Kıbrıs’a ve Akıncı’ya dair

Yayın tarihi: 14 Şubat 2020 Cuma 1:01 pm - Güncelleme: 14 Şubat 2020 Cuma 1:01 pm

Zeynel Lüle

Besleme’ dediniz, ‘Sizi biz kurtardık’ dediniz. Yapılan her seçime müdahale ettiniz. Türkiye’den yolladığınız ve de ‘hatırı sayılır’ kişilere ‘vatandaşlık’ verdirdiniz. Kendi yurtlarında onlara ‘azınlık’ hali yaşattınız. Devlet kurdurdunuz ama hiç ‘bağımsız’ bırakmadınız.

Atadığınız her ‘Büyükelçi’ye, aynı zamanda ‘Valilik’ görevi yüklediniz. Seçilenlerin her söylemine müdahale ettiniz. ‘Eşit’ olma mücadelelerine kayıtsız kaldınız. ‘Yavru Vatan’ olmayı bir ‘kader’ haline dönüştürdünüz. ‘Her şey dahil’ cenneti yapıp, paralı vatandaşlarınızın hafta sonunu geçirdiği ve ‘kumarın dibine vurduğu’ bir ‘uydu kent’ haline dönüştürdünüz. İçi boş camiler, külliyeler yaptınız.

Ülkenizin mafyalarının gönlünce at koşturduğu bir yer oldu. Sesinizi çıkarmadınız. ‘Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır’ söylemini, slogan hale getirdiniz.

Sonra biri çıktı ve ‘Biz Türkiye’nin yavrusu değil, kardeşi olmak istiyoruz’ dedi, söylemediğinizi bırakmadınız. Türkiye’de her siyasetçinin ‘yavrusuna’ bağırıp çağırdığı gibi ağzınıza geleni söylediniz. Azarladınız, hatta tehdit ettiniz. KKTC’nin Türkiye’ye ‘ilhakı’ doğal bir durummuş gibi davrandınız ve Rumların uluslararası alanda ve BM’de elini güçlendirdiniz.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ne dedi? Hatay örneğinden bağımsız bir dinleyin, bir düşünün söyleneni…

Kıbrıslı Türklerin laik, demokratik ve çoğulcu kimliğini korumak istediklerini, Türkiye’ye bağlanma ihtimalinin ‘korkunç’ bir durum olduğunu söyledi. Ve bunu ‘Kırım’ örneğinden yola çıkarak dillendirdi.

The Guardian gazetesinde yayımlanan söyleşisi, kin ve öfke söylemlerine neden oldu. Hatta ‘terör destekçisi’ olmakla suçlandı.

Türkiye ile hiyerarşik değil eşit ve dostane bir ilişki arzu ettiğini, böylesine bir ilişkinin hem Kıbrıslı Türklerin hem de Türkiye’nin yararına olduğunu söyledi.

Adil federal çözüm içeren bir anlaşmaya tez zamanda ulaşılmazsa, adadaki Türk ve Rum toplumlarının bölünmüşlüğünün kalıcı hale geleceği uyarısında bulundu. Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözümün ‘federal bir çatı altında yeniden birleşme’ olduğunu, bu başarılamazsa, Kıbrıs’ın daha fazla fiziksel, demografik ve ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı hale geleceğini söyledi. Ve ekledi: “Acele etmeliyiz. Çünkü resmi olmasa da gayri resmi bir şekilde kalıcı bölünmenin temeli daha görünür hale geliyor”.

Yalan mı?

Uluslararası arenada biz ‘Kalıcı, adil ve federal bir çözümden yanayız’ demekle olmuyor. Bunun gereğini yapmak, Rumların elindeki kozu almak ve adadaki mevcut duruma bir son vermek için destek olmak gerekiyor.