Şimdi ben AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim. MHP'li kardeşlerime seslenmek isterim. Nasıl oluyor da Erdoğan ve ailesi TC'ye vergi vermemek için hesap açıyor, sahte şirket kuruyorlar. Devlete de beş kuruş vergi ödemiyorlar. Peki AK Partili kardeşim vicdanın, ahlakın bunu kabul ediyor mu? Ülkücü kardeşim senin vicdanın ahlakın bunu kabul ediyor mu? Man Adası'ndan söz ediyorum. Düşünün kayıt dışı büyüdüğü zaman alınan rüşvetler de büyür. Rüşveti im alır? Kamu görevlisi alır. İki tüccar arasındaki alış veriş ayrı bir şey. Ama devlette bir kişi devleti yöneten bir kişi görevini yaparken görevini yapmak veya yapmamak için para alıyorsa bunun adı rüşvettir. Devletin İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar para ödeniyor dedi. Erdoğan ne dedi? Tık çıkmadı tık. Hala rüşveti savunana oy vermeye devam edecek miyiz? Çocuklarınızın yüzüne bakın. Devleti soyulacak bir organ olarak gören siyasi anlayışa oy verecek misiniz? Sahtekarlığın bu boyutu ekonomideki kayıt dışının bu boyutu hiç çıkmamıştı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bütün yolsuzlukların ilkini yaşıyoruz, daha neler çıkacak bilmiyoruz.

"SARAY'IN MECLİSİNİ ASLA KABUL ETMİYORUZ"

Yolsuzluklara destek sağlayan organa dönüştürdüler burayı. TBMM Başkanı ne yapıyor? Erdoğan'dan izin almadan diyemez. TBMM'nin itibarını koruyacak olan da biziz. Adaleti getirecek olan da biziz. Meclisi Meclis de biz yapacağız. Sarayın Meclisini asla kabul etmiyoruz. Öyle bir rezalet ki milletvekili soru önergesi veriyor, yanıtlamam diyor. Anayasa diyor ki 15 gün içinde cevap verecek. Geçiniz Anayasayı uymuyorum ne yapacaksın diyor. Rüşvet aldım ne yapacaksın diyor. Savcı mı harekete geçecek? Hangi savcı! Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk kez yaşıyor. Eğer yargı dik durabilse, yani hakimler hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatlerine göre karar verebilseler bu rezaletler olmaz. Ama hakimi de kendileri tayin ediyor. Hakim de gelen talimata göre karar veriyor. Hukuk da kayıt dışına çıkmış oluyor. Türkiye farklı bir sürecin içine süratle giriyor. Erdoğan şahsım hükümeti Türkiye'yi felakete sürükleyen bir sürecin içindedir.

ERDOĞAN'A 'SÖKE SÖKE ALIRIZ' YANITI: DIŞ GÜÇLERİN TEMSİLCİSİ

Kanal İstanbul yapılırsa dış güçler bu parayı söke söke alırlarmış. Temsilciye bak. Erdoğan, dış güçlerin temsilcisi. Alacağım, alacağım, söke söke alacağım. Buradan bir daha söyleyeyim; bu işe giren müteahhit unutsun kendisini. Bu işe kredi veren banka unutsun kendisini. Buna imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim. Sadece bunları yapmayacağım. Bizim milliyetçilik damarımıza dokunuyorlar. O tank palet fabrikasından söke söke alıp şanslı ordumuza vereceğiz.

BAHÇELİ'YE 'SINAV' YANITI

Sayın Bahçeli demiş ki, "Siyasi muhataplarımıza çağrımdır. Gelin bu üniversite sınavlarını kaldıralım" demiş. Güzel ama benim Bahçeli'ye bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haberim şu, üniversite sınavı kaldırıldı. Kötü haber bizim çocuklarımız için değil.