KESK’ten iş bırakma eylemi: Krizin bedelini sahiplerine iade etmeye çağırıyoruz

Yayın tarihi: 27 Ağustos 2019 Salı 3:10 pm - Güncelleme: 27 Ağustos 2019 Salı 3:30 pm

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), milyonlarca kamu emekçisini ve emeklisini ilgilendiren toplu sözleşmenin hakem kuruluna bırakılmasının ardından iş bırakma kararı aldı.

Sendikalardan ‘kayyum’ eylemi: Darbenin hedefi faşizme teslim olmayan milyonlardır

KESK İzmir Şubeler Platformu, hükümet ile yetkili sendika arasında süren ve anlaşmazlığa giren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri sonrası bir günlük iş bırakma eyleme yaptı

İzmir’de KESK Eş Başkanı Aysun Gezen’in katılımıyla Konak Eski Sümerbank Önünde bir basın açıklaması gerçekleşti.

“BEŞ MİLYONU AŞKIN KAMU EMEKÇİSİ VE EMEKLİSİ İLE AÇIKÇA ALAY EDİLMİŞTİR”

Grup adına basın açıklamasını yapan KESK Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, toplu sözleşme sürecinde kamu emekçileriyle alay edildiğine vurgu yaparak, “Konfederasyonlar, sendikalar toplu sözleşme tekliflerini 24 Temmuz’da Devlet Personel Başkanlığı’na vermiştir. Görüşmeler 1 Ağustos’ta yapılan toplantı ile başlamıştır. 16 Ağustos 2019 tarihinde yapılan toplantı oturumunda ise Kamu İşveren Heyeti adına Çalışma Bakanı hükümetin teklifini açıklamıştır. Söz konusu teklifte sadece maaş artışı rakamlarına yer verilmiştir. Kamu emekçilerinin hem genelde hem de hizmet kolları bağlamında yaşadığı yüzlerce soruna ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir. Altışar aylık dilimlere bölünerek sunulan maaş artışı teklifinde ise, 2020 yılını ilk altı ayı için yüzde 3,5 ikinci altı ayı için yüzde 3, 2021 yılının ilk altı ayı için yüzde 3, ikinci altı ayı için yüzde 2,5 maaş zammı teklif edilmiştir. Yani, o günde vurguladığımız üzere beş milyonu aşkın kamu emekçisi ve emeklisi ile açıkça alay edilmiştir” ifadelerini kullandı.

“TOPLU SÖZLEŞME SİSTEMİ SÜRDÜKÇE KAMU EMEKÇİLERİ VE EMEKLİLERİ KAYBEDECEK”

Kamu emekçileri ve emeklikleri olarak reel gelirleri son on yıl içinde en az yüzde 40 eridiğini söyleyen Güven, “En başından beri dikkat çektiğimiz üzere grev hakkı ile tamamlanmayan, kapsamı sadece mali ve sosyal haklarla sınırlanan, demokratik, özlük hakların görmezden gelindiği, kamu emekçilerinin taleplerinin kapsama alınıp alınmayacağına kamu işvereninin karar verdiği, kamu emekçilerinin önemli bir bölümünü teşkil eden öğretmenlerin tatilde olduğu bir zaman dilimine sıkıştırılarak Hakem Kurulu süreci dahil bir ayla sınırlanan, hükümete hem işveren hem hakem rolü verilen, bunlar yetmezmiş gibi 5 milyonu aşkın kamu emekçisinin ve emeklisinin beşte biri kadar üyesi olmasına rağmen en tepedeki isimden başlayarak mevcut siyasi iktidarın ‘sendikamız’ diye nitelendirmekten geri durmadığı bir yapının tek yetkili hale getirildiği, everensel gerçek toplu pazarlık sistemi ile hiçbir ilgisi olmayan mevcut antidemokratik toplu sözleşme sistemi sürdükçe kamu emekçileri ve emeklikleri kaybetmeye devam edecektir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahiplerinin kamu emekçilerinin ve emekliklerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir” diye konuştu.

“İKTİDAR İLE KOL KOLA GİREREK YÜZDE BİRLERE, BİNDE BEŞLERE İMZA ATIYORLAR”

KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ise, ülkedeki krizin bedelini emekçilere ödettiklerini ve Memur-Sen’in de işbirliği yaptığını ifade ederek, “Ülkemiz çok önemli bir krizden geçiyor. Bu kriz siyasi. Geçtiğimiz günlerde hakkını arayan, demokrasi, laiklik isteyen kesimlere operasyonlar yapıldı. Yine başta İstanbul olmak üzere birçok ilde KHK’lı diye mazbata verilmeyen, seçme ve seçilme hakkının bir kez daha kayyum eliyle gasp edildiği bir dönemden geçiyoruz. Diyarbakır, Van, Mardin’de halkın iradesine zorla ipotek konuldu. Şimdi de Memur Sen ile de emekçilerin hakkına, iradesine ipotek konuluyor. Baştan beri AKP’nin iktidarı döneminde Memur Sen üye sayısı her gün arttı. Emekçilere işe girişlerde Memur Sen’e üye olmaları için form doldurtuyorlar. Mülakat ile arşiv kaydıyla yapılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi sendika yöneticileri iktidar ile anlaşıp, iktidar ile kol kola girerek yüzde birlere, binde beşlere imza atıyorlar. Geçtiğimiz dönemleri hatırlayın. Yaptıkları ortada. Biz KESK olarak bu gaspa karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Bizim haklarımız, halkın haklarıyla doğrudan orantılı. Yandaş güdümlü sendika istemiyoruz. 5 dönemdir haklarımızı gasp ediyorlar” şeklinde konuştu.

5 milyonu aşkın kamu emekçisini ve emeklisini kapsayan beşinci dönem toplu sözleşme görüşmelerinde yaşanan uyuşmazlık nedeniyle KESK, ”insanca bir yaşam ve güvenceli iş” talebiyle ülke genelinde iş bıraktı. Ülkenin dört bir yanında alanlara çıkan KESK üyeleri Ankara’da polis engeli ile karşı karşıya geldi.

“AKP’ye kul, sermayeye köle olmayacağız”

Sakarya Caddesi’nde eylem yapmak isteyen KESK üyeleri, “Valilik tarafından izin verilmedi” gerekçesiyle engellenmek istendi. Yaklaşık yarım saat süren görüşme sonrasında KESK üyeleri Mithatpaşa Caddesi’ne yönlendirildi. KESK üyeleri polisin, “Flama açmayın, slogan atmayın” taleplerine karşın “AKP’ye kul, sermayeye köle olmayacağız”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarını atarak yürüdü.

SEFALET ZAMMINI KABUL ETMİYORUZ

Mithatpaşa Caddesi’nde, “Yüzdelik zam değil, insanca yaşanabilir ücret istiyoruz” pankartı açan KESK üyeleri adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü Nusret Sulkalar, “Açlık sınırının 2 bin 100, yoksulluk sınırının 6 bin 800 TL’yi aştığı, elektrikten doğalgaza, çaydan tütün ürünlerine, iğneden ipliğe kadar her şeye fahiş oranlarda zamların devam ettiği, gerçek enflasyonun yüzde otuzları bulduğu koşullarda hükümet, 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet yoksulluk, güvencesizlik teklif etti. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir” dedi.

HAKEM KURULU’NDAN BEKLENTİ YOK

Hükümetin teklif ettiği zam oranının, “sefalat zammı” olduğunu ve bu orana karşı çıktıklarını vurgulayan Sulkalar, açıklamasında şunları söyledi:

“Toplu sözleşmede 21 Ağustos itibarı ile kamu görevlileri hakem kurulu süreci başladı. Toplu sözleşmede taraf olan hükümet tarafsız olması gereken, hakem kurulu üyelerinin çoğunluğunu belirlemektedir. Böyle bir hakem kurulundan kamu emekçilerinin lehine bir karar çıkmasını beklemek çok zor. Evrensel, gerçek bir toplu pazarlık sistemi ile hiçbir ilgisi olmayan mevcut fason toplu sözleşme sisteminde hepimizin kaybetmeye devam etmesi kaçınılmazdır. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu, yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, hak verilmez mücadele ile alınır ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor. Bizi yok sayan, alay eden teklifler sunanlara karşı haklarımızı korumak için tüm illerde üretimden gelen gücümüzü kullanarak alanlardayız. Sefalete teslim olmayacağız.”